Aselsan'da üç intihar?F-16'ları fahiş fiyatlara bize satan ABD'nin, Türkiye'ye satmadığı tek şey aviyonik sistemler. Dışa bağımlılık o yüzden. Bu sistemler F-16 savaş uçaklarının, bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost mu düşman uçağı mı? olduğunu tespit etmesini sağlayan sitemlerdir. Aselsan mühendisleri çok kısa bir sürede ABD tarafından yazılımları Türkiye'ye verilmeyen bu uçak tanıma sistemlerinin hâkimiyetini lehimize çevirme yolunda büyük mesafe kat etmeyi başardılar.İşte bu başarılara imza atan Aselsan'da çalışan makine mühendisi Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006 günü bir aracın içinde ölü bulundu. Otopsi sonucu "intihar etmiştir" denildi. Bu ölümün üzerinden daha bir yıl geçmemişken Aselsan'da çalışan Ali Ünsem Ünal adlı elektrik mühendisi, 16 Ocak 2007 günü Ankara'da aracının içinde ölü bulundu. Kendi tabancasıyla intihar ettiği söylendi.Bu olaydan sadece on gün sonra Aselsan'da çalışan Evrim Yançeken isimli bir başka mühendis 26 Ocak 2007 günü 7. kattaki evinin penceresinden atladı. Genç mühendisin, uzun süredir yüksek lisans tezi için çalıştığı ve bu nedenle psikolojisinin bozulduğu iddia edildi. Bu üç mühendisin üzerinde çalıştığı konunun, Türkiye'nin askeri olarak bağımlı olmasını sağlayan "aviyonik" sistemler olduğu iddia edildi. Gaffar Okkan?Diyarbakır'da insanların sabahın üçünde bile sokaklarda çok rahat gezebilmelerini sağlayacak güvenlik ortamını oluşturan, vatandaşla devlet arasındaki mesafeyi kısaltıp 'Vatandaş devletten korkmalıdır' düşüncesini değiştiren ve Diyarbakır halkı tarafından çok sevildiği için "baba" lakabı takılan Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001 günü Cumhuriyet tarihinin en organize suikastının hedefi oldu. Türkiye'yi sarsan bu suikast ardında şimdiye kadar yanıtı bulunamayan çok sayıda soru işareti bıraktı. Suikastı Hizbullah örgütünün yaptığı söylendi. Ama suikast hala sır perdesini koruyor. Diyarbakır Okkan'dan sonra bir daha eskisi gibi hiç olmadı?Uğur mumcu?Uğur Mumcu, öldürülmesinden sadece 17 gün önce kaleme aldığı, "Mossad ve Barzani" başlıklı yazısında, Barzani ailesi ile İsrail devleti arasında bulunan çok ilginç bir bağlantıyı açığa çıkarıyordu! Mumcu, 8 Ocak 1993 tarihli "Ültimatom" başlıklı yazısında ise "Yakında yayımlanacak bir kitabımda, Kürt milliyetçileri ile istihbarat örgütleri arasındaki ilişkilere ışık tutacak çok ilginç belgeler açıklayacağım" diyordu. Uğur Mumcu bu bahsettiği belgeleri açıklamaya fırsat bulamadan üldürüldü. 24 Ocak 1993 günü otomobiline konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Mumcu'ya suikast yapıldığı gün İran'dan kalabalık bir heyet, Türkiye ile İran arasında Türkmen doğalgazının İran toprakları üzerinden Türkiye'ye taşınması için 25 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamak için Esenboğa Havaalanı'na indi. İran heyeti ortam çok gergin denilip gerisin geri gönderildi.Eşref Bitlis?Terör meselesinin çözümünde Irak-İran ve Suriye ile birlikte davranmak politikasını benimsemişti ve Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyordu. Dikkat ettiyseniz Eşref Paşanın bu görüşü ABD'nin politikasına ters düşüyordu. Görevde olduğu dönemde bölgedeki grupları ABD güdümünden çıkarmaya çalışıyordu. Eşref Bitlis, Çekiç Güç'ün bölgedeki faaliyetleri ile ilgili olarak hazırladığı raporda Çekiç Güç'ün Kürt devleti kurmak için çalıştığını belgelemişti. Eşref Bitlis paşa, Genelkurmay Başkanlığı için en güçlü adaydı. 