Ülkemizin iş adamları genellikle dışarıdan gelen fütüristlerin yani trend belirleyen ve yön verenlerin fikirlerine her zaman değer verirler. Büyük toplantı salonlarında onların ağzından dökülen her cümlenin ehemmiyeti bu toprakların içinden çıkacak her sesten daha önemli görülebilir çoğu zaman.Yakın zamanın meşhur fütüristlerinden Patrick Dixon'un 3. Bin Yıla Yön Veren En Etkin 500 Trend isimli kitabı çıkalı çok olmadı. Pek çok CEO ve şirket yöneticisinin başucu kitabı oluverdi. Kısa öz geçmişinde 1978 yılında Cambridge Üniversitesi Kings College'i ve 1982 yılında Londra Üniversitesi'ni tamamladığını ve Global Change Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı olduğu belirtilen Dixon, 43 ülkede çeşitli konferans ve seminerlere konuşmacı olarak katılmış. Hali hazırda herkesin dilinden düşmeyen Fortune 500'ün danışmanlarından biri.Gelelim Dixon'ın kitabına. Dixon kitabında AB'ye geniş yer ayırmış. Özellikle Avro hakkındaki sözleri sanki bize yabancı gelmiyor. Bakın ne diyor Dixon; "Açık olan bir şey varsa o da, Avro'nun sıkıntısız bir şekilde kullanılmayacağıdır. Birliği oluşturan ülkeler bunu başaramayacak kadar dağınık haldedir. Avro saçma sapan bir iş olarak görülmeye devam edilecek; Fransa, Almanya ve diğer ülkeler kendilerini içinden hiç çıkamayacakları bir deli gömleği giymiş gibi hissedecektir. Kurtulmak için harcanan her çaba, o gömleğin içinde bulunmanın azabını arttıracaktır." (syf.217)Dixon'un tabiriyle deli gömleği Avro için ve AB'nin geleceği için yıllardan beri bu ülkede bu topraklarda yetişmiş bir dehanın sesi, Prof. Dr.
Haydar Baş'ın sesi yankılanıp dururken en azından bu kitapları okuyan tüm iş dünyasının bu gerçeği görmesi zor olmamalı.Sağır sultanların duyup 39 ülkede uygulanmaya başlayan
Milli Ekonomi Modeli bunu geçmişten beri söylüyor.Yani iş şuraya geliyor efendiler. Bu topraklarda düşünce yoktur, fikir yoktur, fikrin yetişeceği mekan yoktur diyenlerin öz güven eksikliği Türkiye'nin zaman kaybetmesine, milletin açlık çekmesine sebep olmaktadırlar. Bu topraklar o fikrin sahibini doğurmuştur. Bugün Dixon, dün diğerleri ve yarın başkaları hep Milli Ekonomi Modeli'nin ortaya koyduklarını tatbik etmek zorunda kalacaklarını göreceklerdir.İç dinamiklerini kaybetmenin sonucu olarak dışa dönük beklentilere bağımlı hale gelenlerin gözünde bu isimlerin önemini bildiğimiz için şunu söylüyoruz; onların şimdi yaşadıklarını biz dün söylüyorduk, onların bugün yazdıklarını biz çoktan söyledik ve sonuç olarak onların yarından beklentileri olan sistem bizim elimizdedir. Bu özgüvene sahip olmamız gerekiyor zira bu yeni sistemi ortaya koyan bu toprakların insanıdır. Bu bir onurdur, bu bir umuttur.Ama yok illa da biz yine o CEO'ların ve fütüristlerin sözlerine kulaklarımızı açacağız diyorsanız şunu da bir yere not etmek gerekiyor; bu ülkenin iş adamları ve yöneticileri en az Meclis Üyeleri kadar bu ülkenin geleceğinden sorumludurlar. Bu sorumluluk bilinciyle her zeminde Milli Ekonomi Modeli'ni irdelemeli, konuşmalı ve anlamaya çalışmalıdırlar. Yeni bin yılın trendi Milli Ekonomi Modeli'dir. Bu Dixon'unda derdine devadır. Dünyanın da derdine devadır.