Daha geçen milenyumda cep telefonu üreten dünyanın 8 ülkesinden biriydik. Türk Savunma sanayinin gözbebeği “Aselsan” bunu 1990’larda başarmıştı. Kestirme cihazlarında dünya ikincisiydik. Asya’da, Afrika’da en büyük rakibimiz Amerikalılar idi. Ama maalesef harakiri yaparak, bu yetimizden süratle uzaklaşmak zorunda kaldık. Ben de o altın yıllarda Aselsan’ın Yönetim Kurulu üyesiydim. “Aselsan 1919” cep telefonunu tam altı yıl hiç arızalanmadan kullanmıştım. Bütün yaptığım, katıldığım televizyon programlarımda masanın üzerine koyardım. Ancak pazarlamayı bilmiyorduk. Ürün yelpazesi içerisinde bulunmanın önemini el yordamıyla öğrenmiştik, ama anlı şanlı Türk beyaz eşya üreticileri bizleri kendi ürün ailesi içersine almamışlardı. Biz de istemeye istemeye bu alandan çekilmek zorunda kalmıştık. Üzülmüştük, son derece ergonomik olan 1920 ve 1923’ü üretmemize karşın, bizleri içine almayan beyaz eşya üretici devleri bu alandan çekilmemizi şiddetle arzu etmişlerdi, istemişlerdi. Sözün kısası, onları, birilerini korkutmuştuk. Ama bir gerçek de vardı halkımız bizi desteklememişti. Eğer, arkamızda Japon halkı olsaydı, bizleri desteklerdi, gösterişe meraklı halkımız bizi yalnız bırakmıştı. Biz de rekabet edememiştik. Bu alanı yabancılara terk etmek zorunda kaldık ve onların oyuncağı olduk, sevgili okurlar.
Nasıl mı, oyuncağı olduk, gelelim sadete, gelelim asıl konumuza. Yıllarca millilikten dem vuran ben maalesef bir “Vodaphonezede” oldum. Açıkça itiraf ediyorum. Hani, kendime de kızmıyor değilim. Nereden nereye? Alet olduğuma mı? “Aselsan” firmasındayken ödün vermeden yapmış olduğumuz mücadeleye mi? Neyse, isterseniz başıma gelen olayı sizinle paylaşayım. Bir arkadaşımın tavsiyesi ve ısrarlarıyla Vodaphone firmasının kampanyasından yararlanarak 8 Haziran 2011 tarihinde aynı firmasının Mersin’deki ANKAFON Şirketine 806 TL peşin ödeyerek, bir Iphone-4 (32 GB Black) cihazını satın aldım. Cihazın tamamı 1826 TL olduğundan Haziran 2012 tarihinden itibaren bir sene daha 1.020 TL daha ödeyeceğimi taahhüt ettim.
Şimdi gelelim bundan sonraki safahata. Satın aldığım cihazım, Aralık 2011 ayında arızalandı, arızalanan cihazımı 22 Aralık 2011 tarihinde ARVATO TELESERVİCE Şirketinin Tarsus’taki temsilcisi BATMAZ ELEKTRONİK’e teslim ettim. Firma da söz konusu cihazımı kargo ile gönderdi ve cihazım 28 Aralık 2012 tarihinde ARVATO TELESERVİCE Şirketinin İstanbul’daki merkezi tarafından teslim alındı. Buraya kadar işlem tamam, bütün evraklar da elimde. Bundan sonra da sürekli olarak cihazımın akıbetini takip ettim. Efendim, bu telefon görüşmelerinde bir serkeşlik ki, gırla gitsin. İnanılmaz. Anlatılası değil… Ünlü Vodaphone firmasının servisinin vurdumduymazlığı korkunç boyuttaydı. Koskoca Türkiye’ye, “Hightech” de belli mesafeler almış bir ülke vatandaşına, sömürge halklarına yaptıkları, üçüncü dünya ülkelerine yapılan muameleyi reva görüyorlardı. Hani, bunlar “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu”na göre “ayıplı malın arızasının 15 işgünü içersinde giderilememesinden dolayı