AB (Avrupa Birliği) liderler zirvesinden Türkiye'ye yönelik yaptırım tehdidi çıktı. Bu yazımızda AB'nin bizden istediği hukuk reformuna değinmek istiyoruz.
Hukukta reform gerekli de, AB istediği için olmasın bu. Önce biz inanalım ve isteyelim ki, reform amacına ulaşsın. Ismarlama ve göstermelik hareketler çözüm olmaz. Çözüm olmadığı gibi, aksine pek çok sorunu davet eder.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, TBMM'de (Türkiye Büyük Millet Meclisi) yaptığı konuşmada hâkim ve savcıları uyarırken Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nu (HSK) da boş geçmedi;
Bakan, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararlara yönelik bir ihlâl söz konusuysa, bu ihlâli yapan hâkim ve savcıların terfiinde HSK bu durumu dikkate alacak" dedi.
Avrupa Yargı Kurulları Ağı (ENCJ), "HSK artık bir tabelaya dönüştü. Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve Türk vatandaşları da dahil olmak üzere bağımsız, adil ve tarafsız mahkemelere erişim için çok az umut var" tespitinde bulunuyor.
Gerek içerde gerekse dışarda gelinen nokta o ki, yargı soluksuz kalmış. Mecalsiz girişimler ve reforma yönelik sözler de çare olacak gibi değil!
Hukuk devletini hayata geçirecek ve somutlaştıracak olan şey Türkiye'nin anayasa gündeminde saklıdır. O da, "yargı bağımsızlığı"dır. Adalet bakanının uyarılarının sonuç vermesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve adalete güven ancak anayasa değişikliği kapsamında yapılacak bir reformla mümkündür.
Önce yargıyı siyasallaşmaktan kurtaralım. Yani yargının yerini siyaset almasın. Bunun için de yargının amiral gemisi HSK'nın yapısını değiştirelim. Hâkim ve savcılara uyarıda bulunan adalet bakanını da biz uyaralım ve HSK'dan çekilmesini isteyelim. Yürürlükteki Anayasa hükmüne göre HSK'nın başkanı adalet bakanıdır, yardımcısı da kurulun tabii üyesidir (madde: 159). Hani biz güçler ayrılığını benimsemiş idik. Şimdi bakıyoruz, yürütme erki yargının merkezine oturmuş… Gel de çık işin içinden! Kuvvetler ayrılığından yapışık kuvvetlere geçmişiz.
HSK'nın yapısı değişmedikçe "bağımsız yargı" sözden öteye geçmez.
Anayasa'nın 2'inci maddesinde "hukuk devleti" olduğumuz yazılıdır.
Hukuk devletinde erklerin (yasama-yürütme-yargı) belirli bir denge içinde olması ve böylece yargının tarafsızlığının sağlanması için temel koşul, yargının diğer erklerden, yasama ve yürütmeden bağımsız olmasıdır.
Yargı bağımsızlığının olmazsa olmaz koşulu olarak birincisi, bir bütün olarak kurumsal açıdan yargının yürütmeden bağımsızlığının sağlanması; ikincisi bireysel olarak yargıçların bağımsız davranmasını sağlayacak güvencelerin olması gerekmektedir. Bu çerçevede örneğin yargıçların görev süreleri, görevden alınamamaları, mesleki güvenceleri bireysel olarak bağımsızlıklarını ilgilendirir.
Sözün özü: Reformu anayasadan başlatın ki, yargı bağımsızlığı somutlaşsın.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023