Önceki gün Türk Parlamenterler Birliği, başkent Ankara'da eski Senato Salonu'nda "Kıbrıs Sorunu" konulu çok önemli bir sempozyum düzenledi. Sempozyumda Türkiye, KKTC ve yurtdışından gelen çok sayıda önemli isim söz aldı. Konuşmacılar, özellikle Annan Planı konusunda keskin eleştirilerde bulundular. Sempozyumda ortaya çıkan sonuç: Bazı yabancı akademisyenler, parlementerler ve gazeteciler, KKTC konusunda KKTC'lilerden ve bir kısım Türkiyelilerden daha hassas...
Medya genelde sempozyumu Meclis Başkanı Bülent Arınç eksenli olarak kamuoyuna yansıttı. Biz ise ANALİZ'imizde diğer katılımcıların "gerçekten de son derece önemli tespitlerini" öne çıkaracağız.
Öncelikle KKTC'ye yaptığı ziyaretle bakış açısı önemli ölçüde değişen Arınç'ın şu sözleri not edilmeye değer: "Bugün Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın alacağı statünün Bosna Hersek'e benzeyeceği tartışılırken, Girit gibi, Türkiye'nin elinden gidecek bir ada olup olmayacağı sorusu ortada duruyor. Girit'i AB haritalarıyla meydanlarda gösteri yapanlar bilmeyebilir. Ama biz çok iyi bilmek zorundayız. Girit nasıl elden gitti, 12 Adalar nasıl elden gitmiştir? Ama buradaki tarih şuuru yoksunluğunu görmek çok acıdır. Sadece (AB'ye gireceğiz. O nedenle planın altına üstüne bakmadan hemen imzayı basalım) düşüncesi, elma şekeri ile avunmak ve gerçekleri gözardı etmektir. KKTC'de bazı partiler Rum tarafı ile görüşüyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve temsilcisi De Soto ile temastalar. Brüksel'e gidip görüşmeler yaptıklarını söylüyorlar. Tüylerim diken diken oldu. Ne hakla, kimin adına yapıyorsunuz? Bir takım maddi desteklerin belli kuruluşlardan geldiği açıktır. Biz hangi planın peşinde olduk, hangi hedefi takip ettik? Maşallah, bizim dışişleri bakanlarımızın bir kısmı şahsi dostluklarla dış politikayı götürmeye çalıştı, bir kısmının da (Yaşar Yakış'ı kastediyor) ne yaptığını anlayabilmiş değiliz. Ben KKTC'de sadece köylere gittiğimde Türk bayrağı gördüm. Miting meydanlarını dolduranların elinde tek Türk bayrağı yok. Birkaç tane satılmışın (Kıbrıs'ta işgale son) pankartını görmek beni üzdü. Tarih şuuru vermek gericilik, şovenizm değildir."
Annan Planı Türk'ü
Türk'e kırdıracak
KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da sempozyumda konuşanlar arasındaydı. Eroğlu, ilk iş olarak KKTC'de düzenlenen mitinglerde yaşananlardan dolayı Türkiye'den özür diledi. Hem de çok içten bir şekilde. Başbakan Eroğlu, Ecevit, Baykal ve Gürel'in KKTC'de karşılaştıklarından da üzüntülü...
Konuşmasına Annan Planı'nın zamanlaması ve takvimin AB'ye katılma sürecine endekslenmesinin "Tesadüfi" olmadığını ifade ederek başlayan Eroğlu, "Planın amacı adil, kalıcı, hakça çözüm değil, AB'nin Kıbrıs'a yerleşmesini temel alacak bir zemin yaratmaktır" dedi. Planla "Türkiye'yi Kıbrıs'tan atmak ve zaman içerisinde Kıbrıs Türklüğünü eritmenin" hedeflendiğini bildiren Başbakan Eroğlu, bunun kabul edilemeyeceğini söyledi.
Şu tespitler de Eroğlu'na ait: "Yeni köy ve kasabalar kurabilmek için özellikle Türklere ait toprakların istimlak edilmesi gerekiyor. Türk'le Rum'un kavgasından önce Türk'ün Türk'le kavgasına sebebiyet verilmesinden endişeliyiz!"
