Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen yılın son resmi ziyaretini yaptığı Suudi Arabistan ile Türkiye'nin çıkarları ters düştüğü için sürtüşmesi yani papaz olması sorusu nereden çıktı demeyin? Olmaz olmaz demeyin zira bir zamanlar Erdoğan ile Esad arasında da su sızmıyordu, şimdi gelinen nokta ortada.
Bu sorunun detaylarına inmeden önce Cumhurbaşkanı'nın 29 Aralık'ta başlayıp 31 Aralık'ta sona eren son gezisine dair bir kaç notu paylaşalım. Zira bu gezi yeterince basınımızda irdelenmedi. Cumhurbaşkanı'na eşlik eden gazeteciler de dönüşte Erdoğan'ın iç politikaya dair mesajlarını kamuoyuna aktardılar.
Erdoğan'ın gezisine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ve Maliye Bakanı Naci Ağbal da katılmıştı. Burada dikkat çeken nokta Albayrak ile Elitaş ve Ağbal'ın geziye dahil olması... Buradan çıkarılabilecek iki sonuç var: Türkiye, Rusya'dan aldığı petrolü Suudi petrolüyle ikame edecek. Maliye ve Ekonomi bakanlıkları boyutunda ise azalan Merkez Bankası rezervleri için Suudi Arabistan'dan takviye istendi.
Ziyarete dair yapılan resmi açıklamada ise şu noktaların altı çizildi: "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Kralı Selman, görüşmelerinde ikili ilişkileri ve bölgesel konuları ele aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suud Kralı Selman; Suriye, Irak ve Yemen de dahil olmak üzere bölgesel konularda da görüş alışverişinde bulundu. İki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin kurulması konusunda mutabakata varan iki lider, bölgesel meselelerde her iki ülkenin görüşlerinin örtüştüğüne, Suriye'de Esad'lı bir çözümün mümkün olamayacağına dikkati çekti."
Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Türkiye ayakları yere basan bir ekonomi politikası izlemek yerine döviz rezervleri azaldığında Körfez sermayesinin peşine düşüyor. Atalarımız boşuna "Kelin ilacı olsa başına sürer" dememişler. IMF bile petrol fiyatları bu seviyelerde devam ederse, Suudi Arabistan'ın 5 yıllık döviz rezervi kaldığını raporlaştırdı. Gerçi şu anda 650 milyar dolarları var ama Yemen'de İran destekli Şii Husilere karşı başlattıkları savaş onlara ayda 6 milyar dolara patlıyor. Yemen'e yönelik Mart 2015'te başlatılan Kararlı Fırtına operasyonuna Fas, Mısır, Ürdün, Katar, Bahreyn, Kuveyt, Pakistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri Suudi Arabistan'ın yanında yer alsa, Körfez ülkeleri dışındakilerin masraflarını da Suudi yönetimi karşılıyor. Suudi Arabistan, Temmuz 2013'te Sisi askeri darbe yapar yapmaz Mısır'a boşuna 5 milyar dolar hibe etmedi! Dahası Suudi Arabistan'ın şimdiye kadar Yemen'de 55 milyar dolar harcadığı öne sürülüyor. Ülke içinde yaşanan sürtüşmede ve ekonomik bozulmada Yemen macerasının payı büyük...
Gelelim Suudi Arabistan ile hangi konularda papaz olabileceğimiz meselesine...
Türkiye ile Suudi Arabistan, son resmi ziyarette şekillendiği gibi Suriye, Yemen ve Irak konularında aynı yörüngede yer alıyor. Ankara ve Riyad, Yemen'de Yemen Hükümetini; Suriye'de muhtelif isyancı grupları destekliyor; Irak'taki merkezi hükümete mesafeli yaklaşıyor.
