logo
29 MART 2024

Yazı Dizisi

28.11.2001 00:00:00
Endülüs'ten 11 Eylül'e Reconquista ve Küresel Engizisyon

Doğrudan Bir Hıristiyanlık Propagandası Olarak İnanç Turizmi

Cevizkabuğu'nda Sn Güvelioğlu'nu "inanç turizmcisi" olarak sunulmuştu. Geçimini inanç turizminden sağlayan bir kimsenin ekmek teknesini tekmelemesini beklemek sanırım safdillik olur. Ancak Güvelioğlu bağışlasın, bizim de can borucumuz olan "vatanımıza" tekme atmamızı kimse beklemesin

Doğrudan Bir Hıristiyanlık Propagandası Olarak

İnanç Turizmi

Hulki Cevizoğlu'nun geçen cumartesi günkü Cevizkabuğu'nda tartışma konusu kavramlarından birisi de "inanç turizmi" idi.

Bize göre "İnanç turizmi için çağrıda bulunan içimizdekiler bir anlamda 'Gelin bu Anadolu aslında Hıristiyanlığın ana yurdudur." demektedir âdetâ. Ancak programa telefonla katılan Recep Güvelioğlu'na göre ise inanç turizmini bu açıdan değerlendirmenin bir komplo teorisidir.

Programa 03.58'de telefonla bağlanan, Recep Güvelioğlu, Türkiye için "İncil Ülkesi" haritasını ilk ben yaptım diyordu. Doğrudur, Güvelioğlu Türkiye'yi "İncil Ülkesi" gösteren haritanın ötesinde konuya dair filmin metin yazarlığını ve danışmanlığını da yapmıştı.

Bu bağlamda THY de TRT de Türkiye'deki "Hıristiyan Sevenler Lobisi" tarafından inanç turizmi adı altında Hıristiyan propagandasına alet etmiştir. THY'nın çıkardığı Skylife Dergisi'nden izleyelim: Millenniumun Eşiğinde "Dinler Beşiği Anadolu" Hz. İsa'nın ikibininci doğum yıldönümü olan 2000 yılıyla birlikte, Anadolu "inanç turizmi" denen yeni bir olguyla tanışmaya hazırlanıyor. TRT'nin çekimlerine başladığı 18 bölümlük dizi bu hazırlığın işaretlerinden biri. Dizinin metin yazarı ve danışmanı Recep Güvelioğlu "Anadolu'nun yüzü aşkın yöresinde çekimler yapılıyor. Başlıbaşına bu bile, Anadolu'nun hemen her noktasında kutsal mekanların, önemli inanç merkezlerinin bulunduğunun kanıtı" diyor. (1)

Yazının baştan sona Hıristiyanlık propagandası içerdiğinin de altını çizelim. Skylife, zaten hemen her sayısında Anadolu'daki Hıristiyan mirasından bir örneği progandacı bir dille adeta misyoner edası ile sunmaktadır. Bu yazılar bile resmi kurumların Hıristiyanlık propagandasına alet edilmesine yeterli bir örnek olsa gerek. Keşke bununla kalsa...

Programda Sn Güvelioğlu'nu "inanç turizmcisi" olarak sunulmuştu. Geçimini inanç turizminden sağlayan bir kimsenin ekmek teknesini tekmelemesini beklemek sanırım safdillik olur. Ancak Güvelioğlu bağışlasın, bizim de can borucumuz olan "vatanımıza" tekme atmamızı kimse beklemesin.

İsterseniz şimdi de inanç turizmi bağlamında 2000'de önce neler olup bittiğine bir göz atalım ardından da Vatikan'ı ve Papa 2. Jean Paul'ü temsilen Türkiye'ye gelen Kardinal Camillo Ruini'yi hakem seçelim. Öyle ya Hıristiyan Sevenler Lobisi başkasının hakemliğini kabul eder mi?

İnanç Turizmi Yılı Olan 2000'de Türkiye'de

Neler Oldu?

