Yaşam süresi gözlerinize uzun gelmesin
Hz. Ali bu hutbesinde dünyanın vefasızlığını ve güvenilmezliğini beyan ederek insanları ahirete yönelmeye, Allah'ın azap, sevap ve nimetlerine teveccüh etmeye teşvik etmektedir
18.05.2025 00:06:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Ali bu hutbesinde dünyanın vefasızlığını ve güvenilmezliğini beyan ederek insanları ahirete yönelmeye, Allah'ın azap, sevap ve nimetlerine teveccüh etmeye teşvik etmektedir.
"Bilin ki dünya yokluk ve fenaya yönelmiş, geçip gitmekte olduğunu ilan etmiştir. İyiliği değişmekte ve (ehlinden) hızla yüz çevirmektedir.
Dünya, sakinlerini fena ve yokluğa sürükler ve komşuları ölüme çeker, götürür. Tatlıları acılara dönüştü, saf-berraklar bulanıklaştı.
O halde bu dünyadan geriye; matara dibindeki birkaç damlacık veya ancak kabın içindeki küçük çakıl taşlarını ıslatacak ölçüde az birkaç yudum kalmıştır. Dolayısıyla susayan kimse o birkaç damlacığı içse de bu asla susuzluğunu gidermez.
Öyleyse ey Allah'ın kulları ehline zeval-yokluk takdir edilmiş bu yurttan göç etmeye hazırlanın. Arzularınız sizlere galebe çalmasın. Yaşam süresi gözlerinize uzun gelmesin.
Allah'a andolsun ki yavrusu ölmüş hüzünlü develer gibi de bağırsanız, güvercinler gibi de ötseniz, dünyayı terk eden rahip gibi feryat da etseniz veya O'nun nezdinde yüce makamlara ermek için bir yakınlık dilemek veya ilahi kâtiplerin yazdığı ve elçilerin (meleklerin) kaydettiği günahların bağışlanmasını istemek için Allah yolunda mal ve evlatlarınızdan da geçseniz (bu amelleriniz karşılığında ümit ettiğiniz sevap) benim, sizler için Allah'tan vereceğini ümit ettiğim sevap ve mükafattan çok daha az ve değersizdir.
(Hakeza) sizin sürekli kurtuluşunuzu istediğiniz günahlarınızın azap ve cezaları da benim sizler için korktuğum (günahlarınızın neticesi olan) azap ve cezadan çok daha az ve değersizdir. (Allah'ın sevap ve azabı sizin aklınızın derk ettiğinden çok daha büyük ve çetindir.)
Allah'a andolsun ki Allah'a şevkinizden veya Allah korkusundan kalbiniz erise, gözleriniz kan ağlasa ve dünya baki kaldığı müddetçe de bu durum/minval üzere yaşasanız, yine de bu amelleriniz ve çabalarınızın nihai derecesi bile Allah'ın sizlere ihsan ettiği nimetler ve sizi imana hidayete erdirmesiyle eşit sayılmaz, kıyaslanamaz."
Mina'da kesilen kurban hakkında söyle buyurmaktadır:
"Bilin ki kurban edeceğiniz hayvanın şartlarından biri kulağının sağlam olması (kesik veya yarık olmaması) ve gözlerinin sağlam-salim olmasıdır. O halde eğer kulağı ve yüzü kusursuz-tam olursa kurban edilmesi sahih ve doğrudur; her ne kadar boynuzu kırık veya kurban edileceği yere giderken aksak-aksak yürüse de."
Hz. Ali halkın kendine biat etmesi hususunda ve bazılarının da kendisini Muaviye ile savaştan nehyetmesi üzerine söyle buyurmuştur:
"Halk (bana biat etmek için) ipleri çözülmüş ve çobanı tarafından salıverilmiş, susamış develerin su içerken birbirlerini ezip geçmesi gibi bana doğru saldırdılar. Öyle ki beni veya bazılarının diğer bazılarını öldüreceklerini sandım. Bu işin içi-dışını alt-üst ettim, irdeledim. Bu yüzden (günlerce) uyuyamadım.