Bir de dileği vardı Eroğlu'nun: "Türk halkının, Hükümetinin, Parlamentosunun, TSK'nın, 74 öncesine dönme planlarına onay vermeyeceğine inanıyor, güveniyoruz."
Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında Sakarya Meydan muharebesidir
Ankara'daki sempozyumda başka önemli tespitler de yapıldı.
Bir önceki Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in KKTC'deki genç kuşakların "geçmişten habersiz yol aldığını" söylemesi, Yavru Vatan'da eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini de ortaya koyuyor. Gürel'in son sözü ise "Türkiye, Kıbrıs'tan vazgeçemez" idi.
KKTC ile Kıbrıs Rum liderleri arasındaki görüşmeleri bırakarak sempozyuma katıldığını söyleyen Eski Dışişleri Bakanı ve KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı Mümtaz Soysal ise, "Kıbrıs'taki en büyük sorun ve halkı meydanlara döktüren, belirsizliktir. Ama Annan Planı kabul edilirse bu belirsizlik daha da artacak. İnsanlar oturdukları evin kendilerine ait olup olmadığını bile bilemez olacaklar."
Sempozyumun hafızalarda yer edecek en müthiş tespiti Emekli Orgeneral Kemal Yavuz'dan geldi. Yavuz, önce birtakım karşılaştırmalar yaptı : "ABD; Balkanlar'dan, Afganistan'dan çıkmayı düşünmüyor. İngiltere kendisinden kilometrelerce uzaktaki Falkland adaları için savaştı. Bazı ülkeler haklarından vazgeçmeyi düşünmezken, Türkiye niye böyle bir değerden vazgeçsin." Kemal Yavuz ardından da Yunanlıları hop oturtup, hop zıplatacak tarihi cümlesini söyledi: Kıbrıs "Türkiye ile Yunanistan arasında Sakarya Meydan Muharebesi"dir.
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in tespiti de okkalıydı: "Türkiye, 70 sente muhtaç edildiği zaman baskılara boyun eğmedi, şimdi mi eğecek?"
İntihar gibi plan
Sempozyuma çok sayıda yabancı akademisyen, parlementer ve gazeteci de davetliydi.
İngiliz Lord Kilclooney planın uzun vadede Türk toplumunun ortadan kalkmasına neden olacağını kaydettiği konuşmasında, "O nedenle bir intihar gibidir" dedi. Türklerin yaşadığı yüzde 28'lik nüfus alanının planın imzalanmasından sonra Rum alanı haline gelebileceği uyarısında bulunan Kilclooney, "Kıbrıslı Türklerin planı kabulü normal değildir" diye konuştu.
Lord Kilclooney, Türkiye'den gelen bazı mesajların da sorunun Kıbrıslı Türkler lehine çözümü açısından çok yararlı olmadığını belirterek, "Bu mesajlar Türk çıkarlarını desteklemiyor" diye konuştu.
ABD'ye sert davranılmalı
Eski İngiliz Parlamenter Michael Stephen ise konuşmasında, mali ve siyasi çıkarları koruyacak iyi bir anlaşma yapılmaması durumunda Türkiye'nin elinde problemden başka birşey kalmayacağını söyledi.
Batı'nın vaatlerine güvenerek beklemenin yanlış olduğunu ifade eden Stephen'in şu sözleri anlamlı: "ABD'den destek gelmiyor. ABD istese Rum kesiminin AB'ye üye olmasını engelleyebilir. Bu esasen İngiliz meselesi değildir, ABD'nin meselesi olmaya başlamıştır. Siz ABD'ye karşı kibar davranarak değil, sert davranarak saygılarını kazanabilirsiniz!"
Annan Planı teslimiyettir
İngiliz Gazeteci Herry Scott Gibbens da, uzun yıllar Ortadoğu'da yaşamasına ve bir çok çatışmaya tanık olmasına rağmen Kıbrıs'taki soykırım benzeri bir olaya rastlamadığına işaret ederek, adada yaşayan Türklerin azınlık yapılmaya çalışıldığını, her türlü baskıya karşılık Türklerin kendilerini koruduğunu söyledi. "Bugün ortaya konulmak istenen bir Bizans oyunudur" diyen Gibbens, Annan Palanı'nın teslimiyet ve tuzak olduğunu kaydetti.
