AB için yolun sonu göründü

AB'de yaşanan gelişmeler hep Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce yaptığı "AB 15 yıl içinde dağılacaktır" öngörüsünü doğrular mahiyette?AB'de ilk kriz Yunanistan'da patlak verdi ama o günlerdeki yazılarımızda krizin sadece Yunanistan'da olmadığı Almanya, Fransa da dahil bütün ülkelerde de ciddi sorunlar yaşandığını belirtmiştik. Neticede AB'nin resmi istatistik ajansı Eurostat'ın rakamları da AB'nin son durumunu ortaya koydu ve yıllık 572 milyar Euro'luk bütçe açığı açıklandı.Toplamda 30 trilyon doların üzerinde dış borca sahip olan AB'nin böyle bir açığı kapatabilecek bir çözümü olmadığı da gözüküyor.Yapılan son AB zirvesinin ana gündemi de buydu. AB, bu bütçe açığının en azından 286 milyar Euro'sunu halledebilmek için kemer sıkılması gerektiği üzerinde durdu.Kemer sıkma teklifi AB'nin yükünü çeken Almanya ve Fransa'dan geldi.Euro krizinden çıkmak için sıkı bütçe disiplini oluşturulması konuşuldu ve ağır yaptırımların bulunduğu "Mali Sözleşme" onaya sunuldu.Mali Sözleşme, katı bütçe kurallarıyla, "kemer sıkma"da birliği hedefliyordu. Sözleşmeye göre, Euro Bölgesi'nde bütçe açığı gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 3'ünü aşan ülkeler "otomatik yaptırımlara" maruz kalacak. Hatırlarsanız, bu teklif Sarkozy'e aitti.Yine bu sözleşmeyle para birliğinin yanında katı kuralların yer aldığı "mali birlik" de hedefleniyordu. Para birliğine bile dahil olmayan İngiltere'nin böyle bir sözleşmeye imza atması zaten düşünülmüyordu ve öyle de oldu. Mali birliğe hayır diyen İngiltere dolayısıyla siyasi birliğe de hayır demiş oldu. Bu AB zirvesiyle AB'nin en önemli üç ülkesinden biri olan İngiltere AB'den yolları ayırmış oldu.Yaşanan bu tablodan sonra AB'ye genel olarak bir bakalım. AB'ye üye olan Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya gibi alt düzey ülkeler zaten kendiliğinden dökülüyor, İngiltere gibi tepedeki ülkeler ise özgürlüğünü kısıtlayıcı sıkı mali politikalara hayır diyerek dökülüyor.Dökülen dökülene? İşin garip tarafı ülkelerin büyük bölümünün ayrı anlaşmayla devam edeceği söyleniyor ama işin başındaki Merkel ve Sarkozy'nin son bir haftadır yaptıkları açıklamalara bakılırsa imzalanan Mali Sözleşme çürük elmaları dökme amaçlı?İngiltere kendi rızası ile AB'den koptu ama diğer üyelerin büyük bir kısmı yaptırımlar devreye girdiği zaman mecburen dökülecekler. Eğer AB, mevcut Euro krizinin bir neticesi olarak dağılacaksa, bu Merkel'in ve Sarkozy'nin "AB'yi batıran liderler" olarak tarihe geçmesine neden olacak. Onların korkusu bu?Onlar bu Mali Sözleşme'yle mali çıtayı yükselterek AB ülkelerinin kendiliğinden dökülmesinin yolunu açıyorlar. Dökülen ülkeler için "Mali çıtayı aşamadı döküldü" diyecekler.İngiltere'nin önüne öyle bir sözleşme koydular ki İngiltere doğal olarak buna hayır dedi.Ama ne yaparlarsa yapsınlar korktukları başlarına gelecek.286 milyar Euro'luk kemer sıkma demek zaten yok olmaya yüz tutmuş AB pazarının tamamen devre dışı kalması demektir. Kemer sıkma politikalarının Yunanistan'da nelere yol açtığını gördük, şimdi alınan bu sıkı disiplin kararları Yunanistan'da yaşananların, Almanya, Fransa da dahil tüm AB'yi sarması demektir.Bugün AB'nin başındaki bela kapitalizmin bir neticesidir. Para politikaları yanlıştır ve tüketici kesimi devre dışı bırakmışlardır. İmzalanan Mali Sözleşme ise Euro krizinin faturasını yine tüketiciye kesmektedir.Gerek AB için gerekse tüm ülkeler için krizden kurtulmanın ve bir daha krize düşmemenin yolu para ve kaynakları yerli yerinde kullanan tüketime dayalı tek model Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmektir. Onun dışındaki çözümler hiçbir ülkeyi hiçbir noktaya götürmez.