Sonunda onlarla savaşmaktan veya Muhammed'in (s.a.a) getirdiğini (dini) inkâr etmekten başka bir çaremin olmadığını gördüm, (bu iki çareden) savaş çaresinin Allah'ın azap-ceza çaresinden; dünya meşakkatinin, ahiret meşakkatinden daha kolay olduğunu anladım, bildim." Nehc'ul Belaga 52-54. Hutbe
"Bilin ki dünya yokluk ve fenaya yönelmiş, geçip gitmekte olduğunu ilan etmiştir. İyiliği değişmekte ve (ehlinden) hızla yüz çevirmektedir.
Dünya, sakinlerini fena ve yokluğa sürükler ve komşuları ölüme çeker, götürür. Tatlıları acılara dönüştü, saf-berraklar bulanıklaştı.
O halde bu dünyadan geriye; matara dibindeki birkaç damlacık veya ancak kabın içindeki küçük çakıl taşlarını ıslatacak ölçüde az birkaç yudum kalmıştır. Dolayısıyla susayan kimse o birkaç damlacığı içse de bu asla susuzluğunu gidermez.
Öyleyse ey Allah'ın kulları ehline zeval-yokluk takdir edilmiş bu yurttan göç etmeye hazırlanın. Arzularınız sizlere galebe çalmasın. Yaşam süresi gözlerinize uzun gelmesin.
Allah'a andolsun ki yavrusu ölmüş hüzünlü develer gibi de bağırsanız, güvercinler gibi de ötseniz, dünyayı terk eden rahip gibi feryat da etseniz veya O'nun nezdinde yüce makamlara ermek için bir yakınlık dilemek veya ilahi kâtiplerin yazdığı ve elçilerin (meleklerin) kaydettiği günahların bağışlanmasını istemek için Allah yolunda mal ve evlatlarınızdan da geçseniz (bu amelleriniz karşılığında ümit ettiğiniz sevap) benim, sizler için Allah'tan vereceğini ümit ettiğim sevap ve mükafattan çok daha az ve değersizdir.
(Hakeza) sizin sürekli kurtuluşunuzu istediğiniz günahlarınızın azap ve cezaları da benim sizler için korktuğum (günahlarınızın neticesi olan) azap ve cezadan çok daha az ve değersizdir. (Allah'ın sevap ve azabı sizin aklınızın derk ettiğinden çok daha büyük ve çetindir.)
Allah'a andolsun ki Allah'a şevkinizden veya Allah korkusundan kalbiniz erise, gözleriniz kan ağlasa ve dünya baki kaldığı müddetçe de bu durum/minval üzere yaşasanız, yine de bu amelleriniz ve çabalarınızın nihai derecesi bile Allah'ın sizlere ihsan ettiği nimetler ve sizi imana hidayete erdirmesiyle eşit sayılmaz, kıyaslanamaz."
Mina'da kesilen kurban hakkında söyle buyurmaktadır:
"Bilin ki kurban edeceğiniz hayvanın şartlarından biri kulağının sağlam olması (kesik veya yarık olmaması) ve gözlerinin sağlam-salim olmasıdır. O halde eğer kulağı ve yüzü kusursuz-tam olursa kurban edilmesi sahih ve doğrudur; her ne kadar boynuzu kırık veya kurban edileceği yere giderken aksak-aksak yürüse de."
Hz. Ali halkın kendine biat etmesi hususunda ve bazılarının da kendisini Muaviye ile savaştan nehyetmesi üzerine söyle buyurmuştur:
"Halk (bana biat etmek için) ipleri çözülmüş ve çobanı tarafından salıverilmiş, susamış develerin su içerken birbirlerini ezip geçmesi gibi bana doğru saldırdılar. Öyle ki beni veya bazılarının diğer bazılarını öldüreceklerini sandım. Bu işin içi-dışını alt-üst ettim, irdeledim. Bu yüzden (günlerce) uyuyamadım.
Sonunda onlarla savaşmaktan veya Muhammed'in (s.a.a) getirdiğini (dini) inkâr etmekten başka bir çaremin olmadığını gördüm, (bu iki çareden) savaş çaresinin Allah'ın azap-ceza çaresinden; dünya meşakkatinin, ahiret meşakkatinden daha kolay olduğunu anladım, bildim." Nehc'ul Belaga 52-54. Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.