Sonuç: 28 Şubat yaklaştıkça, Annan Planı'nın içerdiği tuzaklar daha net bir şekilde kamuoyuna yansımaya başladı. Umarım KKTC'de bir takım mahfillerin oyununa gelerek, ellerine AB bayrağı alıp türk bayrağını tepen "gafiller" uyanır da, gerçekleri görürler.
Medya genelde sempozyumu Meclis Başkanı Bülent Arınç eksenli olarak kamuoyuna yansıttı. Biz ise ANALİZ'imizde diğer katılımcıların "gerçekten de son derece önemli tespitlerini" öne çıkaracağız.
Öncelikle KKTC'ye yaptığı ziyaretle bakış açısı önemli ölçüde değişen Arınç'ın şu sözleri not edilmeye değer: "Bugün Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın alacağı statünün Bosna Hersek'e benzeyeceği tartışılırken, Girit gibi, Türkiye'nin elinden gidecek bir ada olup olmayacağı sorusu ortada duruyor. Girit'i AB haritalarıyla meydanlarda gösteri yapanlar bilmeyebilir. Ama biz çok iyi bilmek zorundayız. Girit nasıl elden gitti, 12 Adalar nasıl elden gitmiştir? Ama buradaki tarih şuuru yoksunluğunu görmek çok acıdır. Sadece (AB'ye gireceğiz. O nedenle planın altına üstüne bakmadan hemen imzayı basalım) düşüncesi, elma şekeri ile avunmak ve gerçekleri gözardı etmektir. KKTC'de bazı partiler Rum tarafı ile görüşüyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve temsilcisi De Soto ile temastalar. Brüksel'e gidip görüşmeler yaptıklarını söylüyorlar. Tüylerim diken diken oldu. Ne hakla, kimin adına yapıyorsunuz? Bir takım maddi desteklerin belli kuruluşlardan geldiği açıktır. Biz hangi planın peşinde olduk, hangi hedefi takip ettik? Maşallah, bizim dışişleri bakanlarımızın bir kısmı şahsi dostluklarla dış politikayı götürmeye çalıştı, bir kısmının da (Yaşar Yakış'ı kastediyor) ne yaptığını anlayabilmiş değiliz. Ben KKTC'de sadece köylere gittiğimde Türk bayrağı gördüm. Miting meydanlarını dolduranların elinde tek Türk bayrağı yok. Birkaç tane satılmışın (Kıbrıs'ta işgale son) pankartını görmek beni üzdü. Tarih şuuru vermek gericilik, şovenizm değildir."
Annan Planı Türk'ü
Türk'e kırdıracak
KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da sempozyumda konuşanlar arasındaydı. Eroğlu, ilk iş olarak KKTC'de düzenlenen mitinglerde yaşananlardan dolayı Türkiye'den özür diledi. Hem de çok içten bir şekilde. Başbakan Eroğlu, Ecevit, Baykal ve Gürel'in KKTC'de karşılaştıklarından da üzüntülü...
Konuşmasına Annan Planı'nın zamanlaması ve takvimin AB'ye katılma sürecine endekslenmesinin "Tesadüfi" olmadığını ifade ederek başlayan Eroğlu, "Planın amacı adil, kalıcı, hakça çözüm değil, AB'nin Kıbrıs'a yerleşmesini temel alacak bir zemin yaratmaktır" dedi. Planla "Türkiye'yi Kıbrıs'tan atmak ve zaman içerisinde Kıbrıs Türklüğünü eritmenin" hedeflendiğini bildiren Başbakan Eroğlu, bunun kabul edilemeyeceğini söyledi.
Şu tespitler de Eroğlu'na ait: "Yeni köy ve kasabalar kurabilmek için özellikle Türklere ait toprakların istimlak edilmesi gerekiyor. Türk'le Rum'un kavgasından önce Türk'ün Türk'le kavgasına sebebiyet verilmesinden endişeliyiz!"
Bir de dileği vardı Eroğlu'nun: "Türk halkının, Hükümetinin, Parlamentosunun, TSK'nın, 74 öncesine dönme planlarına onay vermeyeceğine inanıyor, güveniyoruz."
Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında Sakarya Meydan muharebesidir
Ankara'daki sempozyumda başka önemli tespitler de yapıldı.
