AB ile Türkiye arasında fiili müzakere süreci Rum inadı nedeniyle sancılı başlarken, AB, askerin konumu, Güneydoğu, limanlar ve daha bir çok konuda emir yağdırdı.
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Ursula Plassnik Türkiye ve Avrupa Birliği'nin önünde uzun bir sürecin resmen başladığını bildirdi. AB'nin Türkiye ile iglili yayımlanan ortak tutum belgesinde 'Türkiye'de reform sürecinin yavaşladığı' vurgulanarak buna gerekçe olarak da Güneydoğu'daki gelişmeler gösterildi.
İŞTE ORTAK TUTUM BELGESİNDE İSTENENLER
Türkiye'de insan hakları ihlallerinin azaldığına dikkat çekilen belgede, bununla birlikte, reformların Kopenhag kriterleri uyarınca sürdürülmesi isteniyor.
Sivil ve askerler arasındaki ilişkilere atıfta bulunulan belgede, "geçen yıl bazı değişiklikler uygulamaya sokulsa bile, sivillerin askerler üzerindeki kontrolünün AB ülkelerindeki standartlara getirilmesi gerektiği" belirtiliyor ve "askeri yetkililerin yalnızca askeri konularda demeçler vermesi gerektiği" ifade ediliyor.
Yargı sisteminin, yapılan yapısal reformlarla güçlendirildiği kaydedilen belgede, bu alanda önemli aşamalar kaydedildiği not ediliyor, ancak yargı personelinin ve avukatların, yapılan son reformlar konusunda eğitilmesinin önemine işaret ediliyor.
Türkiye'de işkence ve kötü muameleyle mücadelede de önemli aşamalara geldiği ifade edilen belgede, bu alandaki yakınmaların azaldığına dikkat çekiliyor. Belgede, işkence suçluların cezalandırılmadığına ilişkin raporların AB'yi "endişelendirdiği" kaydediliyor.
Belgede, ifade özgürlüğüyle ilgili ciddi endişelerin sürdüğü belirtilerek, olumlu gelişmelere, şiddet içermemesine karşın açıklamalar ve konuşmaları yüzünden dava açılması eleştiriliyor.
Ortak tutum belgesinde, Müslüman olmayan azınlığın din özgürlüğünde ilerleme sağlanmadığı uyarısında bulunuluyor ve bu azınlığın mülkiyet hakkı ve din adamı yetiştirilmesi gibi sorunlarla karşılaştığı ifade ediliyor.
Belgede, Heybeliada'da ruhban okulunun yeniden açılması isteniyor. Ortak belgede, Alevi vatandaşların temsil sorunlarına ve zorunlu din derslerine de atıfta bulunuluyor.
Kürtçe radyo ve televizyon yayınlarına izin verilmesinin memnunlukla karşılandığı kaydedilen belgede, Türkiye'de töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olaylarının endişeyle karşılandığı ifade ediliyor.
Belgede, işçi hakları konusunda önemli gelişme sağlanmadığı eleştirisinde bulunuluyor.
PKK'ya sert eleştirilerde bulunulan ve terör eylemlerinin kınandığı bölümde, bölücü terör örgütünün eylemleri yüzünden Güneydoğu Anadolu'da durumunu gerginleştiği belirtildi ve PKK'nın AB'nin terör listesinde olduğu hatırlatıldı. Belgede, "bölücü örgütün tahrik ve şiddeti derhal bırakması" istendi.
Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkileri kurması çağrısında bulunulan belgede, tehditlerden ve komşularıyla ilişkileri olumsuz etkileyecek hareketlerden kaçınması çağrısında bulunuldu. Belgede, önemli sınır sorunlarının BM'nin barışçıl çözüm ilkelerine uygun olarak ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'na da uygun çözülmesi çağrısında bulunuldu.
Kıbrıs sorunu da atıfta bulunulan belgede, Türkiye'nin aralarında Kıbrıs Rum kesimi de içinde olmak üzere AB'nin tüm ülkeleriyle ikili ilişkilerini normalleştirmesi istendi.
Belgede, AB'nin Kıbrıs ile ilgili 21 Mayıs tarihinde yayımladığı bildiriye de atıfta bulunuldu.
Belgede gümrük birliğinin işleyişiyle ilgili bölümde AB'nin, Türkiye'nin, Rum kesimi bandıralı kargo gemilerine yönelik kısıtlamayı kaldırması isteminde bulunduğu hatırlatıldı.
Olli Rehn: Türkiye Rumlar'a limanlarını açmalıAB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn "Türkiye'nin daha fazla ilerlemesi tamamen kendi hızıyla ilgili olacaktır. bir kaç kaygımız var. Türkiye öncelikle ek protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Türkiye Rumlar'a limanlarını açmalıdır. Bizim için 3 madde önemli.. Türkiye ceza kanunun ve ifade özgürlüğü, din özgürlüğüa konusunda hızlı adımlar atmalı. Gayrımüslimlere yönelik olumlu çabaların gösterilmesini bekliyoruz. Güneydoğu'da ki PKK'nın yarattığı ortamdan endişe duyuyoruz. Türkiye bu konuda da olumlu reformlar yapmalı." dedi.
