Toplumumuz, AKP beslemeleri "iri kartel" ile "toy yeşil kartel"in gel-gitleriyle mikserleniyor. Toplumun epeyce bir kesimi, ya iri kartelin "Karaburun'daki haşemalı manipülasyon"larında debeleniyor, ya da AKP iktidarıyla henüz semirmiş yeşil kartelin "ultra modern İslamcı erkeklerin Sibel Can hülyalarına dair takıntıları"yla meşgul ediliyor. Öyle "medyatik zoka"lar atılıyor ki; genellemeye gitmek belki doğru değil, ama, filvak'i artık "en hayati mesele"ler dahi şu galat-i meşhur "vatan, millet, Sakarya" perspektifiyle algılanıyor. Şayet "memleketi sen mi kurtaracaksın be Selo!" lakırdısı ağırbaş bir duvara çarparsa, "Bu kadar borç ile kimseye karşı diklenemeyiz" ciddiyetinde "sindirilmiş bir karakter" veya "kronikleşmiş bir zillet" dışa vuruyor.AB, ABD, bölgemizde malı götürüyor. Hatta Türkiye'yi götürüyor? Kime ne?! Böylesi bir "toplumsal iğdiş süreci"nde BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin, yıllardan beri altını çizdiği ulusal, bölgesel ve küresel meseleleri dair "öngörüleri"nin bir bir ortaya çıkması toplumumuzun her kesiminde "ciddi bir milli uyanış" oluşturuyor. Prof. Dr. Baş'ın "söz konusu öngörüleri" kadar, bu çerçevede geliştirdiği "reel-milli çözümler", Nobel ödülüne aday gösterilen modeller konuşuluyor, toplumumuzu yenibaştan derleyip toparlıyor.Bu derlenip toparlanma sürecinde "siyasi rant"larının ve "sülük gibi yapıştıkları milli-dini değer"lerin avuçlarının arasından kayıp gittiğini görenler, "bir ayağı mezarda denenmiş siyasetçi"lerden bugüne kadar "denemedik tarafı kalmamış Yüce Divanlık politikacı"lara değin ne kadar tarihi geçmiş "politik figüran" varsa, hepsini, bazen cemaat halinde, bazen teker teker milletimizin gözünün önüne mertek yapmaya ya da medyadan servis etmeye çalışıyorlar? Hem kendi geleceklerine, hem de milletimizin ve insanlığın istikbaline yazık ediyorlar.ABD'nin ve AB'nin bölgemiz ve ülkemiz üzerindeki "parçalayıp yutma" iştahlarını, artık kendileri de açık açık ifade ediyor. ABD askeri yetkililer, parçalanmış Türkiye ve BOP haritaları servis ediyor. Bunlar komplo filan değil; realite?Ne hazindir ki böylesi bir "vahşi kuşatma" altında, Türkiye'nin ve Türk milletinin idaresini ellerinde bulunduranların kimileri, ABD, AB ve IMF gibi "vahşi obur"larla "stratejik işbirliği"ni siyasi emelleriyle tevhid etmişlerdir.Kürdistan devletinin kurulmasına göz yumulmuştur. Nitekim, ABD'li eski Büyükelçi ve Irak danışmanlarından Peter Galbraith, açıkça, Ankara'nın Kürt devletinin kurulmasını engellemeyeceğini konuşmaktadır. Galbraith, zaten Kuzey Irak'ta Kürt devletinin varlığının fiili bir durum olduğunu, işin sadece resmiyetinin ilanına kaldığını ifade ediyor.Phoenix kanalında Sabine Christiansen'in programına katılan eski Alman Şansölyesi Helmut Schimidt, ABD'nin önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi böleceğini, ABD'nin Türkiye topraklarında Kürdistan ve Ermenistan kurma planını hayata geçireceğini anlatıyor geçen hafta.ABD'nin hesabı, bu kadar nettir?Tehdit ve tehlike bu derece somut ve yakın iken; bugüne kadar koltuk sevdası veya problemler karşısında çaresizliği sebebiyle dahi olsa, öyle veya böyle IMF, AB ve ABD ile "stratejik işbirliği" adı altında "milletin ve devletin geleceğinden taviz veren"lere, sağduyu sahipleri değil oy, pirim ve yüz dahi vermemeleri icab derr. Gün böyle bir gündür. Böyle hassas bir dönemden geçmekteyiz. Alman politikacılar, Türkiye'yi ABD'nin kucağında değil de, kendi denetimlerinde görmek istedikleri için böyle konuşuyorlar, deyip vakıayı savuşturmak isteyenler çıkabilir. Ama kazın ayağı öyle değildir. ABD, Kürdistan'ı kurdurmuş; Ankara'dakilerin bazıları da "son kullanma tarihlerini uzatmak" pahasına "stratejik tezgahlar"a onay vermişlerdir. Bu güvence sürecinin bir parçası olarak ABD, PKK meselesine ilişkin bir koordinatör atamış, PKK muhatap alınmanın ve masa başı pazarlığına davetiye çıkartılmanın şımarıklığını izhar etmektedir. Ankara, Washington ve Kandil'deki vaziyet-i umumiye bu iken Türk milleti, şehit üstüne şehit vermeye devam etmektedir. Bütün bu vahim gelişmeleri "vatan, millet, Sakarya" galat-ı meşhuruyla savuşturanlara, ağzı dualı, eli kudretli ve sözü sihirli birileri, "Vatanın olmadığı yerde ne namus kalır, ne din, ne hürriyet Selo!" demeyi sürdürmelidir. BTP ve "bu sefer BTP" diyenler, işte bu büyük hizmetin öncülüğünü yapıyor.Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019