ayıplı malın tamamlanıncaya kadar benzer özelliklere sahip başka bir malın tahsis edilmesini” sağlayacaklardı. Ne gezer? Hani bunlar, “malın tamir süresinin 30 işgünü içersinde giderilememesinden dolayı a) bedel iadesine b) ücretsiz değiştirilmesine Tüketicinin Korunması Yasasına göre yükümlü olacaklardı.” Bırakın yazanları, öyle kaşarlaşmışlar ki, üzerine bile alınmıyorlar. Git nereye gidersen git havasındalar. Dediler ki bana, oturduğun yerin “Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı”na müracaat edeceksin. Ettim. Cihazı arızalı olarak servisine teslim ettikten iki ay on üç gün sonra 6 Mart 2012 tarihinde onu da yaptım. Buradaki umursamazlık ondan da ileri, gayet pişkin bir şekilde en az “üç ay sürer” demezler mi? Oldu mu sana “altı ay”. Hani sizler, tüketicinin hakkını korumak üzere kuruldunuz. Hepsi olmuş birer firma temsilcisi, inanamazsınız. Geçiniz, bir de demezler mi, biz karar alacağız, ama aldığımız karar yaptırımcı değil, yeni cihaz almak için karardan sonra bir de “Tüketici Mahkemesi”ne başvuracaksınız. Mahkeme harçlarını yatıracaksınız, en az “bir yıl” da o sürer. Oldu mu sana bir buçuk yıl? Eğer şansınız yaver gider kazanırsanız, firmanın da keyfi yerine gelirse, bir de en önemlisi “o telefondan stoklarında varsa”, Allahın inayetiyle, eh belki yeni bir telefona kavuşma şansınız olabilir. Ama bunun olasılık yüzdesi, yüzde bir mi desem, iki mi desem… Al sana papatya falı… Ey AKP iktidarı, yüzde 10 işletme yedeğini stoklarında bulundurmayan bu firmanın çalışma müsaadesini iptal edebiliyor musun? Şimdi bu durumda yurttaşını kurda kuşa yem ediyor musun, etmiyor musun? Önce buna bir karar ver…
İşte böyle sevgili okurlar geldiğimiz seviyeye bakar mısınız? Aynı şey “Aselsan”da başıma gelmişti, taşrada herhangi bir bayiye müracaat etmiştim. İnanın eskiyi alıp bir saatte otelimde yeniyi teslim etmişlerdi. İş ahlakı, etiği işte böyle bir şeydi.
Şimdi ise, paranla rezil olma diye işte tam buna denir. İnanın, İngilizlerin sömürge halklarına yaptıkları muamele de bundan farklı değildir. Zaten trilyon dolarlık “Vodaphone” firması da İngiliz firması değil mi? Yapmış olduğu azizlik bir kenara, müşteri hizmetleri inanılmaz derecede kaba insanlardan oluşan, istediğiniz servise ulaşabilmek için 20’nin üzerinde değişik numara çevirmeniz gereken bir şirket bu...
Nasıl mı, oyuncağı olduk, gelelim sadete, gelelim asıl konumuza. Yıllarca millilikten dem vuran ben maalesef bir “Vodaphonezede” oldum. Açıkça itiraf ediyorum. Hani, kendime de kızmıyor değilim. Nereden nereye? Alet olduğuma mı? “Aselsan” firmasındayken ödün vermeden yapmış olduğumuz mücadeleye mi? Neyse, isterseniz başıma gelen olayı sizinle paylaşayım. Bir arkadaşımın tavsiyesi ve ısrarlarıyla Vodaphone firmasının kampanyasından yararlanarak 8 Haziran 2011 tarihinde aynı firmasının Mersin’deki ANKAFON Şirketine 806 TL peşin ödeyerek, bir Iphone-4 (32 GB Black) cihazını satın aldım. Cihazın tamamı 1826 TL olduğundan Haziran 2012 tarihinden itibaren bir sene daha 1.020 TL daha ödeyeceğimi taahhüt ettim.