GÜL: ÜSTÜMÜZE DÜŞENLERİ YAPACA?IZUzun görüşmeler sonrası Lüksemburga'a giden Dışışleri Bakanı Abdullah Gül düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:"Bugün Lüksemburg'da çok önemli kararlar alındı. Biz ülkemizin karşı karşıya kaldığı zorlukları burada aktardım. Üçüncü ülkelere karşı yaşadığımız güçlükleri anlattım. İnanıyorumki ileride bugün önemli bir kilometre taşı olarak anılacaktır. 3 Ekim'den sonra tarama müzakerelirini başarıyla atlattık. Türkiye ile Avrupa Birliği ile ilişkilerin gereksiz yere zehirlenmesine müsade edilmemelidir. Kıbrıs için biz ve Kıbrıs Türkleri elinden geleni yapmıştır. Ancak Rumlar beraber yaşamayı reddetmiştir. İnanıyorum ki bu problemin de çözümü için Ada'daki gerçekleri herkesin görmesi gerektedir. Biz üstümüze düşenleri yapacağız. Bu konuda Avrupa Birliği'de bize olumlu yaklaşacaktır diye tahmin ediyorum."
BBC muhabiri Abdullah Gül'e limanların ne zaman Rumlar'a açılacağını sordu. Gül "Türkiye AB'nin yeni 10 üyesi ile mal alışverişinde bulunmaktadır. Gemilerin limanlara gelip gitmesi bizim için farklı değerlendirmektedir, Avrupa Birliği için farklı değerlendirilmektedir. Ada'daki bizim istediğimiz gelişmeler olursa limanlar Rumlar'a açılacaktır. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın tekliflerinin kabul edilmesini istiyoruz" dedi.
Gül bir başka soruya da "Eğer bir tren kazası olacaksa bu bizim için de Avrupa Birliği içinde önem teşkil edecektir. Kıbrıs konusunda Türkler üstüne düşeni yapmaktadır ancak Rumlar uymamıştır. Rumlar, şimdi Avrupa Birliği'ni esir alıp Türkiye'ye baskı uygulayacaksa bundan her iki tarafta zarar görür.. Gelin herkes yapıcı olsun, ileride daha fazla işbirliği yapbiliriZ" şeklinde cevap verdi.
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Ursula Plassnik Türkiye ve Avrupa Birliği'nin önünde uzun bir sürecin resmen başladığını bildirdi. AB'nin Türkiye ile iglili yayımlanan ortak tutum belgesinde 'Türkiye'de reform sürecinin yavaşladığı' vurgulanarak buna gerekçe olarak da Güneydoğu'daki gelişmeler gösterildi.
İŞTE ORTAK TUTUM BELGESİNDE İSTENENLER
Türkiye'de insan hakları ihlallerinin azaldığına dikkat çekilen belgede, bununla birlikte, reformların Kopenhag kriterleri uyarınca sürdürülmesi isteniyor.
Sivil ve askerler arasındaki ilişkilere atıfta bulunulan belgede, "geçen yıl bazı değişiklikler uygulamaya sokulsa bile, sivillerin askerler üzerindeki kontrolünün AB ülkelerindeki standartlara getirilmesi gerektiği" belirtiliyor ve "askeri yetkililerin yalnızca askeri konularda demeçler vermesi gerektiği" ifade ediliyor.
Yargı sisteminin, yapılan yapısal reformlarla güçlendirildiği kaydedilen belgede, bu alanda önemli aşamalar kaydedildiği not ediliyor, ancak yargı personelinin ve avukatların, yapılan son reformlar konusunda eğitilmesinin önemine işaret ediliyor.
Türkiye'de işkence ve kötü muameleyle mücadelede de önemli aşamalara geldiği ifade edilen belgede, bu alandaki yakınmaların azaldığına dikkat çekiliyor. Belgede, işkence suçluların cezalandırılmadığına ilişkin raporların AB'yi "endişelendirdiği" kaydediliyor.
Belgede, ifade özgürlüğüyle ilgili ciddi endişelerin sürdüğü belirtilerek, olumlu gelişmelere, şiddet içermemesine karşın açıklamalar ve konuşmaları yüzünden dava açılması eleştiriliyor.
Ortak tutum belgesinde, Müslüman olmayan azınlığın din özgürlüğünde ilerleme sağlanmadığı uyarısında bulunuluyor ve bu azınlığın mülkiyet hakkı ve din adamı yetiştirilmesi gibi sorunlarla karşılaştığı ifade ediliyor.
