Yerel mahkeme, yüksek mahkeme kararına uymuyor; bakan, yüksek mahkeme kararlarına uyun diyor; Cumhurbaşkanı, aksine görüş açıklıyor…
İçişleri Bakanı, annesine küfreden şüphelinin serbest bırakılmasına tepki gösterirken, Adalet Bakanı, "Kimse yargıya parmak sallayamaz" diyor…
Sonuç: Siyasi prestij uğruna feda edilen adalet.
Hani gündemdeki hukuk reformu?
Anlaşılan o ki, öncelikle zihniyette reform yapmalıyız.
Hukuksuz demokrasi olamayacağını bellememiz; insan haklarına, hukukun üstünlüğüne inancımızı besleyecek olan demokrasi kültürünü sindirmemiz, işin olmazsa olmaz koşuludur.
Yargı bağımsızlığı derken bu, kurumsal bağımsızlık olup kuvvetler ayrılığı rejimini anlatır bize.
Peki, yargıç ve savcılar… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan yargıçları nereye koyacağız?
Hukuk reformu paketinde bu tür yargıç ve savcılara disiplin cezası verileceği dillendiriliyor. Adalet Bakanı da, bunları terfi ettirmeyin diye Hâkim ve Savcılar Kurulu'na talimat veriyor.
Cumhurbaşkanı'nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı bizi bağlamaz, sözü karşısında adalet reformu bir şehir efsanesi mi oluyor?
Siyaset, yargının yerini almaya devam ederken, kanun devleti kıskacında yitip giden adaleti ara ki bulasın. Adaleti bulamasak da bu dizinin adını bulduk: Yargılaşan siyaset!
Anayasasına adil yargılanma hakkını yazan ülkemizin yargıçları, son sözü söyleme durumunda olduğuna göre, Birleşmiş Milletler (BM) Yargı Etiği İlkeleri, "yargıcın bağımsız olması yetmez" dese de, yargı bağımsızlığının asıl aktörleri yargıç ve savcılardır. Önce onların bağımsızlığı içselleştirmesi gerekir.
Ancak bireysel olarak yargıçların bağımsız davranmasını sağlayacak güvencelerin olması gerekmektedir. Bu çerçevede örneğin yargıçların görev süreleri, görevden alınamamaları, mesleki güvenceleri bireysel olarak bağımsızlıklarını ilgilendirir. Hâkim teminatı dediğimiz mesleki güvence sağlandığında adaletli karar vermek onların hem gururu hem de başarısı olacaktır.
Gelelim BM Yargı Etiği İlkeleri'nde sözü edilen, yargıcın bağımsız olması yetmez, yaklaşımına;
Bundan kasıt, "kurumsal bağımsızlık"… Yani yargı gücünün bağımsız olması. Yasama ve yürütme erklerine bağlı olmaması. Bu da siyasal rejimle ilgilidir. Kuvvetler Ayrılığı rejimini benimseyen ülkelerde geçerlidir.
Benimsediğimiz rejim ve anayasal düzlemde bağımsızlık bakımından en önemli koşul, yargıç ve savcıların mesleğe kabul ve atamaları da dâhil olmak üzere onları yakından ilgilendiren pek çok konuda karar veren makamın (Hâkimler ve Savcılar Kurulu-HSK-) diğer devlet güçlerinden bağımsız bir yapıya sahip olması gerektiğidir. Ne çare ki son anayasa değişiklikleri bu makamı yürütme erkinin baskısı altına sokmuştur. HSK başkanı Adalet Bakanıdır. Bakan yardımcısı da Kurulun doğal üyesidir.
Adalet Bakanının, yargıya parmak sallanmaz, sözüne katılırken o parmağın bakana da sallanmaması için derhal HSK'dan ayrılması gerekir.
Yürütme erki yargıdan elini çekmediği sürece hiçbir reform gerçekçi olmaz!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023