Öğrencilik yıllarımızda her bir kelimesi ayrı bir anlam taşıyan "Andımız"ı her gün büyük bir coşkuyla okurduk.
Meğer ne kadar da önemliymiş, bugünlerde çok daha iyi görüyoruz.
Dün Andımız'ı eğitim sisteminden kaldıranlar bugün en önemli birlik unsurlarımızdan olan Türk milleti tanımını masaya yatırdılar.
BTP'nin ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bir Cumhuriyet Bayramı konuşmasında "Andımız" konusunda şu önemli tespitleri yapmıştı:
* "Anadolu'da etnik gruplar vardı. Bunlar Hacı Bektaş'ın Anadolu'ya gelmesine kadar millet değildi. Hacı Bektaş bunların hepsini Müslüman yapıyor ve adına da Türk milleti diyor."
* "Atatürk'ün felsefesi de bu değil mi? O da 'Ne Mutlu Türk'üm diyene' diyor. Türk doğana değil, 'ben Türk'üm diyene ne mutlu' diyor Atatürk. İşte bunun tamamına bir millet deniyor."
* "Bu tarifi yapan Hacı Bektaş-ı Veli'dir. Türk milletinin maneviyattaki genelkurmay başkanı da Hacı Bektaş-ı Veli'dir."
* "Allah aşkına bana söyleyin; andımızda mahsurlu ne var? Ben okuyunca duygulanıyorum."
* "Bana, 'büyüklerini sayacak, küçüklerini seveceksin' diyor. Bunun kavmiyetçilikle, ırkçılıkla alakası yok."
* "Bunu okuyan halk bir millet olur, onun adına da Türk milleti denir."
Tarihi gerçekler göstermektedir ki, Türk milleti denilince sadece etnik olarak Türklerden oluşan bir millet kastedilmemektedir.
Yani Türklük, Türk milleti ifadeleri bir ırkı değil, bir medeniyeti ifade etmektedir.
Anadolu'da temelini büyük Allah dostu Hacı Bektaş-ı Veli'nin attığı büyük bir medeniyet…
Anadolu'da bulunan ne kadar etnik unsur varsa, hepsi Hacı Bektaş'ın eliyle Ehl-i Beyt mayasıyla yoğrulmuş, dört dörtlük Müslüman olmuş ve Türk milleti adını almıştır.
Hacı Bektaş, baba tarafından Hz. Peygamberin soyundandır, anne tarafından da Türk'tür.
Hacı Bektaş öyle büyük bir insan ki, her biri Yunus Emre'nin hocası Tapduk Emre gibi olan 36 bin talebesi vardır.
Ve bunlar Anadolu'nun ve Balkanların her bir karışına dağılmışlar ve insanları İslam'la buluşturmuşlardır.
Hacı Bektaş'a hayran olan, onun yaşantısından ve de sohbetlerinden etkilenen Anadolu insanı, Laz'ı, Kürt'ü, Çerkez'i, Acem'i, Boşnak'ı, Keldani'si, Yezdani'si, Rum'u Müslüman olunca "Ben de Türk'üm" demiş ve Türk milletinin temelleri atılmıştır.
Türklük bir şemsiyedir, bir birleştirici unsurdur, o şemsiyenin altında birçok etnik unsur vardır, halk vardır.
Prof. Dr. Baş, çok önemli bir noktanın altını çiziyor: Atatürk ne mutlu Türk doğana ya da Türk olana demiyor, "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyor.
İşte burada Hacı Bektaş'ın temelini attığı Türk milleti tanımını net olarak görüyoruz.
Atatürk milliyetçiliği kafatasçılık değildir, şövenist bir mantık değildir.
Atatürk milliyetçiliği, temeli Hacı Bektaş'a dayanan bir medeniyet tarifidir.
Bu gerçeği en net bir şekilde Lozan Antlaşması'nda görüyoruz.
Lozan görüşmelerine katılan Türk heyetinin ifadelerine göre, Batılı ülkelerin en çok üzerinde durduğu konu azınlıklar meselesidir.
Rıza Nur bunu "Karıncaları bile ekalliyet yapmak istiyorlar" şeklinde ifade etmiştir. Ekalliyet azınlık demek…
Atatürk, Batılıların bu ısrarı karşısında dik bir duruş sergiliyor ve "Hayır" diyor, "Müslüman olanlar Türk, gayrimüslimler azınlıktır."
İşte Prof. Dr. Baş'ın anlattığı Türk milleti gerçeği, Türklük gerçeği…
Esasen bu açıdan bakıldığında, Prof. Dr. Baş'ın daha önceki konuşmalarında ifade ettiği gibi, "Ne mutlu Türk'üm diyene" demek, "Ne mutlu Müslüman'ım diyene" anlamına geliyor.
Şimdi bütün bu gerçeklerden yola çıkarak Andımız'ı bir daha bu gözle okuyalım:
"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"
Söyler misiniz, bu ülkenin ve milletin samimi bir ferdi olup da, bundan rahatsız olabilecek bir kişi var mı? O halde Andımız'ı neden milli eğitim sisteminden çıkardınız?
Yoksa, Andımız'la yetişen gençlik, bugün Türk milleti tanımını değiştirmenize müsaade etmez diye mi endişe ettiniz?
Korktuğunuz başınıza gelecektir.
Çünkü Andımız'ın dilden dile okunmasını engelleseniz de, gönülden gönüle aktarılmasını asla engelleyenezsiniz.
Hacı Bektaş'ın temellerini attığı, Atatürk'ün resmileştirdiği Türk millleti tanımının koruyucusu ve sigortası Türk gençliğidir.
Ata'mız bu sebeple 19 Mayıs'ı Türk gençliğine armağan etti, Cumhuriyeti de yine Türk gençliğine emanet etti.
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin muhatabı olan delikanlı bir genç çıkar ve bütün bu oyunları bozar.
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025