Tarihin en kahpe ve en acımasız soykırımıdır Kerbala...
Mü'minlerin hiç sönmeyecek yürek yarasıdır...
Gök kubbe altında Hz. Peygamber torununa, dünya yaratıldı yaratılalı vaki olmayan, olmasına da imkân bulunmayan bu zalimliğin izahı hiç ama hiç mümkün değildir...
Kerbela hadisesine karışanlardan hepsi, şu veya bu türlü belalarını bulmuşlar ve rezil bir şekilde geberip gitmişlerdir. Bir zaman sonra Muhtar Sekafi Kerbela işine katılanlardan altı bin kişiyi öldürerek cehenneme yollamıştır.
Kerbela'ya katılanlardan her birinin belasını bulduğuna dair en güzel nakil, Yakup Bin Süfyan'ınkidir: -Bir gece oturmuş, Kerbela faciasından bahsediyorduk. Mecliste bulunanlardan biri, bu vak'aya katılanlardan belasını bulmadık hiç kimse kalmadığını ileriye sürdü. Yine mecliste bulunanlardan bir ihtiyar, kendisini öne attı ve Kerbela'ya katılanlardan ve Hüseyin'in öldürülmesine yardım edenlerden olduğu halde o güne kadar hiç bir belaya uğramadığını söyledi. O an odada yanan kandillerden biri sönecek hale geldi. İhtiyar kandili alıp fitili düzeltmek isterken sıçrayan bir kıvılcımla sakalı tutuştu.
Meclistekiler ihtiyarı söndürmeye davrandılarsa da başaramadılar. Sakalını bastırdığı entarisi ve bütün vücudu alevler içinde kaldı. İhtiyar, koşarak kendisini, kenarında bulunduğu Fırat nehrine attı ve yana yana boğularak geberip gitti.
* * *
Rivayet edilir ki; YezİT bir gün adamları ile birlikte ava çıkmıştı. Bir kaç günlük yol kat ederek Şam'dan uzaklaşmışlardı ki, karşılarına bir ceylan çıktı. YezİT adamlarına: "Ben yalnız başıma bu ceylanı avlayacağım kimse benimle gelmesin" diyerek avını takip etmeye başladı. Avı onu çok uzaklara götürdü ve gözden kayboldu. YezİT su kuyusundan su çıkaran bir köylüye rastladı ve içmek için su istedi. Köylü suyu verdi, ancak YezİT ondan saygı ve hürmet bekliyordu. Köylü o ilgiyi göstermeyince YezİT ona "Eğer benim kim olduğumu bilseydin bana saygıda kusur etmezdin" deyince, köylü: "Peki, sen kimsin ey Müslüman kardeş?" diye sordu.
YezİT ben senin halifen ve emirin, Muaviye oğlu YezİT'im, dediğinde köylü adam: "And olsun Allah'a ki; Sen Hz. Hüseyin'in katilisin. Ey Allah'ın ve Resulü'nün düşmanı diyerek, YezİT'e saldırdı. YezİT'in elindeki kılıcını alarak YezİT'in başına indirmek isteyince kılıç atının başına değdi ve at ürkerek kaçmaya başladı. YezİT'in eyeri ters dönerek ayakları eyerde takılı kalmıştı. Ürken at YezİT'i taşa ve kayalara çarparak paramparça etti ve birkaç gün sonra YezİT'ten atın üzengisinde sadece bir ayak kalmıştı.
YezİT'in ayağına, YezİT'in cenazesiymiş gibi, cenaze merasimi düzenleyip Şam'ın orta yerinde defin ettiler. Sonraları YezİT'in mezarının olduğu bölgeyi şehir çöplüğüne çevirdiler.
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025