Güvelioğlu gibi düşünen politikacılarımız ve onlardan yüz alan yerli hıristiyan propagandıcılar 2000 yılında Türkiye'nin Hıristiyanlar için tescilli bir kutsal toprak olduğunu savundular.

Koca bir bakan, bir misyoner edasıyle bakın neler diyor: "2000 yılında Hıristiyan alemi manevi değerlerine sarılarak inançlarının coğrafyasına, yani Anadolu'ya yönelecek". (2)

Bakan'dan cesaret alan yanıbaşındaki Presbiteryan Kilisesi Temsilcisi İlhan Keskinöz de "Türkiye Hıristiyanlığın açık hava müzesidir." diyebilecektir. Keskinöz, aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyor: "Bu değerlerle turizmde yer alamazsak dünya siyasetine de giremeyiz." diye ekliyor. Katolik Cemaati Temsilcisi Joe Uttelieg, Anadolu topraklarının çok köklü bir geçmişi bulunduğunu ve kendi inanışlarının beşiği olduğunu kaydetti. Hıristiyanlığın yayılışı açısından Anadolu topraklarının kutsal olduğunu belirten Uttelieg, Türk Hükümetinin 2000 yılı için iyi bir organizasyon planı yapması gerektiğinin altını çizdi. (3)

İnanç Turizmcisi Kardinal Ruini, AB Üyeliğimiz Hakkında Ne Düşünüyor?

Kardinal Camillo Ruini, Hz. İsa'nın 2000'inci doğum yılı kutlama programı çerçevesinde katıldığı Antakya'da her yıl 29 Haziran'da düzenlenen Aziz Petrus ve Paulus Bayramı'nda düzenlenen bir ayinde, Tarsus ve Antakya'yı Hıristiyan toprağı olarak tanımlamakta idi. 30 Haziran 1999 tarihli Hürriyet gazetesi'nden izleyelim: "Nasıl Tarsus şehri Paulus'un ismine bağlı ise, aynı şekilde Antakya da bu topraklarda yaşayan ilk Hıristiyan cemaatinin başı olmak suretiyle buraya yerleşen Petrus'un adına bağlıdır... "

Kardinal Ruini'yi bir de Türkiye'nin AB üyeliği konusunda dinlemek gerek daha iyi tanımak için: "Müslüman Türkiye'nin AB'ye girmesi kimliğimize gölge düşürür. Yan yana büyüyen, Hıristiyan gelenekleri ile şekillenen Avrupa medeniyetlerinin temelindeki ittifakları sarsar... Unutmamalı 'Avrupa fikri', başlıbaşına 'düşman Türkler'e; Türkiye'nin başını çektiği İslam dünyasına karşı gelişti... Ankara ile yakın ilişkiler geliştirmeye evet. Ama farklı tarihi - kültürel gerçekler, farklı kalmalı..." Özet: "Ayrı dünyaların insanlarını içimize almayalım!" (4)

Vatikan, Türkiye'den Toprak Talep Etti

İnanç Turizmi bağlamında Vatikan, Türkiye'den "Hıristiyan tarihine ait kilise, vakıf ve eserlerin mülkiyet ve yönetiminin Vatikan'a devri ve Katolik Kilisesine hukuki statü tanınması" isteğinde bulunmuştur. Bu durum bir anlamda toprak talebidir.

Vatikan'ın Ankara temilcisi (Büyükelçi) Sebastiani, görev süresinin dolduğu 1994 yılında Ankara'dan ayrılırken, Dışişleri Bakanlığı'na veda ziyaretinde bulundu. Dönemin Dışişleri Müsteşarı ile vedalaşırken, Kapadokya'da önemli Hıristiyanlık merkezleri bulunduğunu, Vatikan'ın hali hazırda yıkık dökük durumdaki bu merkezleri "onarıp hizmete sunabileceğini", 2000 yılı kutlamaları çerçevesinde buraların önemli ziyaretçi çekebileceğini, bunun da hem "Müslümanlarla Hıristiyanları yakınlaştıracağını", hem de Türkiye'ye kazanç sağlayacağını dile getirdi.

