Değişen sadece rakamlar ve tükenen takvimlerin yerini alan yeni takvimler.
Sosyal dokuyu ve toplumsal ahlakı kemiren kötü alışkanlıklarda, tepetaklak gidişatta bir değişen yoksa…
Kamu mallarına tasallut ve kamu kaynaklarının talan edilmesi, talan ettirilmesi meselesinde bir nasuh tevbe, bir pişmanlık, bir geri vites yoksa…
Sürekli hatırlattığımız üzere; 'Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul' tarzındaki taksimatta bir iyileşme, bir düzelme, gelir dağılımındaki uçurumda bir daralma, bir küçülme beklenirken tam aksine günden güne var olan uçurum daha da korkunçlaşıyorsa…
Yeni yıl nasıl yeni olabilir ki?
Hemen her branşta, her sektörde açılan sınavlarda en yüksek puan alan gençler, bu ülkenin geleceği demek olan gençler, mülakatta 'Bizden değil, bizim çevreden referansı yok' denilerek rahatlıkla eleniyorsa…
Diğer taraftan, aynı sınavlarda en düşük puan alanlar, 'Bizden, bizim partiden, falancanın referansı ile geldi' denilerek kısa süre içinde istedikleri makamlara atanıyorsa…
Her Cuma günü okunan hutbenin sonunda 'Allah adaleti emrediyor' hatırlatması yapıldığı halde, adaletin tecellisi için, Müslümanlar kıllarını dahi kıpırdatmıyor, tam aksine meydana gelen hukuksuzlukları alkışlıyorlarsa…
Yeni yıl nasıl yeni olabilr ki?
Bu toplumda, toplam gelirin yüzde doksanını, toplumun yüzde onluk kesimi tepe tepe kullanıyor ve fakat yüzde onluk kısmı ile de nüfusun yüzde doksanı idare etmek zorunda bırakılıyorsa…
Bir halk ozanının, Erzurumlu Aşık Reyhani'nin, belki yarım asır evvel şiiri ile zihinlere nakşettiği şu fotoğrafta bir değişme, bir iyileşme yoksa, yeni yıl nasıl yeni olabilir ki:
Bir keçe, bir kaval, bir garip çoban,
Yıllar geldi geçti, yatar bu dağda.
Gündüzü karanlık, gecesi zindan,
Ne zaman bir sabah atar bu dağda.
Bu dağdan bir yolcu ermez menzile,
Bu dağın derdi çok, her günü çile,
Güz gelince kuşlar gider sahile,
Vefâkâr bir karga öter bu dağda.
Rüzgârlardır bu dağların postası
Yağmurlardır bu dağların bestesi
Eksik olmaz bu dağların hastası,
Bir limon kırk cana yeter bu dağda.
On bir ay bu dağın kışıyla karı
Senede bir aydır yazı baharı
Çok zengindir bu dağların tüccarı,
Sabır alır, şükür satar bu dağda.
Meb'us bey gelmez ki bu dağda gezek
Gülden vala örtmüş, çiçekten bezek.
İki isli taş var, bir de yaş tezek,
Ne yanar, ne söner, tüter bu dağda.
Nedense bu dağlar kalmıyor karsız?
Ovasında binalar var imarsız.
Hakkı merhum sürgün, Emrah mezarsız,
Birgün Reyhanî de yiter bu dağda.
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025