Şimdi gelelim bundan sonraki safahata. Satın aldığım cihazım, Aralık 2011 ayında arızalandı, arızalanan cihazımı 22 Aralık 2011 tarihinde ARVATO TELESERVİCE Şirketinin Tarsus’taki temsilcisi BATMAZ ELEKTRONİK’e teslim ettim. Firma da söz konusu cihazımı kargo ile gönderdi ve cihazım 28 Aralık 2012 tarihinde ARVATO TELESERVİCE Şirketinin İstanbul’daki merkezi tarafından teslim alındı. Buraya kadar işlem tamam, bütün evraklar da elimde. Bundan sonra da sürekli olarak cihazımın akıbetini takip ettim. Efendim, bu telefon görüşmelerinde bir serkeşlik ki, gırla gitsin. İnanılmaz. Anlatılası değil… Ünlü Vodaphone firmasının servisinin vurdumduymazlığı korkunç boyuttaydı. Koskoca Türkiye’ye, “Hightech” de belli mesafeler almış bir ülke vatandaşına, sömürge halklarına yaptıkları, üçüncü dünya ülkelerine yapılan muameleyi reva görüyorlardı. Hani, bunlar “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu”na göre “ayıplı malın arızasının 15 işgünü içersinde giderilememesinden dolayı ayıplı malın tamamlanıncaya kadar benzer özelliklere sahip başka bir malın tahsis edilmesini” sağlayacaklardı. Ne gezer? Hani bunlar, “malın tamir süresinin 30 işgünü içersinde giderilememesinden dolayı a) bedel iadesine b) ücretsiz değiştirilmesine Tüketicinin Korunması Yasasına göre yükümlü olacaklardı.” Bırakın yazanları, öyle kaşarlaşmışlar ki, üzerine bile alınmıyorlar. Git nereye gidersen git havasındalar. Dediler ki bana, oturduğun yerin “Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı”na müracaat edeceksin. Ettim. Cihazı arızalı olarak servisine teslim ettikten iki ay on üç gün sonra 6 Mart 2012 tarihinde onu da yaptım. Buradaki umursamazlık ondan da ileri, gayet pişkin bir şekilde en az “üç ay sürer” demezler mi? Oldu mu sana “altı ay”. Hani sizler, tüketicinin hakkını korumak üzere kuruldunuz. Hepsi olmuş birer firma temsilcisi, inanamazsınız. Geçiniz, bir de demezler mi, biz karar alacağız, ama aldığımız karar yaptırımcı değil, yeni cihaz almak için karardan sonra bir de “Tüketici Mahkemesi”ne başvuracaksınız. Mahkeme harçlarını yatıracaksınız, en az “bir yıl” da o sürer. Oldu mu sana bir buçuk yıl? Eğer şansınız yaver gider kazanırsanız, firmanın da keyfi yerine gelirse, bir de en önemlisi “o telefondan stoklarında varsa”, Allahın inayetiyle, eh belki yeni bir telefona kavuşma şansınız olabilir. Ama bunun olasılık yüzdesi, yüzde bir mi desem, iki mi desem… Al sana papatya falı… Ey AKP iktidarı, yüzde 10 işletme yedeğini stoklarında bulundurmayan bu firmanın çalışma müsaadesini iptal edebiliyor musun? Şimdi bu durumda yurttaşını kurda kuşa yem ediyor musun, etmiyor musun? Önce buna bir karar ver…
İşte böyle sevgili okurlar geldiğimiz seviyeye bakar mısınız? Aynı şey “Aselsan”da başıma gelmişti, taşrada herhangi bir bayiye müracaat etmiştim. İnanın eskiyi alıp bir saatte otelimde yeniyi teslim etmişlerdi. İş ahlakı, etiği işte böyle bir şeydi.
Şimdi ise, paranla rezil olma diye işte tam buna denir. İnanın, İngilizlerin sömürge halklarına yaptıkları muamele de bundan farklı değildir. Zaten trilyon dolarlık “Vodaphone” firması da İngiliz firması değil mi? Yapmış olduğu azizlik bir kenara, müşteri hizmetleri inanılmaz derecede kaba insanlardan oluşan, istediğiniz servise ulaşabilmek için 20’nin üzerinde değişik numara çevirmeniz gereken bir şirket bu...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013