Sebastiani'den sonra Vatikan temsilcisi olan Pier Luigi Celata ve ardılı olan Luigi Centi de aynı talebi tekrarladılar.

Sebastiani, 1994 yılında "toprak" talebinde bulununca "alarme" olan Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili bir daire kurarak başına genç bir diplomat atadı. Dışişleri arşivlerine giren daire başkanı, ne bu konuda ne de Hıristiyanlık konusunda Bakanlığın bir çalışması olmadığını gördü. Türkiye'nin Vatikan "politikası" da yoktu...

Şu anda hâlâ Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2000 yılı faaliyetlerine ilişkin bir "politikası" yoktur. İnisiyatif, ABD ve Avrupa Birliği'ni arkasına alan Vatikan, Fener Rum Patrikhanesi ve Dünya Kiliseler Birliği gibi kuruluşları geçmiş bulunuyor. Bu kuruluşlar, Türkiye içinde de turizmcilerin ve medyanın desteğini sağladılar. (5)

Sevgi Erenerol: İnanç Turizmi bir tür "Haçlı Seferidir"

Öyleyse Bağımsız Türk Ortodoks Kilisesi'nin basın sözcüsü Sevgi Erenerol Hanımefendi, sonuna kadar haklı. Sn Erenerol, İnanç Turizminin bir tür "Haçlı Seferi" olduğuna dikkat çekmişti. (6) Ve inanç turizmine "Geliyorum Diyen Tehlike" olduğunu vurgulamıştı. (7)

1. ve 2. A. Pavlus Yürüyüşü

*Resmî kurumlarımızın ve yetkililerimizin inanç turizmi bağlamında Hıristiyan propagandasına nasıl da alet edildiklerinin en çarpıcı bir örneği 1. ve 2. A. Pavlus Yürüyüşü olsa gerek. İşin başında Mustafa Efe olmakla birlikte, onu ileride ele alacağız.

Cevizkabuğu'na telefonla katılıp da bedava dağıttıkları propaganda kitaplarının, filmlerinin ve cd'lerinin geçen yılki maliyetini ve verdiği verginin miktarını açıklayamayan Canet Efe'nin de içinde bulunduğu Hıristiyan Misyoner Örgüt olan Müjde grubu, bu yürüyüşün hükümetin verdiği izinle gerçekleştirilen ilk Hıristiyanlaştırma programı olduğunu övünçle belirtmektedirler. Misyoner örgütlerin hükümetin iznini devlet izni olarak nitelemesi de işin cabası. Kendi ifadelerinden izleyelim: "3000'E DO?RU - A. Pavlus March Programı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devlet tarafından izin verilerek halka açık gerçekleştirilen ilk resmi müjdeleme (hıristiyanlaştırma) programı olarak gerçekleştirilmiştir." (8) Programa şöyle bir göz atmak yeterli. Programa kimler dahil edilmedi ki, valiler, belediye başkanları ve diğer mülki erkan. Yurt dışından getirilen misyoner gruplar, açık meydanlarda ilahiler söyledi, gösteriler yaptı, propaganda amaçlı broşürler dağıttı. (9)

Bundan bir yıl önce düzenlenen 1. A. Pavlus gezisi de bundan farklı değildi. Ancak bu 99 A. Pavlus Yürüyüşü'nde Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Cemal Uşak da vardı. Sanırım Cemal Uşak, ortama uyum sağlamatka pek zorluk çekmemiştir. Çünkü Cevizkabuğu'na İstanbul Presbiteryen Kilisesi pastörü olarak katılan Turgay Üçal, ısrarla vurguladığı gibi eski bir Nurcu idi. Eminim Cemal Uşak ile paylaşacakları epey konu olmuştur.

99 A. Pavlus Yürüyüşü'nde dikkat çeken simalardan birisi de Amerikan Bord Genel Sekreteri Rev. Alan McCain idi. Amerikan Bord, eski adıyla ABCFM, Osmanlı'nın başına Ermeni çorabını ören örgütü temsil ediyordu.