Bununla birlikte iki ülkenin zıt kutuplarda yer aldığı ciddi çatışma bölgeleri var. Suudi Arabistan, Mısır'da Sisi yönetimini bütün gücüyle destekliyor. Öyle destekliyor ki, hazinesinden milyar dolarları hibe ediyor. Kral Selman, böyle bir şeyi Türkiye için yapmaz. Mesela Türkiye, Suriyeli mülteciler için 8 milyar dolar harcadı. Ankara, para için hep Batı'ya sitemde bulundu, aklına Suudi Arabistan hiç ama hiç gelmedi. Ayrıca Sisi, Suudi Arabistan için vazgeçilmez olan ABD'den de tam destek alıyor. Zaten ABD'nin Ortadoğu'da 3 tane stratejik müttefiki var: 1. İsrail, 2. Mısır Ordusu, 3. Suudi Kraliyet Yönetimi. Türkiye ise Mısır'da Suudi Arabistan'ın nefret ettiği Müslüman Kardeşler'e arka çıkıyor...
Eğer Erdoğan, Sisi yönetimindeki Mısır ile köprüleri kurarsa, Suudi Arabistan ile bu konuda sorun yaşanmaz. Aksi takdirde bu konu, pimi çekilmeye hazır bomba gibi bir köşede duracaktır.
Suudi Arabistan ile ikinci çatışma alanımız Libya... Ankara, Libya'da Trablus merkezli Şafak Hükümetini destekliyor. Suudi Arabistan ise Beyda'daki Onur Hükümetini yani Tobruk Hükümetini! İlginçtir Mısır da Tobruk Hükümetini destekliyor. Gerçi Libya'da 17 Aralık 2015'te Libya Siyasi Anlaşması temelinde Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurulması için harekete geçildi ancak Libya'da tek bir hükümetin kurulması kolay olmayacak. Dolayısıyla Libya da, Türkiye ile Suudi Arabistan'ın arasını açabilecek meselelerin başında geliyor.
Türkiye ile Ortadoğu'da aynı frekansta olan bir ülke var mı? Evet, var... Nokta kadar bir ülke olan Katar... Bölgesel konuların tamamında Ankara ile Doha müttefik. Başka ülke de yok...
Ankara'nın dış politikada Türkiye'yi getirdiği nokta bu... Yani nokta mesabesinde bir dış politikamız var!
Bu sorunun detaylarına inmeden önce Cumhurbaşkanı'nın 29 Aralık'ta başlayıp 31 Aralık'ta sona eren son gezisine dair bir kaç notu paylaşalım. Zira bu gezi yeterince basınımızda irdelenmedi. Cumhurbaşkanı'na eşlik eden gazeteciler de dönüşte Erdoğan'ın iç politikaya dair mesajlarını kamuoyuna aktardılar.
Erdoğan'ın gezisine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ve Maliye Bakanı Naci Ağbal da katılmıştı. Burada dikkat çeken nokta Albayrak ile Elitaş ve Ağbal'ın geziye dahil olması... Buradan çıkarılabilecek iki sonuç var: Türkiye, Rusya'dan aldığı petrolü Suudi petrolüyle ikame edecek. Maliye ve Ekonomi bakanlıkları boyutunda ise azalan Merkez Bankası rezervleri için Suudi Arabistan'dan takviye istendi.
Ziyarete dair yapılan resmi açıklamada ise şu noktaların altı çizildi: "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Kralı Selman, görüşmelerinde ikili ilişkileri ve bölgesel konuları ele aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suud Kralı Selman; Suriye, Irak ve Yemen de dahil olmak üzere bölgesel konularda da görüş alışverişinde bulundu. İki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin kurulması konusunda mutabakata varan iki lider, bölgesel meselelerde her iki ülkenin görüşlerinin örtüştüğüne, Suriye'de Esad'lı bir çözümün mümkün olamayacağına dikkati çekti."
Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Türkiye ayakları yere basan bir ekonomi politikası izlemek yerine döviz rezervleri azaldığında Körfez sermayesinin peşine düşüyor. Atalarımız boşuna "Kelin ilacı olsa başına sürer" dememişler. IMF bile petrol fiyatları bu seviyelerde devam ederse, Suudi Arabistan'ın 5 yıllık döviz rezervi kaldığını raporlaştırdı. Gerçi şu anda 650 milyar dolarları var ama Yemen'de İran destekli Şii Husilere karşı başlattıkları savaş onlara ayda 6 milyar dolara patlıyor. Yemen'e yönelik Mart 2015'te başlatılan Kararlı Fırtına operasyonuna Fas, Mısır, Ürdün, Katar, Bahreyn, Kuveyt, Pakistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri Suudi Arabistan'ın yanında yer alsa, Körfez ülkeleri dışındakilerin masraflarını da Suudi yönetimi karşılıyor. Suudi Arabistan, Temmuz 2013'te Sisi askeri darbe yapar yapmaz Mısır'a boşuna 5 milyar dolar hibe etmedi! Dahası Suudi Arabistan'ın şimdiye kadar Yemen'de 55 milyar dolar harcadığı öne sürülüyor. Ülke içinde yaşanan sürtüşmede ve ekonomik bozulmada Yemen macerasının payı büyük...
Gelelim Suudi Arabistan ile hangi konularda papaz olabileceğimiz meselesine...
Türkiye ile Suudi Arabistan, son resmi ziyarette şekillendiği gibi Suriye, Yemen ve Irak konularında aynı yörüngede yer alıyor. Ankara ve Riyad, Yemen'de Yemen Hükümetini; Suriye'de muhtelif isyancı grupları destekliyor; Irak'taki merkezi hükümete mesafeli yaklaşıyor.
Bununla birlikte iki ülkenin zıt kutuplarda yer aldığı ciddi çatışma bölgeleri var. Suudi Arabistan, Mısır'da Sisi yönetimini bütün gücüyle destekliyor. Öyle destekliyor ki, hazinesinden milyar dolarları hibe ediyor. Kral Selman, böyle bir şeyi Türkiye için yapmaz. Mesela Türkiye, Suriyeli mülteciler için 8 milyar dolar harcadı. Ankara, para için hep Batı'ya sitemde bulundu, aklına Suudi Arabistan hiç ama hiç gelmedi. Ayrıca Sisi, Suudi Arabistan için vazgeçilmez olan ABD'den de tam destek alıyor. Zaten ABD'nin Ortadoğu'da 3 tane stratejik müttefiki var: 1. İsrail, 2. Mısır Ordusu, 3. Suudi Kraliyet Yönetimi. Türkiye ise Mısır'da Suudi Arabistan'ın nefret ettiği Müslüman Kardeşler'e arka çıkıyor...
Eğer Erdoğan, Sisi yönetimindeki Mısır ile köprüleri kurarsa, Suudi Arabistan ile bu konuda sorun yaşanmaz. Aksi takdirde bu konu, pimi çekilmeye hazır bomba gibi bir köşede duracaktır.
Suudi Arabistan ile ikinci çatışma alanımız Libya... Ankara, Libya'da Trablus merkezli Şafak Hükümetini destekliyor. Suudi Arabistan ise Beyda'daki Onur Hükümetini yani Tobruk Hükümetini! İlginçtir Mısır da Tobruk Hükümetini destekliyor. Gerçi Libya'da 17 Aralık 2015'te Libya Siyasi Anlaşması temelinde Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurulması için harekete geçildi ancak Libya'da tek bir hükümetin kurulması kolay olmayacak. Dolayısıyla Libya da, Türkiye ile Suudi Arabistan'ın arasını açabilecek meselelerin başında geliyor.
Türkiye ile Ortadoğu'da aynı frekansta olan bir ülke var mı? Evet, var... Nokta kadar bir ülke olan Katar... Bölgesel konuların tamamında Ankara ile Doha müttefik. Başka ülke de yok...
Ankara'nın dış politikada Türkiye'yi getirdiği nokta bu... Yani nokta mesabesinde bir dış politikamız var!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016