Yükseklik korkusu hakkında her şey!
Yükseklik korkusu yalnızca bir “korku” değil, aynı zamanda beynin kendini koruma mekanizmasının aşırı bir yansımasıdır. Bu korkuyu anlamak, kabul etmek ve gerektiğinde profesyonel destek almak, bireye hem güven duygusunu hem de özgürlüğü geri kazandırır. Gökyüzüne bakarken titremek yerine, korkunun üstesinden gelmek mümkündür.
06.11.2025 16:15:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Yükseklik korkusu, akrofobi olarak bilinir ve kişinin yüksek yerlerde yoğun korku, endişe veya panik hissetmesine neden olan bir durumdur. Bu korku, sadece yüksek binaların tepesinde ya da dağ zirvelerinde değil, köprüler, merdivenler veya balkon gibi günlük yaşam alanlarında da kendini gösterebilir.
Akrofobi, genellikle gerçek bir tehlike algısından ziyade beynin aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkar. Beyin, yükseklikle ilişkili olası riskleri abartır ve buna karşı "kaç veya don" tepkisi verir. Bu tepkiler, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, baş dönmesi ve hatta nefes darlığı gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir.
Yükseklik korkusunun kökeni genellikle çocuklukta yaşanan travmalar, yüksek bir yerden düşme deneyimi veya aileden gelen öğrenilmiş korkular olabilir. Ancak bazı kişilerde neden net olmasa da genetik ve nörolojik faktörler de rol oynayabilir.
Bu korku hayat kalitesini etkileyebilir; kişi yüksek bir mekâna çıkmaktan kaçınabilir, sosyal etkinliklerden uzak durabilir ve bazı iş fırsatlarını değerlendiremeyebilir. Ancak akrofobi, uygun yöntemlerle kontrol altına alınabilir.
Tedavi yöntemleri arasında şunlar öne çıkar:
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Korkunun altında yatan düşünceleri ve davranışları değiştirmeye yönelik etkili bir yaklaşımdır.
Maruz Kalma Terapisi: Kontrollü ve güvenli bir şekilde yüksek yerlere alışma sürecidir.
Gevşeme Teknikleri ve Nefes Egzersizleri: Panik anında fiziksel tepkileri azaltır.
Akrofobi, genellikle gerçek bir tehlike algısından ziyade beynin aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkar. Beyin, yükseklikle ilişkili olası riskleri abartır ve buna karşı "kaç veya don" tepkisi verir. Bu tepkiler, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, baş dönmesi ve hatta nefes darlığı gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir.
Yükseklik korkusunun kökeni genellikle çocuklukta yaşanan travmalar, yüksek bir yerden düşme deneyimi veya aileden gelen öğrenilmiş korkular olabilir. Ancak bazı kişilerde neden net olmasa da genetik ve nörolojik faktörler de rol oynayabilir.
Bu korku hayat kalitesini etkileyebilir; kişi yüksek bir mekâna çıkmaktan kaçınabilir, sosyal etkinliklerden uzak durabilir ve bazı iş fırsatlarını değerlendiremeyebilir. Ancak akrofobi, uygun yöntemlerle kontrol altına alınabilir.
Tedavi yöntemleri arasında şunlar öne çıkar:
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Korkunun altında yatan düşünceleri ve davranışları değiştirmeye yönelik etkili bir yaklaşımdır.
Maruz Kalma Terapisi: Kontrollü ve güvenli bir şekilde yüksek yerlere alışma sürecidir.
Gevşeme Teknikleri ve Nefes Egzersizleri: Panik anında fiziksel tepkileri azaltır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































