Yunanistan'ın Kıbrıs konusunda hazırlamakta olduğu çözüm önerisinin ciddiyetinden kuşku duymamak mümkün mü? Elbette ki mümkün değil. Çünkü Kıbrıs'ın geçmişinde yaşananları unutmuyoruz ve yeni gelişmeleri tarihten ilham alarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Tamamen Rum ve Yunan tezlerini içermesine rağmen KKTC halkının referandumda "evet" dediği Annan planına Rum halkı büyük çoğunluğuyla "hayır" demişti. Bu hayır'da Rum politikacıların tutumu belirleyici olmuştu. Şimdi Annan planının öngördüğü kazanımları bile yeterli görmeyen Rum ve Yunanistan tarafı bir çözüm önerisi getirecekmiş. Ne oldu ki, daha önce çözüm önerilerini BM'den bekleyen Yunanistan ve Rum tarafı bir öneri getirme gereğini duymuşlar? Rum ve Yunan tarafını birlikte zikretmemdeki sebep, perde arkasında bu planın hazırlanmasında kesinlikle beraber çalıştıklarındandır. Kıbrıs Rum yönetimi bizi haklı çıkarmak istercesine, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni'nin Kıbrıs konusunda yeni bir çözüm önerisi hazırlığı içinde olduklarına ilişkin açıklamasını, "beklenen bir açıklama'' şeklinde değerlendirdi.Rumların bildiği ve üzerinde beraber çalışıp şekillendirdikleri Bakoyanni'nin hazırlayıp yakında açıklayacağı sözde çözüm önerisinin Annan planını bile mumla aratacak şartlar içereceğini şimdiden kestirmek hiç zor değil.Başbakan Erdoğan Rumlara limanların açılmasını, KKTC'ye uygulanan izolasyonların kaldırılması şartına bağladı. Gelen bilgilere göre Avrupa Komisyonu Kuzey Kıbrıs'taki bir limanın açılmasına yönelik bir adım atabilirmiş. Bu adım atılırsa AKP hükümeti, KKTC'ye uygulanan izolasyonlar kalktı diye limanları Rumlara açacak mı? Belki de AKP hükümeti AP'den bu adımın atılmasını bekliyor. Bu sayede hükümet seçmen nezdinde erimekten kurtulacağı zannını taşıyor olabilir. Ankara'nın çıkış yolu olarak gördüğü bir seçenek de sorunun çözümü için bir hakemler kurulu kurulması ya da Dünya Ticaret Örgütü'ne gidilmesi. Ama DTÖ'den Türkiye'nin istediği yönde bir karar çıkabilmesi neredeyse imkânsız görünüyor.Şimdi bu noktada limanlar konusunda geçmişte verdiği sözler ve imzaladıkları belgeler nedeniyle Avrupa Birliği ile kriz yaşanmaması için çözüm arayışını sürdüren Ankara'nın bu gayretleri nafile gayretler değil midir? İmzaları atmadan ve tutamayacakları sözler vermeden bu olacakları görebilmek devlet adamı olmanın gereği iken bugün "dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz" ifadeleri ne kadar anlamlıdır?Bu arada İslam Konferansı Örgütü'ne üye dışişleri bakanları toplantısı için Bakü'de bulunan Dışişleri bakanı Gül, İKÖ'den Kıbrıs'la ilgili kuvvetli karar tasarıları çıktığını belirterek, "İKÖ'de KKTC'ye destek var" şeklinde bir açıklama yapmış. Bu tür destekler artık bir anlam taşımadığını Sayın Gül çok iyi bilmesi gerekiyor. KKTC'yi AKP hükümeti tarafından sokulduğu cendereden ancak reel destekler çıkarabilecekken gerçekliği ve mahiyeti bile şüpheli etkisiz destekler ne fayda sağlayabilir ki?KKTC'ye ilk önce Türkiye hükümetinin göstermelik değil, gerçek destek vermesi gerekmez mi??
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024