Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Ehl-i Beyt Külliyatını yazmaya başladığından bu yana Ehl-i Beyt ile alakalı yazdığı her eseri okuduğumuzda, Ehl-i Beyt hakkında düzenledikleri her programda; gerçekten de ezberlerimizi bozan bilgilere ve duygulara ulaşıyoruz.
"İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi" vesilesiyle yıllardır kafamda soru olarak kalan ancak bir türlü cevap bulamadığım bazı sorulara cevap buldum. Aradığım cevaplar aslında asırlar önce verilmiş cevaplar ama biz gerçek ilmin şehrine girecek kapıdan mahrum kaldığımızdan, gerçek bilgilere de ancak ulaşabiliyorduk.
Hâlbuki Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) gerçek ilimin kapısını bizlere asırlar önceden işaret etmişti; "Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir" (Tirmizi)
Geçmişte yaşanılan birçok esrarengiz olaylar, özellikle de Padişahlık dönemlerinde saltanatı korumak adına işlenen cinayetler hep kafamı meşgul etmiştir. Tarihte birçok fetihlere adını yazdırmış, Dine ve vatana hizmet etmiş bazılarının gelecekte fitne olabilir düşüncesiyle evlatlarını, kardeşlerini, halkın bazı kesimlerini öldürtmelerini inanç temelinde bir yere oturtamamıştım. Bu konuda bilgisine başvurduğum gerek lise öğretmenlerimden, gerek din dersi öğretmenlerimden, gerek cami hocalarımdan gereken cevabı alamamış, meşhur o ifade ile karşılaşmıştım; "geçmişte olanlara karışmayın sizin aklınız yetmez, onlar yaptıysa doğrudur. Onlar koskoca padişahlar yanlış mı yapacaklar…"
Ne zaman Ehl-i Beyt'in saklı kalan bilgileri ve yaşantılarında hâkim olan anlayışı öğreniyoruz, aynı zamanda da beynimizi kemiren o sorulara da cevap buluyoruz.
Yapılan konuşmalarda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Ali adlı eserinden alıntıyla Sayın Selim Kotil'in konuşması kafalarda şimşekler çakan bir ışık gibi zihinlerimizi aydınlatmaya yetiyordu.
"Rivayete göre, Hz. Ali Abdurrahman İbn Mülcem'i görünce, "Beni Öldürecek olan budur" demişti. "Ona karşı seni durduran şey nedir?" diye sorduklarında, "O, henüz beni öldürmedi" buyurmuştur."(İmam Ali/Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 745)
İslam'ın gerçek ölçüleri olan Kur'an ve Sünnetin uygulayıcısı ve taşıyıcısı olan Ehl-i Beyt'in ilminden uzak bir anlayış yüzünden, eksik ve yanlış din anlayışından dolayı bilerek ya da bilmeyerek işlenilen saltanatı koruma cinayetlerinin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı da meydana çıkmış olmaktadır.
İmam Ali bu görüşüyle evrensel hukuk normlarına geçecek mühim bir hukuk kuralını da vaaz etmiş oluyordu. Hiçbir kimse fiile dökmeden, işlemeyi düşündüğü suçtan dolayı cezalanamaz, öldürülemez; hele de zanla asla suçlanamaz…
Akıl sahipleri düşündükleri zaman göreceklerdir ki; Ehl-i Beyt anlayışının hâkim olmadığı bir dünyanın ve bir hayatın; huzura ve barışa ulaşması asla mümkün değildir.
Yapılacak iş; Kur'an ve Sünnetin ölçülerini bize ulaştırmakla görevli olan Ehl-i Beyt anlayışını öğrenmek ve yaşamaktır. Böylece yanlış ezberler de kendiliğinden bozulmuş; Hak ve hakikat meydana çıkmış olacaktır.
"İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi" vesilesiyle yıllardır kafamda soru olarak kalan ancak bir türlü cevap bulamadığım bazı sorulara cevap buldum. Aradığım cevaplar aslında asırlar önce verilmiş cevaplar ama biz gerçek ilmin şehrine girecek kapıdan mahrum kaldığımızdan, gerçek bilgilere de ancak ulaşabiliyorduk.
Hâlbuki Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) gerçek ilimin kapısını bizlere asırlar önceden işaret etmişti; "Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir" (Tirmizi)
Geçmişte yaşanılan birçok esrarengiz olaylar, özellikle de Padişahlık dönemlerinde saltanatı korumak adına işlenen cinayetler hep kafamı meşgul etmiştir. Tarihte birçok fetihlere adını yazdırmış, Dine ve vatana hizmet etmiş bazılarının gelecekte fitne olabilir düşüncesiyle evlatlarını, kardeşlerini, halkın bazı kesimlerini öldürtmelerini inanç temelinde bir yere oturtamamıştım. Bu konuda bilgisine başvurduğum gerek lise öğretmenlerimden, gerek din dersi öğretmenlerimden, gerek cami hocalarımdan gereken cevabı alamamış, meşhur o ifade ile karşılaşmıştım; "geçmişte olanlara karışmayın sizin aklınız yetmez, onlar yaptıysa doğrudur. Onlar koskoca padişahlar yanlış mı yapacaklar…"
Ne zaman Ehl-i Beyt'in saklı kalan bilgileri ve yaşantılarında hâkim olan anlayışı öğreniyoruz, aynı zamanda da beynimizi kemiren o sorulara da cevap buluyoruz.
Yapılan konuşmalarda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Ali adlı eserinden alıntıyla Sayın Selim Kotil'in konuşması kafalarda şimşekler çakan bir ışık gibi zihinlerimizi aydınlatmaya yetiyordu.
"Rivayete göre, Hz. Ali Abdurrahman İbn Mülcem'i görünce, "Beni Öldürecek olan budur" demişti. "Ona karşı seni durduran şey nedir?" diye sorduklarında, "O, henüz beni öldürmedi" buyurmuştur."(İmam Ali/Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 745)
İslam'ın gerçek ölçüleri olan Kur'an ve Sünnetin uygulayıcısı ve taşıyıcısı olan Ehl-i Beyt'in ilminden uzak bir anlayış yüzünden, eksik ve yanlış din anlayışından dolayı bilerek ya da bilmeyerek işlenilen saltanatı koruma cinayetlerinin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı da meydana çıkmış olmaktadır.
İmam Ali bu görüşüyle evrensel hukuk normlarına geçecek mühim bir hukuk kuralını da vaaz etmiş oluyordu. Hiçbir kimse fiile dökmeden, işlemeyi düşündüğü suçtan dolayı cezalanamaz, öldürülemez; hele de zanla asla suçlanamaz…
Akıl sahipleri düşündükleri zaman göreceklerdir ki; Ehl-i Beyt anlayışının hâkim olmadığı bir dünyanın ve bir hayatın; huzura ve barışa ulaşması asla mümkün değildir.
Yapılacak iş; Kur'an ve Sünnetin ölçülerini bize ulaştırmakla görevli olan Ehl-i Beyt anlayışını öğrenmek ve yaşamaktır. Böylece yanlış ezberler de kendiliğinden bozulmuş; Hak ve hakikat meydana çıkmış olacaktır.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024