Laik bir ülkede nasıl olurda devlet yetkilileri bizzat katılarak ve her türlü devlet imkanını seferber ederek Misyoner Örgütlerin, Hıristiyanlık propagandasına yardımcı olur? ÜStelik Cevizkabuğu'nda Ergun Poyraz'ın da belgelerini gösterdiği gibi Müjde yayın grubunun çıkardığı kitaplarda Türkiye'nin Doğusu Ermenistan olarak gösteren haritalar yer almaktadır.

Güvelioğlu'na bir not: Şu yazı acaba kendilerine ait, yoksa sadece isim benzerliği mi? "Recep Güvelioğlu, "ABD'nin Tehdidi", s. 2-5, Parlementodan Politika, Siyasi Magazin Dergisi, Aralık 1996, yıl: 5, sayı: 55."

Star Gazetesi'nden Halit Kakınç'la ilgili bir not: Sn Kakınç Star Gazetesi'ndeki 26 Kasım 2001 tarihli yazısında Heybeliada Ruhban Okulu'nun avukatlığına soyunmuş görünüyor. Sn Kakınç'ın cevabı hazır. Bu dizide sıra Fener Rum Patrikhanesi'ne ve Heybeliada Ruhban Okulu'na da gelecek.

DİPNOTLAR

1)L. Doğan Tiliç, Skylife www.thy.com.tr/tskylife/0699/s7.htm

2) 26 Aralık 1999 tarihli Hürriyet gazetesi.

3) Anadolu Ajansı'nın 06/10/1999 tarihli haberi

4) Bu görüşler "L'Avvenire" gazetesinde yer almakta. Ve "L'Avvenire" Katoliklerin en etkili kurumlarından "İtalyan piskoposlar konferansı"na ait. Piskoposları bir araya getiren ve görüş alışverişinde bulunmalarını sağlayan kurumun başında muhafazakar görüşleriyle tanınan Kardinal Ruini var. Ruini ve çevresindekilerin; İslam - Hıristiyanlık gerçeğine bakışları Haçlı Seferlerinden pek farklı değil. Nilgün Cerrahoğlu'nun Kilise: "Türkiye'nin AB adaylığına karşı..." başlıklı 10 Ocak 2000 tarihli yazısı.

5)Aydınlık - 21.5.2000 - Sayı : 670 -

6) Yeni Hayat Dergisi, 44. Sayı.

7) Fener Rum Patrikhanesi işgalci Yunandan yana tavır alarak vatana ihanet etmişken Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi 'nin Kurtuluş Savaşı'nda işgalcilerin karşısında Anadolu'nun saflarında savaş verdiğini de hatırlamalıyız.(Bkz., Erol Cihangir, Papa Eftim'in Muhtıraları ve Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi, İst.-1996, Turan yay.; Yrd Doç. Dr. Mustafa Ekincikli, Türk Ortodoksları, Ank.-1998, Siyasal Kitabevi yay.

8) www.gnmmujde.com/apmr1999.html

9) www.gnmmujde.com/apmr2000.html
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'

Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde zincirleme trafik kazasında 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.
28.03.2024 22:45:00
Anadolu Ajansı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Siverek-Şanlıurfa kara yolunun 3'üncü kilometresi Siverek Devlet Hastanesi yakınlarında, Mehmet Karakayalı idaresindeki 34 SRM 01 plakalı otomobil, Kudbettin Kazancı yönetimindeki 07 GHV 87 plakalı hafif ticari araç ve Hamdullah Kınış'ın kullandığı 63 N 5314 plakalı motosiklet çarpıştı.

Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye 112 Acil Servis, polis, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Kazada yaralanan 9 kişi Siverek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan İbrahim Erol, Hamdullah Kınış ile kimliği henüz belirlenemeyen 1 kişi yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kaza nedeniyle ulaşıma kapanan kara yolu, araçların kaldırılmasının ardından yeniden trafiğe açıldı.