17 Şubat 1993 günü Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in uçağı Güvercinlik Askeri Havaalanından kalktıktan kısa bir süre sonra düştü. Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden hemen sonra Eşref Bitlis'in ölmesi dikkat çekti. BOP projesi Eşref Bitlis paşa ile başlamadan biterdi. Bitlis Paşanın uçağının aşırı buzlanma sonucu çakıldığı söylendi. Fakat bu uçaklarda buzlanma önleyici sistem mevcut ve kalkıştan önce yer ekibi tarafından uçağın buzlanmasına karşı tedbir alındığı açıklandı.Türkiye için çok önemli araştırmalar yapan ve görevler icra eden insanlar ya intihar etmiş ya da gerçek failleri belli olmayan suikastlara kurban gitmişler. Atlasjet uçağının düşmesi? Atlasjet havayollarına ait bir yolcu uçağı 50 yolcusu ve 7 kişilik mürettebatıyla Isparta'da düştü. Kurtulan olmadı. Öncelikle ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu hadisede bir kaza olmama ihtimalini akla getiren bazı soru işaretleri var. Yolcular arasında Türkiye için stratejik öneme sahip konularda araştırma yapan bilim adamlarının bulunması ve uçağın bulunması gereken rotadan çıkmış olması gibi şeyler sabotaj ihtimalini güçlendirmekte. Olayda ölen akademisyenlerden Prof. Dr. Engin Arık, Türkiye'nin sayılı Toryum uzmanlarından biriydi ve yaptığı çalışmalarla gelecekte Nobel ödülü bile alabileceği söyleniyordu.Prof. Arık, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ndeki (CERN) Türk grubunun başkanıydı. Prof. Dr. Arık katıldığı konferanslarda sık sık Toryum'un Türkiye için ne denli önimli olduğunu vurgulayarak şunları söylüyordu; "Toryum 21. yüzyılın en stratejik maddesi olacak. Türkiye dünya toryum rezervlerinde 2. sırada bulunmaktadır. Japonya, elinde hiç toryum bulunmamasına rağmen, toryumla çalışacak nükleer enerji santrallerine yönelik çalışma yapan üç ülkeden biri. Türkiye'de ise bu alandaki bilimsel araştırmalar desteklenmiyor. Eğer toryum kullanıma sokulabilirse Türkiye elektrik üretmek için petrol ya da doğalgaz satın almak zorunda kalmayacak. Isınma ihtiyacımız için yer altındaki yaklaşık 900 bin tonluk toryum ile ürettiğimiz elektriği kullanabiliriz. "Servetin üstünde oturuyoruz da haberimiz yok. Türkiye'nin sahip olduğu düşünülen toryum rezervi enerji üretimi açısından, 120 trilyon dolarlık petrole eşdeğer. Türkiye için sonsuz bir enerji kaynağı anlamına geliyor. Türkiye'ye bir servet kazandırabilir."İşte bu sözlerin sahibi akademisyeni diğer 56 yolcuyla birlikte kaybettik. Bu olayın sabotaj ihtimali mutlaka ciddiyetle araştırılmalıdır. Uçağın karakutusundan bir şeyin çıkacağını sanmıyorum. Çünkü karakutu çözülmek için Amerika'ya gönderilecek. Bu olayda belki diğerlerinde olduğu gibi sonuca ulaşılamadan unutulup gidilecek.Bence asıl önemli olan, Aselsan da ölen mühendislerin, Gaffar Okkan'ın, Eşref Bitlis'in ve üzücü olayda kaybettiğimiz bilim adamlarımızın üzerinde çalıştığı işlerin yarım kalmaması sonuca mutlaka ulaştırılmasıdır. Bu çalışmalar devam ettirilebilirse Türkiye'de böyle suikastlar ve şaibeli kazaları düzenleyenler hedeflerine ulaşamayacaklardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024