Sayın Erdoğan'ın, 'Fırat'ın doğusu kırımızı çizgimizdir' dediği alanda gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar. Aksini iddia eden var mı?
Önce şu PYD-YPG ve SDG harflerinin açılımlarını kısaca bir hatırlayalım.
Malumunuz terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, Hafız Esad döneminde yıllarca Suriye'de terör örgütünü yönetmişti. Ecevit hükümetinin resti sonrası Suriye'yi terk eden bebek katili, Kenya'da, ABD tarafından 'idam edilmeyecek' garantisi ile ülkemize teslim edilmişti.
Örgüt elebaşının, Suriye'de kaldığı dönemde 'Kürtçü' hareketin altyapısını oluşturmuş ve bu oluşum 2003 yılında Demokratik Birlik Partisi (PYD) adı altında Suriye'de siyasete başlamıştı. Amaçları Fırat'ın doğusunda (Rajova-Suriye Kürdistan'ı) özerk bir yönetim modelini hayata geçirmekti.
BOP kapsamında 2011'de Suriye'de başlatılan iç savaşta bu partinin silahlı kanadı olan YPG yani 'Halk Koruma Birlikleri' sahada, sözde IŞID ile mücadele kapsamında hem Suriye devletine karşı savaşıyorlar hem de bölgedeki tam kontrolü ele geçirmeye çalışıyorlardı. Tabii ki ABD'nin tam desteği ile.
Vahim olan ise bu iki yapının, PKK ve Mesut Barzani ile iç içe olduklarını bildikleri halde ülkemiz iktidarının, 2014 Cumhuriyet Bayramı'nda, Barzani Peşmergelerini (teröristlerini) masraflarını karşılayarak, ABD askeri kamyonları ve ellerinde PKK-Öcalan posterleriyle ülkemizden Fırat'ın doğusuna geçirmeleriydi.
Fırat'ın doğusunda birleşen teröristler bir zaman sonra namluyu ülkemize de çevirdiler.
Sayın Erdoğan çok sert (!) çıkışlar yaptı. ABD'de 2015 yılında hemen YPG'yi meşrulaştırmak, daha geniş etnik yapılı bir koalisyon görüntüsü vermek için PYD-YPG ismini, SDG olarak değiştirdi.
Bizzat ABD'li komutanlar tarafından militanlar eğitildi. Son sayı 80 ile 100 bin arasında.
Yine bizzat Sayın Erdoğan'ın ifadesi ile 'ABD bunlara on binlerce tır silah verdi'. (50 bin ile 60 bin tır)
Yetinmedi tabi! Fırat'ın doğusunda 8 askeri üs kurdu ve bunların 7'sini teröristlere teslim etti.
Her yıl bütçeden teröristlerin maaş ve diğer giderleri için pay ayırdı, meclislerinden geçirdi. En son 2026 yılı bütçesinden, SDG'ye 130 milyon dolar ayırdıklarını açıkladılar.
Suriye'nin doğalgaz ve petrol rezervlerini pazarlayan, milyarlarca dolar gelir elde eden de bu terör yapılanmasıdır.
Tabi bu süreçte Erdoğan iktidarı da sessiz kalmadı. Dışişleri Bakanlığımız sık sık, 'bu yardım ve sevkiyatların PKK/YPG'ye destek olarak gördüklerini ve terör riskinin arttığın vurguladılar.
ABD ise bu destek ve sevkiyatları, 'IŞİD'e karşı mücadelede kapsamında yaptıklarını' açıkladılar.
Ülkemiz 2016 ve 1018'da 'Fırat Kalkanı', Zeytin Dalı' adlı operasyonlarla bölgeye girmeye çalıştı ama ABD izin vermedi.
Geçen süre zarfında YPG, Fırat'ın doğusunda kendi askeri ve emniyet birimlerini kurdular. Eğitim, sağlık ve ticaret sistemlerini oluşturdular. Türk tırlarından bile vergi alıyorlar.
Dahası bu terörist yapılanma dünya çapında meşrulaştırıldı. Şimdi açıkça özerk yönetim taleplerini dile getiriyorlar.
Tepki
Tabi hükümetimiz yine sessiz (!) kalmadı. Sayın Erdoğan, 'kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama ihtiyaç kalmaz' derken Devlet Bahçeli 'savaş' açıklaması yaptı.
