Yüksek faiz, ucuz döviz uygulaması Türkiye'de fakirden varlıklıya, içeriden dışarıya gelir ve servet transferini hızlandırdı. Zaten bozuk olan gelir dağılımının daha da rezil hale gelmesine yol açtı.
Yüksek faiz, ucuz döviz uygulaması ülkede faiz konusunda iki farklı oluşuma yol açtı.(1) Bankalar, özel sektör kuruluşları finansman ihtiyaçlarını döviz kredisiyle karşılar hale geldi. Döviz kredisi kullananlar, döviz kurunun değişmeyeceği varsayımıyla, dünyada geçerli faiz oranlarının biraz üzerinde (risk primi eklemesiyle) borçlanabiliyor.(2) Merkez Bankası dünyada geçerli faiz oranlarıyla borçlananların dövizlerini Türk parasına çeviriyor. Ve de bu dövizlerin karşılığı Türk parasına Hazine yüzde 10-yüzde 12 dolayında reel (enflasyondan arındırılmış) faiz ödüyor.Bu iki farklı uygulama sonucunda özel sektörün faiz yükü azalırken Hazine'nin faiz yükü giderek büyüyor.
Bütçenin % 30 - % 40'ı faizeHazine'nin faiz yükünü ülkede yaşayanlar (halk) taşıyor. Hazine'nin faiz ödemeleri devlet bütçesinden yapılıyor. Bütçenin ana gelir kaynağı vergidir. Türkiye'de vergilerin yüzde 70'i dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergiler, fakir-zengin farkı olmadan herkesin eşit olarak ödediği KDV-ÖTV gibi vergilerdir. Ülkede nüfusun (halkın) çoğunluğu alt gelir grubunda olduğu için bu tür vergileri fakirler öder.Devlet fakirlerin ödediği vergileri, Hazine bonosu ve devlet tahvili alanlara faiz geliri olarak aktardığında, fakirden aldığını varlıklıya vermiş olur. Yüksek faizden yararlanmak için Türkiye'ye döviz getirenlere, gönderenlere, faiz ödemesi yapıldığında, içeriden dışarıya gelir-varlık aktarılmış olur.Bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerinin toplamı milli geliri oluşturur. Milli gelir, bu ülkede yaşayanların toplam üretimleri karşılığı elde ettikleri toplam gelirdir.
Fakir giderek fakirleşiyorDevlet bu gelirin yaklaşık yüzde 30'unu vergi geliri ve vergi dışı gelir olarak toplayarak, bütçeyle birilerine aktarır. Önemli olan milli gelirin bütçeyle harcanan yüzde 30'luk bölümünün halkın refahı için, kalkınma için harcanmasıdır. Ama bizde bu yapılamıyor. Devletimiz yüksek faiz ödediği için vergi ve vergi dışı yollardan milli gelirden aldığı bu yüzde 30 payın yüzde 40 dolayındaki kısmını faiz olarak Hazine bonosu ve devlet tahvili satın alan varlıklı kesime ve yabancılara aktarıyor.Bütçenin yüzde 55 dolayındaki kısmı faiz ve faiz dışı fazlaya ayrılıyor. Devletin fakirden alarak, aldığını hizmet için kullanacak yerde, varlıklıya aktarması, dışarıya çıkaracaklara teslim etmesi gelir dağılımının giderek bozulmasına, fakirin daha fakir hale gelmesine yol açıyor.
Güngör Uras / Milliyet
Yüksek faiz, ucuz döviz uygulaması ülkede faiz konusunda iki farklı oluşuma yol açtı.(1) Bankalar, özel sektör kuruluşları finansman ihtiyaçlarını döviz kredisiyle karşılar hale geldi. Döviz kredisi kullananlar, döviz kurunun değişmeyeceği varsayımıyla, dünyada geçerli faiz oranlarının biraz üzerinde (risk primi eklemesiyle) borçlanabiliyor.(2) Merkez Bankası dünyada geçerli faiz oranlarıyla borçlananların dövizlerini Türk parasına çeviriyor. Ve de bu dövizlerin karşılığı Türk parasına Hazine yüzde 10-yüzde 12 dolayında reel (enflasyondan arındırılmış) faiz ödüyor.Bu iki farklı uygulama sonucunda özel sektörün faiz yükü azalırken Hazine'nin faiz yükü giderek büyüyor.
Bütçenin % 30 - % 40'ı faizeHazine'nin faiz yükünü ülkede yaşayanlar (halk) taşıyor. Hazine'nin faiz ödemeleri devlet bütçesinden yapılıyor. Bütçenin ana gelir kaynağı vergidir. Türkiye'de vergilerin yüzde 70'i dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergiler, fakir-zengin farkı olmadan herkesin eşit olarak ödediği KDV-ÖTV gibi vergilerdir. Ülkede nüfusun (halkın) çoğunluğu alt gelir grubunda olduğu için bu tür vergileri fakirler öder.Devlet fakirlerin ödediği vergileri, Hazine bonosu ve devlet tahvili alanlara faiz geliri olarak aktardığında, fakirden aldığını varlıklıya vermiş olur. Yüksek faizden yararlanmak için Türkiye'ye döviz getirenlere, gönderenlere, faiz ödemesi yapıldığında, içeriden dışarıya gelir-varlık aktarılmış olur.Bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerinin toplamı milli geliri oluşturur. Milli gelir, bu ülkede yaşayanların toplam üretimleri karşılığı elde ettikleri toplam gelirdir.
Fakir giderek fakirleşiyorDevlet bu gelirin yaklaşık yüzde 30'unu vergi geliri ve vergi dışı gelir olarak toplayarak, bütçeyle birilerine aktarır. Önemli olan milli gelirin bütçeyle harcanan yüzde 30'luk bölümünün halkın refahı için, kalkınma için harcanmasıdır. Ama bizde bu yapılamıyor. Devletimiz yüksek faiz ödediği için vergi ve vergi dışı yollardan milli gelirden aldığı bu yüzde 30 payın yüzde 40 dolayındaki kısmını faiz olarak Hazine bonosu ve devlet tahvili satın alan varlıklı kesime ve yabancılara aktarıyor.Bütçenin yüzde 55 dolayındaki kısmı faiz ve faiz dışı fazlaya ayrılıyor. Devletin fakirden alarak, aldığını hizmet için kullanacak yerde, varlıklıya aktarması, dışarıya çıkaracaklara teslim etmesi gelir dağılımının giderek bozulmasına, fakirin daha fakir hale gelmesine yol açıyor.
Güngör Uras / Milliyet
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.