Bir önceki Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in KKTC'deki genç kuşakların "geçmişten habersiz yol aldığını" söylemesi, Yavru Vatan'da eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini de ortaya koyuyor. Gürel'in son sözü ise "Türkiye, Kıbrıs'tan vazgeçemez" idi.
KKTC ile Kıbrıs Rum liderleri arasındaki görüşmeleri bırakarak sempozyuma katıldığını söyleyen Eski Dışişleri Bakanı ve KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı Mümtaz Soysal ise, "Kıbrıs'taki en büyük sorun ve halkı meydanlara döktüren, belirsizliktir. Ama Annan Planı kabul edilirse bu belirsizlik daha da artacak. İnsanlar oturdukları evin kendilerine ait olup olmadığını bile bilemez olacaklar."
Sempozyumun hafızalarda yer edecek en müthiş tespiti Emekli Orgeneral Kemal Yavuz'dan geldi. Yavuz, önce birtakım karşılaştırmalar yaptı : "ABD; Balkanlar'dan, Afganistan'dan çıkmayı düşünmüyor. İngiltere kendisinden kilometrelerce uzaktaki Falkland adaları için savaştı. Bazı ülkeler haklarından vazgeçmeyi düşünmezken, Türkiye niye böyle bir değerden vazgeçsin." Kemal Yavuz ardından da Yunanlıları hop oturtup, hop zıplatacak tarihi cümlesini söyledi: Kıbrıs "Türkiye ile Yunanistan arasında Sakarya Meydan Muharebesi"dir.
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in tespiti de okkalıydı: "Türkiye, 70 sente muhtaç edildiği zaman baskılara boyun eğmedi, şimdi mi eğecek?"
İntihar gibi plan
Sempozyuma çok sayıda yabancı akademisyen, parlementer ve gazeteci de davetliydi.
İngiliz Lord Kilclooney planın uzun vadede Türk toplumunun ortadan kalkmasına neden olacağını kaydettiği konuşmasında, "O nedenle bir intihar gibidir" dedi. Türklerin yaşadığı yüzde 28'lik nüfus alanının planın imzalanmasından sonra Rum alanı haline gelebileceği uyarısında bulunan Kilclooney, "Kıbrıslı Türklerin planı kabulü normal değildir" diye konuştu.
Lord Kilclooney, Türkiye'den gelen bazı mesajların da sorunun Kıbrıslı Türkler lehine çözümü açısından çok yararlı olmadığını belirterek, "Bu mesajlar Türk çıkarlarını desteklemiyor" diye konuştu.
ABD'ye sert davranılmalı
Eski İngiliz Parlamenter Michael Stephen ise konuşmasında, mali ve siyasi çıkarları koruyacak iyi bir anlaşma yapılmaması durumunda Türkiye'nin elinde problemden başka birşey kalmayacağını söyledi.
Batı'nın vaatlerine güvenerek beklemenin yanlış olduğunu ifade eden Stephen'in şu sözleri anlamlı: "ABD'den destek gelmiyor. ABD istese Rum kesiminin AB'ye üye olmasını engelleyebilir. Bu esasen İngiliz meselesi değildir, ABD'nin meselesi olmaya başlamıştır. Siz ABD'ye karşı kibar davranarak değil, sert davranarak saygılarını kazanabilirsiniz!"
Annan Planı teslimiyettir
İngiliz Gazeteci Herry Scott Gibbens da, uzun yıllar Ortadoğu'da yaşamasına ve bir çok çatışmaya tanık olmasına rağmen Kıbrıs'taki soykırım benzeri bir olaya rastlamadığına işaret ederek, adada yaşayan Türklerin azınlık yapılmaya çalışıldığını, her türlü baskıya karşılık Türklerin kendilerini koruduğunu söyledi. "Bugün ortaya konulmak istenen bir Bizans oyunudur" diyen Gibbens, Annan Palanı'nın teslimiyet ve tuzak olduğunu kaydetti.
Sonuç: 28 Şubat yaklaştıkça, Annan Planı'nın içerdiği tuzaklar daha net bir şekilde kamuoyuna yansımaya başladı. Umarım KKTC'de bir takım mahfillerin oyununa gelerek, ellerine AB bayrağı alıp türk bayrağını tepen "gafiller" uyanır da, gerçekleri görürler.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016