TÜSİAD'dan şok tarım raporu
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, TÜSİAD'ın tarım raporunun tanıtımında yaptığı konuşmada, tarımda en büyük sıkıntıyı üreticilerin yaşadığına işaret ederek, "Bu da sektörün sürdürülebilirliği açısından en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
05.03.2020 19:00:00
RECEP BAHAR / İSTANBUL
TÜSİAD Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi başlıklı rapor İstanbul'da tanıtıldı. Toplantının açılış konuşmaları TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Tekfen Holding Kurucu Onursal Başkanı, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Nihat Gökyiğit ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan tarafından yapıldı.
Konuşmaların ardından Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı ve Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi Çalışması Koordinatörü Prof. Dr. Gökhan Özertan, raporun sunumunu gerçekleştirdi.
Gelecek tarımda
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Özilhan, tarımı hem bugünün hem de geleceğin sektörü olarak gördüğünü her fırsatta vurguladığına işaret ederek, "Tarım, insanlığın beslenmesinde, sanayi sektörüne hammadde sağlanmasında, kırsal kalkınmada, istihdam artışında ve dış ticarette döviz kazanımında önemli rol oynuyor. Tarım sektörü, bugün dünya nüfusunun dörtte birinden fazlasını istihdam ederken, günde 7 milyar dolarlık bir üretim değeri oluşturuyor" dedi. Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 7. büyük tarım alanına sahip olduğuna işaret eden Özilhan, şunları söyledi: "Verimli arazi ve yatırım yetersizliğinden, Ar-Ge kapasitesi düşüklüğünden söz ediyoruz. Tarım ve gıda sektörlerimizin piyasa yapısı kapsamlı bir bakış açısı ile incelendiğinde, artan girdi fiyatları ve bundan etkilenen gıda enflasyonu, çok sayıda oyuncunun olduğu uzun tedarik zinciri, yetersiz sektörel örgütlenme ve finansman sıkıntısı gibi sorunların olduğu bir yapıda en büyük sıkıntıyı üretici yaşamaktadır. Bu da sektörün sürdürülebilirliği açısından en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor."
Üretici örgütleri zayıf
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski de konuşmasında TÜSİAD olarak son beş yılda 3. kez tarım alanında rapor hazırladıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: "Tarımsal arazi hacmi bakımından dünyada ilk 10 ülke arasındayız. Buna rağmen tarımsal verimliliğimiz ve sektörde yaratılan katma değer maalesef arzu edilenden az. Düşük tarımsal verimlilik ülkemizin uzun vadede kendi kendine yeter bir ülke olma niteliğini riske sokuyor. Üretici örgütlenmelerinin zayıflığını, üreticilerin katma değerden aldıkları payın düşük olmasını iyileştirilmesi gereken alanların ilk sıralarında görüyoruz. Sloganımız belli... Tarım ve gıda olmazsa biz de olamayız."
TÜSİAD'ın tarım raporunda neler var?
TÜSİAD Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi başlıklı 64 sayfalık raporunda özete şu hususların altı çizildi:
• TÜSİAD gıda, içecek ve tarım sektörünü gerek ülke ekonomisine gerekse istihdama katkısı dolayısıyla iktisadi ve sosyal açıdan son derece kritik önemde görmektedir.
• Türkiye tarım ve gıda sektörleri ölçek ve çeşitlilik açısından dünyada lider ülkeler arasında yer almaktadır.
• Tarım-gıda değer zincirinde lojistik faaliyetler kayıpların önemli bir kısmını oluşturması; gıda güvenliği ile ilgili riskler barındırması; maliyetleri ve enflasyon oranını etkilemesi sebepleriyle önemli bir role sahiptir.
• İklim değişikliği Türkiye tarımını da doğrudan etkileyen ve giderek büyüyen bir risk kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır.
• Türkiye'de tarımda öne çıkan ana sorunlar şunlardır: İşlenen arazilerin küçük ve çok parselli olması; yaşlanan tarım nüfusu; kırdan kente göç; üreticilerin düşük eğitim seviyesi; tarımsal örgütlenmede ve kooperatif sisteminde yaşanan sorunlar; dijital tarım maliyetlerinin şu an için yüksek olması; üreticinin toprak analizlerine güvenmemesi; yüksek kayıtdışılık oranı; ücretsiz aile işçiliği oranının yüksekliği; gizli işsizlikteki yüksek oran; tedarik zincirinin uzun oluşu ve çok fazla aracının yer alması; hasat sonrası süreçte yetersizlikler, ürünün korunması ve pazarlanmasında aksaklıkların oluşması; ziraat fakültelerine olan talebin geçmişe göre azalması; doğal kaynakların (toprak ve su) etkin kullanılamaması; temel girdi hammaddelerinin ve
girdilerin önemli kısmının ithal edilmesi; paraya erişimde yaşanan zorluklar...