Ulusal çıkarların değil kişisel saplantıların hakim olduğu bir dış politik düzlemden geçiyoruz.
Bu durumun son örneği Mısır oldu.
3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır'da darbe yaparak yönetime el koyan Abdülfettah es-Sisi 8 yıldır yönetimde.
8 yıl uzun bir süre.
Son gelişmeler ülke olarak bu 8 yılı heba ettiğimizi gösteriyor.
Nasıl mı?
Gelin bu süreci kısaca özetleyelim;
Darbeden kısa bir süre önce Dolmabahçe'de Başbakan Erdoğan ile özel bir görüşme yapan Sisi, Cumhurbaşkanı Mursi'yi koltuğundan indirince Mısır ile ipler koparıldı.
Rabialar icat edildi, ekranlarda ağlandı. Darbeci aşağı, darbeci yukarı dendi durdu.
Bizimkilerin bu tavrı Türkiye'yi bölgede zora soktu, örneğin Doğu Akdeniz. Darbecilerle görüşmeyiz inadı, değerli yalnızlık kuruntusu yüzünden Mısır'la bu bölgede işbirliği fırsatları kaçırıldı ve ülkemiz önündeki on yıllarını kurtaracak fırsatları kaçırdı.
* * *
Trilyonlarca dolarlık doğalgaz ve petrol rezervi var ortada.
Libya ile yapılan anlaşmanın bir benzeri Mısırla yapılsaydı ülkemizin bölgede nasıl bir ön alacağını tahmin edin, ama olmadı anlaşmak yerine 4 parmak işaretini tercih ettik.
Boşluğu ise İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi doldurarak Mısır ile ardı ardına Doğu Akdeniz'de işbirliği anlaşmaları imzaladı. Bize ise dediğimiz gibi rabia işareti yaparak olup biteni izlemek düştü.
İktidarımız "kişisel saplantıları bir kenara bırakın ve Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda Mısır'la ilişki kurun" tekliflerini çok sert bir üslupla geri çevirdi. Hem de ne üslup, bunu söyleyenlerin ne darbecilikleri kaldı, ne hainlikleri.
Gel zaman git zaman kandırılma rekortmeni hükümetimizden tarihi bir çark daha geldi ve Mısır'la diplomatik ilişkiler başlatıldı açıklaması yapıldı.
Ama ortada bir sorun var, Mısır'dan "böyle bir şey yok, siz önce Arapların içişlerine karışmayın" mesajı geldi. İtibarımızın geldiği nokta açısından üzüntü verici bir durum…
Neticede Mısırla ilişkilerin düzeltilmesi olumlu bir gelişme ama sorun şu, biz bir ülke ile kavga ederken de barışırken de kendi irademizle hareket etmiyoruz. Darbeci diye Sisi'ye yüklenirken de şimdi O'nunla barışmaya çalışırken de ne yazık ki bu böyle. Ortada birçok örnek var. Suriye bunların başında geliyor. Bir anda "kardeşim Esad'dan, katil Esed'e" geçtik. Gelinen nokta herkesin malumu! Milyonlarca Suriyelimiz var. Yıllar içinde ortaya çıkan diğer sorunlar zaten biliniyor.
Ulusal çıkarları her şeyin önünde tutan bir iktidarın yapması gereken Suriye Devleti ile görüşüp ortak bir zeminde buluşarak, mesela içimizdeki milyonları uygun bir şekilde göndermek değil midir sizce?
Ama dediğimiz gibi ne yazık ki bir devlet aklıyla değil kişisel saplantılarla dış politika belirleniyor.
Durum böyle olunca politikayı belirleyen kişinin kaderi ülkenin de kaderi haline geliyor.
Saygılar…
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021