Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sırbistan'dan 5 bin ton et ithal edilmesine yönelik bir anlaşmaya imza attı. Vatana millete hayırlı(!) olsun.
Sırp denildiğinde hafızalar yoklanır ve hemen akla "Sırp Kasabı" Miloseviç ve "Srebrenica Katliamı" gelir. Geçmişte Müslüman Boşnakları katlettikleri gerekçesiyle Sırplara karşı milletimiz büyük bir kin ve nefretle doludur.
Evet sevgili okurlar, bu Sırbistan'dan et ithal edeceğiz. Dün Müslüman kardeşlerimizi kıtır kıtır kesen bu Haçlıların kestiği yenir mi? Hangi mide bunu kabul eder? Bu kesimler murdar değil midir? Ya da bu etlerin domuz eti olmadığını kim garanti edebilir?
5 bin ton et Türkiye'nin bir günlük ihtiyacı. İthal etsen ne olur etmezsen ne olur? Bu milletin düştüğü ve düşürüldüğü acizliğe, zillete bakar mısınız? Avuç içi kadar yerden ve dahi katledilen soydaşlarımızın kanı kurumamışken ne idüğü belirsiz Haçlı kasap ülkeden et ithalatı neyin nesidir?..
Her nedense hep 3. dünya ülkelerine kaldı işimiz... Sınırlarımızda sıfır komşu derken; Etiyopya, Cibuti, Somali, Senegal, Fildişi, Gana, Nijerya, Gine, Uganda, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Madagaskar, Letonya, Estonya, Ukrayna, Slovenya, Slovakya, Romanya, Arnavutluk, Hırvatistan, Polonya, Belarus vb. ülkelerden himmet dilenir olduk.
Yıllardır yazıyor, çiziyor ve söylüyoruz; ithalat bu ülke için hiçbir zaman çözüm ve çare değildir. İthalat ile bu milletin karnı doymaz. İthal etle bu millete ucuz et yediremezsiniz, ancak ve ancak menşei belli olmayan sağlıksız etler yedirirsiniz. Bu ithal etlerin sağlıklı olduğunu kim garanti edebilir? Temel gıda maddelerinde hassas olmamız gerekmez mi? Bu temiz gıda maddesini daha ucuza ülkemizde üretmek varken niçin elin gâvurunun ne olduğu belli olmayan etine talip oluruz? Yoksa maksat üç-beş ithalatçıyı zengin etmek midir?
Akıl için yol bir. Elin Avrupalısı, Amerikalısı ve Rusu hayvancılığı nasıl sürdürülebilir yapıyorsa; bunu daha güzel ve daha verimli bir şekilde Türk insanı da yapar. Bu millete niçin yıllardan beri aptal muamelesi yapılır, inan anlamak çok zor. Ülkede çayır, otlak, mera mı yok? Ülkenin havası, suyu, güneşi, akarsuyu mu yok? Aksine her şey fazlasıyla var oğlu var.
Ama gelin görün ki bu güzel nimetleri kotaracak, önümüze bir Halil İbrahim sofrası bereketiyle, cömertliğiyle koyacak bir ehil ustayı bu güne dek hiç yetki verip işbaşına getirmedik. İş bilmezleri, "hep bana Rabbena" diyenleri, hep kendilerine yontanları iş başına getirdik yıllardan beri... Ki bundandır iki yakamız bir araya gelmiyor, gelemiyor ve millet de affedersiniz domuz etine talim ediyor...
Milletimizin akıllanması dileklerimizle... Ver mehteri...
Sırp denildiğinde hafızalar yoklanır ve hemen akla "Sırp Kasabı" Miloseviç ve "Srebrenica Katliamı" gelir. Geçmişte Müslüman Boşnakları katlettikleri gerekçesiyle Sırplara karşı milletimiz büyük bir kin ve nefretle doludur.
Evet sevgili okurlar, bu Sırbistan'dan et ithal edeceğiz. Dün Müslüman kardeşlerimizi kıtır kıtır kesen bu Haçlıların kestiği yenir mi? Hangi mide bunu kabul eder? Bu kesimler murdar değil midir? Ya da bu etlerin domuz eti olmadığını kim garanti edebilir?
5 bin ton et Türkiye'nin bir günlük ihtiyacı. İthal etsen ne olur etmezsen ne olur? Bu milletin düştüğü ve düşürüldüğü acizliğe, zillete bakar mısınız? Avuç içi kadar yerden ve dahi katledilen soydaşlarımızın kanı kurumamışken ne idüğü belirsiz Haçlı kasap ülkeden et ithalatı neyin nesidir?..
Her nedense hep 3. dünya ülkelerine kaldı işimiz... Sınırlarımızda sıfır komşu derken; Etiyopya, Cibuti, Somali, Senegal, Fildişi, Gana, Nijerya, Gine, Uganda, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Madagaskar, Letonya, Estonya, Ukrayna, Slovenya, Slovakya, Romanya, Arnavutluk, Hırvatistan, Polonya, Belarus vb. ülkelerden himmet dilenir olduk.
Yıllardır yazıyor, çiziyor ve söylüyoruz; ithalat bu ülke için hiçbir zaman çözüm ve çare değildir. İthalat ile bu milletin karnı doymaz. İthal etle bu millete ucuz et yediremezsiniz, ancak ve ancak menşei belli olmayan sağlıksız etler yedirirsiniz. Bu ithal etlerin sağlıklı olduğunu kim garanti edebilir? Temel gıda maddelerinde hassas olmamız gerekmez mi? Bu temiz gıda maddesini daha ucuza ülkemizde üretmek varken niçin elin gâvurunun ne olduğu belli olmayan etine talip oluruz? Yoksa maksat üç-beş ithalatçıyı zengin etmek midir?
Akıl için yol bir. Elin Avrupalısı, Amerikalısı ve Rusu hayvancılığı nasıl sürdürülebilir yapıyorsa; bunu daha güzel ve daha verimli bir şekilde Türk insanı da yapar. Bu millete niçin yıllardan beri aptal muamelesi yapılır, inan anlamak çok zor. Ülkede çayır, otlak, mera mı yok? Ülkenin havası, suyu, güneşi, akarsuyu mu yok? Aksine her şey fazlasıyla var oğlu var.
Ama gelin görün ki bu güzel nimetleri kotaracak, önümüze bir Halil İbrahim sofrası bereketiyle, cömertliğiyle koyacak bir ehil ustayı bu güne dek hiç yetki verip işbaşına getirmedik. İş bilmezleri, "hep bana Rabbena" diyenleri, hep kendilerine yontanları iş başına getirdik yıllardan beri... Ki bundandır iki yakamız bir araya gelmiyor, gelemiyor ve millet de affedersiniz domuz etine talim ediyor...
Milletimizin akıllanması dileklerimizle... Ver mehteri...
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023