Da! ABD hemen özel kuvvetler komutanını bölgeye gönderip Mazlum Abdi ile poz verdirdi.
Artından ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye temsilcisi Tom Barrack, 'PKK ayrı SDG ayrıdır. SDG'yi destekliyoruz' açıklaması yaptı.
Aynı günlerde Milli Eğitim Bakanımız Suriye'ye gitti. YPG-SGD bu ziyarete meydan okurcasına, 'Şam yönetiminin müfredatları, Fırat'ın doğusundaki okullarda okutulmayacak. Kendi müfredatlarımızı okutacağız' açıklamasını yaptı.
Bizde mi ne oluyor?
Komisyon toplantılarına devam ediyor. Terörü bitireceklermiş. Komisyona karşı çıkanlar ise terörün bitmesini istemeyenlermiş.
Hatta Devlet Bahçeli'ye göre 'barış iki kanatlı kuş gibiymiş. Bir kanadı Öcalan'mış ve o kanat görevini yapmış. Ya!,
Tehdit mi?
Olmaz olur mu? Sinan Ateş cinayeti davasının sanıkları arasında yer alan Ülkü Ocakları İzmir İl Başkanı Burak Kılıç, komisyon ile ilgili Devlet Bahçeli'ye tepki gösteren emekli Albay Orkun Özeller'i şu sözlerle tehdit etti:
"Bu kuduz itin başına her şey gelebilir. Ağzından köpükler saçarak havlayan bu itin durması toplumun huzur ve sükunun sağlanması açısından çok mühimdir. Yetkililer bu doğrultuda önlem almalıdır. Yoksa her neredeyse bulup bu piçi seve seve susturmanın yolu, bize çocuk oyuncağıdır!"
Tarihi yaşanmışlığı vurgulayan Fatih Altaylı'yı 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "hedef alan tehdit içerikli' konuşmalar nedeniyle tutuklayan ve hapse atan Sayın Yargımız, bu sözlerin yasalarda bir karşılığı yok mu?
Olmaz mı?
Emekli Albay Orkun Özeller tutuklandı.
Önce şu PYD-YPG ve SDG harflerinin açılımlarını kısaca bir hatırlayalım.
Malumunuz terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, Hafız Esad döneminde yıllarca Suriye'de terör örgütünü yönetmişti. Ecevit hükümetinin resti sonrası Suriye'yi terk eden bebek katili, Kenya'da, ABD tarafından 'idam edilmeyecek' garantisi ile ülkemize teslim edilmişti.
Örgüt elebaşının, Suriye'de kaldığı dönemde 'Kürtçü' hareketin altyapısını oluşturmuş ve bu oluşum 2003 yılında Demokratik Birlik Partisi (PYD) adı altında Suriye'de siyasete başlamıştı. Amaçları Fırat'ın doğusunda (Rajova-Suriye Kürdistan'ı) özerk bir yönetim modelini hayata geçirmekti.
BOP kapsamında 2011'de Suriye'de başlatılan iç savaşta bu partinin silahlı kanadı olan YPG yani 'Halk Koruma Birlikleri' sahada, sözde IŞID ile mücadele kapsamında hem Suriye devletine karşı savaşıyorlar hem de bölgedeki tam kontrolü ele geçirmeye çalışıyorlardı. Tabii ki ABD'nin tam desteği ile.
Vahim olan ise bu iki yapının, PKK ve Mesut Barzani ile iç içe olduklarını bildikleri halde ülkemiz iktidarının, 2014 Cumhuriyet Bayramı'nda, Barzani Peşmergelerini (teröristlerini) masraflarını karşılayarak, ABD askeri kamyonları ve ellerinde PKK-Öcalan posterleriyle ülkemizden Fırat'ın doğusuna geçirmeleriydi.
Fırat'ın doğusunda birleşen teröristler bir zaman sonra namluyu ülkemize de çevirdiler.
Sayın Erdoğan çok sert (!) çıkışlar yaptı. ABD'de 2015 yılında hemen YPG'yi meşrulaştırmak, daha geniş etnik yapılı bir koalisyon görüntüsü vermek için PYD-YPG ismini, SDG olarak değiştirdi.
Bizzat ABD'li komutanlar tarafından militanlar eğitildi. Son sayı 80 ile 100 bin arasında.