Belgede, Heybeliada'da ruhban okulunun yeniden açılması isteniyor. Ortak belgede, Alevi vatandaşların temsil sorunlarına ve zorunlu din derslerine de atıfta bulunuluyor.
Kürtçe radyo ve televizyon yayınlarına izin verilmesinin memnunlukla karşılandığı kaydedilen belgede, Türkiye'de töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olaylarının endişeyle karşılandığı ifade ediliyor.
Belgede, işçi hakları konusunda önemli gelişme sağlanmadığı eleştirisinde bulunuluyor.
PKK'ya sert eleştirilerde bulunulan ve terör eylemlerinin kınandığı bölümde, bölücü terör örgütünün eylemleri yüzünden Güneydoğu Anadolu'da durumunu gerginleştiği belirtildi ve PKK'nın AB'nin terör listesinde olduğu hatırlatıldı. Belgede, "bölücü örgütün tahrik ve şiddeti derhal bırakması" istendi.
Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkileri kurması çağrısında bulunulan belgede, tehditlerden ve komşularıyla ilişkileri olumsuz etkileyecek hareketlerden kaçınması çağrısında bulunuldu. Belgede, önemli sınır sorunlarının BM'nin barışçıl çözüm ilkelerine uygun olarak ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'na da uygun çözülmesi çağrısında bulunuldu.
Kıbrıs sorunu da atıfta bulunulan belgede, Türkiye'nin aralarında Kıbrıs Rum kesimi de içinde olmak üzere AB'nin tüm ülkeleriyle ikili ilişkilerini normalleştirmesi istendi.
Belgede, AB'nin Kıbrıs ile ilgili 21 Mayıs tarihinde yayımladığı bildiriye de atıfta bulunuldu.
Belgede gümrük birliğinin işleyişiyle ilgili bölümde AB'nin, Türkiye'nin, Rum kesimi bandıralı kargo gemilerine yönelik kısıtlamayı kaldırması isteminde bulunduğu hatırlatıldı.
Olli Rehn: Türkiye Rumlar'a limanlarını açmalıAB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn "Türkiye'nin daha fazla ilerlemesi tamamen kendi hızıyla ilgili olacaktır. bir kaç kaygımız var. Türkiye öncelikle ek protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Türkiye Rumlar'a limanlarını açmalıdır. Bizim için 3 madde önemli.. Türkiye ceza kanunun ve ifade özgürlüğü, din özgürlüğüa konusunda hızlı adımlar atmalı. Gayrımüslimlere yönelik olumlu çabaların gösterilmesini bekliyoruz. Güneydoğu'da ki PKK'nın yarattığı ortamdan endişe duyuyoruz. Türkiye bu konuda da olumlu reformlar yapmalı." dedi.
GÜL: ÜSTÜMÜZE DÜŞENLERİ YAPACA?IZUzun görüşmeler sonrası Lüksemburga'a giden Dışışleri Bakanı Abdullah Gül düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:"Bugün Lüksemburg'da çok önemli kararlar alındı. Biz ülkemizin karşı karşıya kaldığı zorlukları burada aktardım. Üçüncü ülkelere karşı yaşadığımız güçlükleri anlattım. İnanıyorumki ileride bugün önemli bir kilometre taşı olarak anılacaktır. 3 Ekim'den sonra tarama müzakerelirini başarıyla atlattık. Türkiye ile Avrupa Birliği ile ilişkilerin gereksiz yere zehirlenmesine müsade edilmemelidir. Kıbrıs için biz ve Kıbrıs Türkleri elinden geleni yapmıştır. Ancak Rumlar beraber yaşamayı reddetmiştir. İnanıyorum ki bu problemin de çözümü için Ada'daki gerçekleri herkesin görmesi gerektedir. Biz üstümüze düşenleri yapacağız. Bu konuda Avrupa Birliği'de bize olumlu yaklaşacaktır diye tahmin ediyorum."
BBC muhabiri Abdullah Gül'e limanların ne zaman Rumlar'a açılacağını sordu. Gül "Türkiye AB'nin yeni 10 üyesi ile mal alışverişinde bulunmaktadır. Gemilerin limanlara gelip gitmesi bizim için farklı değerlendirmektedir, Avrupa Birliği için farklı değerlendirilmektedir. Ada'daki bizim istediğimiz gelişmeler olursa limanlar Rumlar'a açılacaktır. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın tekliflerinin kabul edilmesini istiyoruz" dedi.
Gül bir başka soruya da "Eğer bir tren kazası olacaksa bu bizim için de Avrupa Birliği içinde önem teşkil edecektir. Kıbrıs konusunda Türkler üstüne düşeni yapmaktadır ancak Rumlar uymamıştır. Rumlar, şimdi Avrupa Birliği'ni esir alıp Türkiye'ye baskı uygulayacaksa bundan her iki tarafta zarar görür.. Gelin herkes yapıcı olsun, ileride daha fazla işbirliği yapbiliriZ" şeklinde cevap verdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.