2. Turuncu Devrim yemedi

1. Turuncu Devrim'i bir hatırlayalım.
Ukrayna'da 2004 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yanukoviç yüzde 49,2 oranında oy alarak cumhurbaşkanlığı makamını kazanmış; Batı yanlısı olan Yuşçenko seçimde hile yapıldığı iddiasıyla batının da desteğini alarak ülkeyi karıştırarak Turuncu Devrim'le cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.
O dönemlerde Rusya, daha çıkış yolunu bulamamıştı, arayış halindeydi, bu sebeple Batının sinsi planlarına cevap verecek bir durumda değildi.
Rusya, 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli ile tanıştı ve 2006 yılında Moskova'da gerçekleşen yüksek strateji toplantısında model 3 yıllık kalkınma planına alındı.
Modelin projelerini madde madde uygulayan Rusya borçlarından kurtuldu, halkının güvenini kazandı, bağımsız düşünmeye ve bağımsız davranmaya başladı.
Libya işgalinden sonra Arap Baharı'nın bir demokrasi hareketi olmadığını, Batının işgal planının bir parçası olduğunu fark eden Rusya, bu durumun Rusya'yı da tehdit ettiğini görerek Suriye sürecine müdahil oldu.
Rusya'nın Suriye konusunda gerek BM nezdinde gerekse askeri, ekonomik her konuda Suriye yönetiminin ve halkının yanında yer alması, Büyük İsrail Devleti projesi olan BOP'un ve onun sivil toplum hareketi olan Arap Baharı'nın önünü kesti.
Suriye'deki barışçıl duruşuyla, süreci Cenevre'ye taşımasıyla Rusya, yepyeni ve güçlü bir devlet imajını ortaya koydu ve ABD'yi tahtından indirerek dünyanın zirvesine oturdu.
İşte Ukrayna'da yaşananları bu süreci bilmeden yorumlamak sıhhatli bir neticeye bizi götürmez.
Bildiğiniz gibi, Ukrayna'da olaylar Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç'in AB ile ticaret anlaşmasını imzalamaması üzerine başladı, ya da başlatıldı.
Başta da ifade ettiğimiz gibi Yanukoviç'in hakkı 2004 yılında Turuncu Devrim'le yenmişti. Batı yanlısı olan Yuşçenko'nun iktidarı ancak 2010 yılına kadar sürebildi; çünkü kendi çoraplarını dikmekten aciz olan ABD ve AB ülkeleri bu dönemde doğal olarak Ukrayna'ya hiçbir çözüm sunamadılar.
AB'den hiçbir fayda görmeyen Ukrayna'nın AB ile ticaret anlaşmasına devam etmesi zaten mantıksız bir yaklaşım olacaktı. Ukrayna halkı artık çözüm sunamayan Batıyla yürümek yerine, Suriye örneğinde olduğu gibi beraber olduğu ülkeleri de kalkındıran, koruyan Rusya ile işbirliğine gitmeyi tercih etmişti.
Tabi, dün Turuncu Devrim'le ele geçirdikleri Ukrayna'nın ellerinden kayıp gitmesine ABD ve AB ülkeleri seyirci kalmayacaktı; Suriye'de zaten imaj kaybetmişlerdi aynı darbeyi bir de Avrupa'da da yerlerse bu kendileri için büyük bir yıkım olacaktı ve bu sebeple yeniden düğmeye bastılar; ikinci Turuncu Devrim'i başlattılar.
Beklediler ki Rusya aynen 2004 yılında olduğu gibi sürece seyirci kalacak ve müdahale edemeyecek; ama bekledikleri gibi olmadı; Rusya artık eski Rusya değildi.
Ukrayna sürecine müdahalesi gecikmedi Rusya'nın? Ukrayna'nın özerk bölgesi Kırım'a tanklarıyla, uçaklarıyla, askerleriyle bir anda giriverdi.
Dediler ki, "Vay sen insan haklarını ihlal ediyorsun, bir ülkeyi işgal ediyorsun", Rusya ise kendinden emin bir şekilde "Hayır ben işgal etmiyorum, Ukrayna'da yaşanan çatışmaların Rus nüfusun yaygın olduğu Kırım bilgesine sıçramaması için, onların güvenliği için garantörlük hakkımı kullanıyorum, asıl çatışmaları, kargaşayı körükleyen sizsiniz" yaklaşımını sergiledi.
Ve böylece İkinci Turuncu Devrim kısa sürdü; bu sefer yemedi.
Batı, tahtını yeniden elde etme adına nereye el atsa artık tökezliyor.
Eee, halkını bile borç batağına sürükleyen, onları sömürerek semiren bir anlayışın, halkına refah ve huzuru sağlayan, milli kaynaklarını halkıyla paylaşan bir anlayışa galip gelmesi elbette ki beklenemez.