"Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yeryüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim!"(Arif Nihat ASYA)Dizelerindeki duygu ile Süleyman Şah Türbesi'nden, Bayrağımızı geceyarısı Ülkemize kaçıran cesâret(!) arasında, bir benzerlik arıyorum! Veya Bayrak, aynı bayrak da Bayrağa kıymet veren, ihtiram gösteren;"Senin altında doğdum. Senin dibinde öleceğim" inancıyla nöbet tutanla, bir lokma ciğer kapıp kaçan hırsız kedi davranışı arasında bir benzerlik arıyorum!4X4 Bayrak Yarışı'nda, iyi kaçmış kazanmış gibiler ve tribünlerden alkış istiyorlar! Hadinin be! Kaçan biziz, kovalayan yok! Yarışı kazanmışız, rakibimiz yok! Öyle kaçmışız ki tozumuza yetişemezler! Süleyman Şah'ın, mübârek kemiklerini orada bırakıp boş sandukaları kaçırmanın ve bununla övünmenin mantığını anlamaya çalışıyorum!Süleyman Şah'ın kabrinden kaçarken orada düşürülen Millî İzzet-i nefsi arıyorum! Uzun Adam, bizzat ilgilenip operasyonu saniye saniye izlemişmişşşş! Çok zahmet etmişler çok! Kısa Adam talimatıyla gidenlerin, yollarını bekleseydi daha makbûle geçerdi!Çok başarılı bir operasyonla sekiz aydır orada nöbet tutan Mehmetçiklerimiz, burunları kanatılmadan Yurda getirilmişmişşş! Bu arada bir Görev Şehîdi'miz var!Allah rahmet eylesin. Ailesi ve Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı dilerim. Terk edilen VATAN SAĞ OLSUN! Ama burnumuz kanamamışmışşş!Haber, yandaş-yaygın ajans ve ekranlarda; "TÜRK Silahlı Kuvvetleri, Türkiye sınırları dışındaki tek Türk toprağı olan Suriye içindeki Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbesi'ne bu sabaha karşı "Yıldırım Operasyonu" gerçekleştirdi. Operasyonda 8 aydır karakolda görev yapan "Bordo Bereli" olarak bilinen 44 Özel Kuvvet askeri Türkiye'ye getirildi. Ancak bir asker operasyon sırasında meydana gelen kazada şehit düştü" şeklinde verildi!Türkiye'ye getirilen asker sayısında, Genelkurmay ile haber kaynakları arasında fark var ama bence fark etmez! Kaçan, bir kişi de olsa, yüz kişi de olsa kaçmıştır, kaçaktır! Olanlar karşısında Mete Han'ı hatırladım!Tunghular, savaş başlatıp Hunları yok etmek düşüncesiyle savaşa kararlıdır. Elçi gönderir, Mete Han'dan yeni ölmüş Babasının atını, sonra kadınlarından birini isterler. Tunghular'ın isteklerini, beğlerin itirazlarına rağmen yerine getirir Mete Han!Şımaran Tunghular Yoz Tepe adlı çorak bir toprak parçasını isteyince savaş emri verir! Sebebini soranlara, verip kurtulalım diyenlere; " Beylerim! At benimdi verdim! Öyle uygun gördüm! Köle benimdi, zamana ihtiyacım vardı, gönderdim! Karar benimdi. Ama yurt toprağı... Toprak bir budunun temelidir! ... Toprak benim değildir. Senin değildir. Herkesindir. Bütün Hun Budunundur. Uğruna can verilmiş, kan dökülmüştür. Değil Yoz Tepe, bir karış toprak, bir zerre toprak verilemez. O bir zerre toprağın değeri candır, canlardır" diyen Mete Han'ı hatırladım...Sonra Oğuz Kağan diye de bildiğimiz kadim atamız Mete Han'ın meşhûr duâsından:"Ulu Tanrı! Güzel Tanrı! Görklü Tanrı! Sen Türk'ü, Türk yurtlarını koru! Ulu Tanrı! Namuzsuz bir tek Türk yaratacağına, dünyayı yık daha iyi! Ne kadar korkak Türk varsa hepsini helak et! Ulu Tanrı! Türkleri Sen kendi elinle birleştir. Her şeyden evvel rûhları birleşsin! Onları tek bir kafa gibi birleştirici kültür sahibi et! Türk'ü töresine sadık kıl!" şeklindeki yakarışlarını hatırladım! Sonra, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in Türklerden müteşâbih olarak "Kantura Oğulları" diye bahsettiklerini, Kantura Hatun'un, Hz. İbrahim'in eşi ve Oğuz Kağan'ın kızı olduğunu hatırladım!Sonra, "Yemin olsun, Nûh bize niyazda bulunmuştu. Biz (yapılan duâ ve niyaza) ne güzel karşılık verenleriz./ Biz O'nu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık./ Soyunu da kalıcı kıldık./ Sonradan gelenler için de ona iyi bir nam bıraktık" (Saffât; 75-78) âyetlerini hatırladım.Hz. Nûh'un (a.s.) oğullarından Yafes'in oğlunun, Türk olduğunu hatırladım! Tevrat'ta verilen; "Ve gemiden çıkan Nûh'un oğulları Sam, Ham ve Yafes idiler. Ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu... " bilgilerini hatırladım!Ve yine Tevrat'ta yazılı olan; "Ve Nûh dedi: 'Kenan lânetli olsun!.. Kardeşlerine kullar kulu olacaktır. ... Allah Yafes'e genişlik versin!.. Sam'ın çadırlarında otursun!.. Ve Kenan ona kul olsun!.." şekliyle Hz. Nuh'un (a.s.), Türk'ün babası Yafes'e duâsını hatırladım!Ve Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Bir Türk esir bile olsa, zincirleri bir çözülmeye görsün; o, askere ancak baş, veya sultâna hâcib, veya bir bölüğün başına geçmek, veya topluma emir ve komuta etmekten başka bir şeye kesinlikle razı olmaz" (A. b. Hanbel, el-Müsned, I, s. 250,V, s. 145) hadisini hatırladım.Bütün bunlardan sonra da Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" diyerek, kimlere nasıl bir onur bahşettiğini hatırladım! Bu değerleri inkâr eden; savaşçı Yeni Türkiye'ci ürkekleri hatırladım! Utandım Türk'çe!..Ve nihâyetinde; "Türk eşittir Müslüman, Müslüman eşittir Türk... Ben Türkoğlu Türk'üm" diye kükreyen millet evlâdı Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'yı hatırladım..Ve "Bu Vatan bizimdir, bizim kalacak!" diye kükreyen İkinci Kuvay-ı Milliyeci aslanları hatırladım... "OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017