Yine bizzat Sayın Erdoğan'ın ifadesi ile 'ABD bunlara on binlerce tır silah verdi'. (50 bin ile 60 bin tır)
Yetinmedi tabi! Fırat'ın doğusunda 8 askeri üs kurdu ve bunların 7'sini teröristlere teslim etti.
Her yıl bütçeden teröristlerin maaş ve diğer giderleri için pay ayırdı, meclislerinden geçirdi. En son 2026 yılı bütçesinden, SDG'ye 130 milyon dolar ayırdıklarını açıkladılar.
Suriye'nin doğalgaz ve petrol rezervlerini pazarlayan, milyarlarca dolar gelir elde eden de bu terör yapılanmasıdır.
Tabi bu süreçte Erdoğan iktidarı da sessiz kalmadı. Dışişleri Bakanlığımız sık sık, 'bu yardım ve sevkiyatların PKK/YPG'ye destek olarak gördüklerini ve terör riskinin arttığın vurguladılar.
ABD ise bu destek ve sevkiyatları, 'IŞİD'e karşı mücadelede kapsamında yaptıklarını' açıkladılar.
Ülkemiz 2016 ve 1018'da 'Fırat Kalkanı', Zeytin Dalı' adlı operasyonlarla bölgeye girmeye çalıştı ama ABD izin vermedi.
Geçen süre zarfında YPG, Fırat'ın doğusunda kendi askeri ve emniyet birimlerini kurdular. Eğitim, sağlık ve ticaret sistemlerini oluşturdular. Türk tırlarından bile vergi alıyorlar.
Dahası bu terörist yapılanma dünya çapında meşrulaştırıldı. Şimdi açıkça özerk yönetim taleplerini dile getiriyorlar.
Tepki
Tabi hükümetimiz yine sessiz (!) kalmadı. Sayın Erdoğan, 'kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama ihtiyaç kalmaz' derken Devlet Bahçeli 'savaş' açıklaması yaptı.
Da! ABD hemen özel kuvvetler komutanını bölgeye gönderip Mazlum Abdi ile poz verdirdi.
Artından ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye temsilcisi Tom Barrack, 'PKK ayrı SDG ayrıdır. SDG'yi destekliyoruz' açıklaması yaptı.
Aynı günlerde Milli Eğitim Bakanımız Suriye'ye gitti. YPG-SGD bu ziyarete meydan okurcasına, 'Şam yönetiminin müfredatları, Fırat'ın doğusundaki okullarda okutulmayacak. Kendi müfredatlarımızı okutacağız' açıklamasını yaptı.
Bizde mi ne oluyor?
Komisyon toplantılarına devam ediyor. Terörü bitireceklermiş. Komisyona karşı çıkanlar ise terörün bitmesini istemeyenlermiş.
Hatta Devlet Bahçeli'ye göre 'barış iki kanatlı kuş gibiymiş. Bir kanadı Öcalan'mış ve o kanat görevini yapmış. Ya!,
Tehdit mi?
Olmaz olur mu? Sinan Ateş cinayeti davasının sanıkları arasında yer alan Ülkü Ocakları İzmir İl Başkanı Burak Kılıç, komisyon ile ilgili Devlet Bahçeli'ye tepki gösteren emekli Albay Orkun Özeller'i şu sözlerle tehdit etti:
"Bu kuduz itin başına her şey gelebilir. Ağzından köpükler saçarak havlayan bu itin durması toplumun huzur ve sükunun sağlanması açısından çok mühimdir. Yetkililer bu doğrultuda önlem almalıdır. Yoksa her neredeyse bulup bu piçi seve seve susturmanın yolu, bize çocuk oyuncağıdır!"
Tarihi yaşanmışlığı vurgulayan Fatih Altaylı'yı 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "hedef alan tehdit içerikli' konuşmalar nedeniyle tutuklayan ve hapse atan Sayın Yargımız, bu sözlerin yasalarda bir karşılığı yok mu?
Olmaz mı?
Emekli Albay Orkun Özeller tutuklandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İsrail, ABD ve Bartholomeos / 20.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- İslam dünyasının son iman testi Gazze’de / 18.09.2025
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- İslam dünyasının son iman testi Gazze’de / 18.09.2025
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025