Yanlış stratejiler doğru taktiklerle düzeltilemez. Hükümet 2017'de anayasa değişikliği referandumu ile başkanlık sistemini getirdi.
Haydar Baş hocamız buna 'demokratik krallık' dedi. Bu değişikliği engellemek için ayağında demir çarık ile referandum sürecinde bütün ülkeyi dolaştı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, 12 Mayıs 2014 tarihinde Star gazetesinde her vatandaşın varlığı bu gerçekler eşliğinde en az 3 katına çıkacaksa; başkanlık sistemi olmazsa olmaz ilk şart demişti.
Erdoğan ise her fırsatta algıya hitap ederek, 'ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyütecek yeni bir programı hayata geçirdik' demektedir.
Bilimsellikle ilgisi olmayan, kendi içinde hiç de tutarlı olmayan bir yamalı bohçaya, 'ekonomi sistemi' diyorlar. Bugün dediklerini yarın tekzip ediyorlar. Adeta gece rüya görüp sabah uygulamaya geçiriyorlar.
Yanlış sistem üzerinde ısrar edildiği için sorunlar sürekli derinleşmektedir. El aleme el avuç açarak, taviz verilerek sorunlar asla çözülemez. Bu olsa olsa kış günü doğan güneş gibidir. Faydadan çok zarar verebilir. Bahar geldi düşüncesiyle açan çiçekler yaşam şanslarını da kaybedebilirler.
Ne kadar gizleseler de ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon, bir bireyin güçsüz ve takatsiz kalması gibidir. Bu bulguların sebebi, her kişide farklı olabilir. İşin erbabı olan doktor, sebebi teşhis edecek ve tedaviyi buna göre yapacak.
Dünya olarak COVID-19 pandemisini yaşadık. Teşhis ve tedavideki noksanlıklardan dolayı 100 bin kişi ülkemizde olmak üzere, 6 milyon insan hayatını kaybetti.
Aynen bunun gibi ekonomideki yapısal ve uygulamaya dönük yanlışlardan dolayı bireyden topluma yaşanan sorunlar, çatışmalar ile sürekli kayıplar yaşanıyor. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ekonominin sorunlarını teşhis etmiş ve Milli Ekonomi Modeli ile Sosyal Devlet Milli Devlet projeleri ile çözümü ortaya koymuştur. Nobel ödülüne de aday gösterilen hocamız, milletimizin derdine düşmüştür.
Onun çözümleri Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) parti programıdır. Başta BTP Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş Bey olmak üzere bütün kadrosu onun emanetine sahip çıkarak açtığı yoldan yürümektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız kadrosunun 'milletin efendisi' olmasını isterdi. Kıyamette "Ümmet-i Muhammed'e şefaatçi" olması için dua ederdi. Haydar Baş hocanın izinden gidenler, 'bir kavmin efendisi o kavme hizmet edendir' düsturu ile hareket ediyorlar.
İnsanlar bunu anlamayabilirler, anlamak işlerine de gelmeyebilir. Ancak milletimizin ve insanlığın faydası için ısrarlı gayretlere ihtiyaç vardır. Bu konuda Nazım Hikmet Ran'ın sözleri mücadele azmini ne güzel anlatıyor.
Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak
Unutma; aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.
Biraz daha sabır, biraz daha inat.
Kapının arkasında bekleyen ölüm değil, hayat...
- Lozan’dan bugüne: ABD’nin yarım kalan hesabı ve yeni harita arayışı / 30.11.2025
- Emperyal dizaynın yeni perdesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlike / 28.11.2025
- İmralı süreci ve ulus devletin kırılma noktası / 27.11.2025
- İmralı’ya ziyaret meşruiyet üretmez / 23.11.2025
- Vatandaşlık maaşının aslı ortada, çakması da… / 22.11.2025
- Kürt illeri söylemi, self determinasyon ve büyük oyun / 20.11.2025
- Ekonomik çöküşün adı: Yanlış değil bilinçli tercih / 19.11.2025
- Atatürk düşmanları Atlantik aklının temsilcileridir / 15.11.2025
- İmralı’nın gölgesinde seçime doğru / 10.11.2025



















































































