Yolu ihanete uğrayan, yolu ihanetten geçen ve sonu ihanetle biten her çeşit kâr sahte kârdır, sahibine asla bir hayrı dokunmaz ve dokunmamıştır.
İnsanlık tecrübesi ve derinlemesine tarih ilmi bize göstermektedir ki, sahte kârın, sahte kazançların kimseye bir faydası olmamış, elde ettikleri sahte kârlardan ötürü böbürlenen ve etrafına caka satan sahtekârlar, başkalarının alın terine sarıp-sarmaladıkları kârlarından hiç bir fayda görmedikleri gibi, kendi elleriyle başlarına büyük büyük belalar sardıklarını anladıklarında artık çok geç olmuştur.
Zayıf düşürülmüş, alın terleri ve el emekleri sömürüldüğü için, daima ve sürekli hakları gasp edildiği için sürünme vaziyetinde hayatlarını devam ettirenlerin gasp edilen haklarından ve alın terlerinden elde edilen, elde edildiği zannedilen kârlar hiç tartışmasız sahte kârlardır, bu fiilin failleri de o toplumun sahtekârlarıdır.
Tarih boyunca, sahte kârla zengin olmanın kapılarını aralayan, yollarını döşeyen toplumlar aynı zamanda sahtekâr tiplerin de mantar gibi türemesinin fitilini ateşlemiş oldukları için, özellikle ekonomik açıdan asla iflah olmamışlar ve daima başka milletlere muhtaç olmuşlardır.
Her hususta olduğu gibi ticaretin de, kazancın da ve kârın da sahihine, sağlamına ve hak edilmişine sarılmak gerek, ticaretin de, kazancın da ve kârın da sahtesinden mutlaka uzak durmak gerek.
Sahte kâr, kime olmuş yar, başı da sonu da hep zarar.
Sahtekâr, kendisinden ar da, edep de, insaf da ve vicdan da eylemiş firar.
Hem kendileri sahtekâr, hem de kazandıklarını zannettikleri kazançları sahte kâr, bu tiplerden ve bu tür kazançlardan elbette kaçmalı, kaçınmalı diyar be diyar.
"Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele.
Bunlar cehennem ateşinde kızdırıldığı gün, alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak, "Bu, kendiniz için biriktirdiğinizdir; biriktirdiğinizi tadın" denecek."(Tevbe:34-35)
- İhtimalleri değil ihmalleri konuşalım / 17.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025