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, sosyal medya platformu X hesabından, Siverek ilçesinde meydana gelen kazada 3 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 kişinin de yaralandığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Kazaya trafik ve sağlık birimlerimiz tarafından en hızlı şekilde müdahale edilmiş, yaralılar hastaneye kaldırılmıştır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." 

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor

Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Kenan Balcı, 'Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyorlar' dedi.
28.03.2024 12:53:00
İhlas Haber Ajansı
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nin de bulunduğu Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi balıkçı Kenan Balcı İmamoğlu aleyhinde yapmış olduğu açıklamalar sonrasında işletmesi zabıtalar tarafından ablukaya alındı ve mühürlenmek istendi. Evraklarının tam ve eksiksiz olduğunu belirten tesis sahibi Balıkçı Kenan Balcı, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla işletme adeta abluka altına alındı. 150 bin lira olan arazimize 1500 lira verip almaya çalışıyorlar" dedi.

Zabıta ekiplerine direnen Kenan Balcı, 'Ben 15 yıldır Anadolu Caddesi üzerinde, 50 yıldır da esnaflık yapıyorum. Böyle bir şey ilk defa gördüm. Zabıta ekipleri talimatla işletmemizi mühürlemeye geliyorlar. Bizlere de 'bu mühür sembolik' diye ifadelerde bulunuyorlar. Gündüz ayrı ekip, gece ayrı ekip geliyor. zabıta ekipleri işlerini bırakmışlar, Balıkçı Kenan Tesisleri'ni ablukaya almışlar. Gündüz zabıta ekip araçlarla geliyorlar. Gecede vinçlerle. Bizim arazimizi, işletmemizi elimizden almak için her yolu deniyorlar' ifadelerini kullandı.

"Ben bir esnaf olarak kazanımlarımı korumak amaçlı çıktığım bu yolda her geçen gün yeni bir zulümle karşı karşıya kalıyorum" ifadelerini kullanan Balcı, '50 yıldır balıkçıyım. Esnaflık yapıyorum. İmamoğlu tarafından yaklaşık 5 yıl önce kendi tapulu arazimden bir kısmını hediye etmem istendi. Ben bu isteği reddettim. Ondan sonra isteklerini yerine getirmediğim için kapsamlı olarak yıpratma ve yıldırma kampanyası başlattılar. Kendi tapulu arazime el koydular. Metrekaresi 150 bin lira olan arazimin metrekaresini bin 500 liraya almaya çalıştılar. Biz sesimizi yükselttikçe, itiraz ettikçe onlar daha çok üstümüze gelmeye başladılar' dedi.

"Paradan kuleler yapan İmamoğlu ve ekibi istediklerine ulaşamayınca zulmün dozunu artırmaya başladı" diyen Balcı, '30 yıldır bu bölgede balıkçılık yapıyorum. Ruhsatımı kendisi verdi. Ama şimdi beni ruhsatsız balık satmakla suçluyor. Ruhsatsız olduğu gerekçesiyle işyerimi kapatmak istiyor. Bu dükkanım tam 15 yıldır aynı yerde faaliyet göstermekte. 15 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan işyerimi istediklerini yapmadığım için ruhsatsızdır diye ilan edip kapatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar burada balık satmaya devam edeceğiz. Arazimi, işyerimi İmamoğlu'na yem etmeyeceğim. Bu arazimin tapularını pankart yapıp suratlarına çarpıyorum' diye konuştu.

"İmamoğlu'na karşı bizi koruyun"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım isteyen Balıkçı Kenan Balcı, 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Erdoğan sevdalısı esnaf olarak başımıza bu işleri açan, bize çökmeye çalışan, paradan yeni kuleler yapmak isteyen, İmamoğlu ve ekibine karşı bizi koruyun. Adaletin sağlanmasına vesile olun. Hz Ömer adaletinin temsilcisi sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyorum. Lütfen zulme karşı yanımızda olun' ifadelerini kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.