İstanbul sokakları trafik lambasından geçilmiyor.
Adım başı sinyalizasyon.
Sokak başı kanalizasyon.
AB uyum yasaları çerçevesinde olduğu rivayet edilen bu "her adıma bir trafik lambası" uygulamasının ikinci ayağı "her eve trafik lambası" şeklinde devam edecek.
İçeri giriyorsunuz, salondaki trafik lambası şayet kırmızı yanıyorsa bekleyeceksiniz.
Sarı yanarken ayakkabıları çıkartıyorsunuz, yeşil yandımı, "bismillah" dalıyorsunuz içeri.
Yatak odası da öyle.
Kırmızıda bekle,
Sarıda pijamalar tifinkandı,
Yeşilde tombi yatak.
Bu uygulama on ve daha yukarı nüfuslu aileler için çok ideal.
65 metrekare genişliğinde devasa bir daireye on çocuk ve anne-baba, tam on iki kişiyi, hiçbir kaza bela olmadan başka nasıl yerleştireceksiniz.
Her eve bir sinyalizasyon vatan-millete-devlete ve külfete hayırlı olsun.
Başbakan'a nacizane tavsiyem...Sayın Başbakan!
Hemen her fırsatta "hortum üreticileri ve kullanıcıları sendikası" hakkında irat buyurduğunuz beyanat bizi ziyadesiyle duygulandırmaktadır.
Bu yüzden gözyaşlarımız sel,
Ah-u feryatlarımız yel,
Küreğimiz bel,
Kelle-yi şerifemiz kel oldu.
Şu ana kadar ülkeye maliyeti 40 milyar dolar olan bu ünlü hortum üreticilerinden hiçbirinin kılına dokunamamışsınız.
İkinci olarak, bu hortumculardan birine ait helikopterle seçim bölgelerine intikal etmiştiniz.
Ailecek hortumcu "yıldızgillere" son indirici yumruğu hâlâ vuramamış olmanızın onları kahraman yapması da bir yana.
Sizden, ailesinin bir ferdi bile "hortum üreticisi ve kullanıcısı olmamış" biri olarak ricam şu;
Bu hortum edebiyatlarını yaparken lütfen, yanınızda sayın Aydın bey olmasın.
Onun alkışlarıyla mest-ü hayran olup,
Kendinizden geçmeyin!
Yanlış don biçmeyin,
Ekşi ayran içmeyin,
Yanlış zerzevat seçmeyin.
Haşa, ben, bu kısa zamanda, ailevî bir becerinin ve yaratılıştan genlerinde mevcut üstün iş bitiricilik özelliği sonucu akıllara durgunluk veren yükselişin sahibi, yakın geçmişin Perşembepazarı sakini Aydın bey için hortumcudur gibi bir şey söylemiyorum.
Tanrı çarpsın,
Bölsün, toplayıp-çıkarsın ki, böyle bir niyetim yok.
Hem, o öyle biri olsa, o "vatan-millet" aşkıyla yanıp tutuşan, her biri, laik, çağdaş ve ilerici, gericilik konusunda hayli duyarlı, şeriata karşı bahçeleri çitli ve kalın duvarlı köşe yazarları ona müsaade eder mi hiç?
Ertuğrul gibi, Eminciğim gibi, Güneri gibi, güderi gibi, süet gibi, sütlü et gibi...
Ama,
Dünyanın bin bir hali,
Dedemin iki bin bir masalı var.
Milletin ağzı çuval,
Burnu kaval,
Mazisi maval değil ki.
Lütfen sayın Başbakan, başka yerde at şu "hortum" nutuklarını.
İyi de gidiyor hani.
Aydın beyi muaf tut.
Adım başı sinyalizasyon.
Sokak başı kanalizasyon.
AB uyum yasaları çerçevesinde olduğu rivayet edilen bu "her adıma bir trafik lambası" uygulamasının ikinci ayağı "her eve trafik lambası" şeklinde devam edecek.
İçeri giriyorsunuz, salondaki trafik lambası şayet kırmızı yanıyorsa bekleyeceksiniz.
Sarı yanarken ayakkabıları çıkartıyorsunuz, yeşil yandımı, "bismillah" dalıyorsunuz içeri.
Yatak odası da öyle.
Kırmızıda bekle,
Sarıda pijamalar tifinkandı,
Yeşilde tombi yatak.
Bu uygulama on ve daha yukarı nüfuslu aileler için çok ideal.
65 metrekare genişliğinde devasa bir daireye on çocuk ve anne-baba, tam on iki kişiyi, hiçbir kaza bela olmadan başka nasıl yerleştireceksiniz.
Her eve bir sinyalizasyon vatan-millete-devlete ve külfete hayırlı olsun.
Başbakan'a nacizane tavsiyem...Sayın Başbakan!
Hemen her fırsatta "hortum üreticileri ve kullanıcıları sendikası" hakkında irat buyurduğunuz beyanat bizi ziyadesiyle duygulandırmaktadır.
Bu yüzden gözyaşlarımız sel,
Ah-u feryatlarımız yel,
Küreğimiz bel,
Kelle-yi şerifemiz kel oldu.
Şu ana kadar ülkeye maliyeti 40 milyar dolar olan bu ünlü hortum üreticilerinden hiçbirinin kılına dokunamamışsınız.
İkinci olarak, bu hortumculardan birine ait helikopterle seçim bölgelerine intikal etmiştiniz.
Ailecek hortumcu "yıldızgillere" son indirici yumruğu hâlâ vuramamış olmanızın onları kahraman yapması da bir yana.
Sizden, ailesinin bir ferdi bile "hortum üreticisi ve kullanıcısı olmamış" biri olarak ricam şu;
Bu hortum edebiyatlarını yaparken lütfen, yanınızda sayın Aydın bey olmasın.
Onun alkışlarıyla mest-ü hayran olup,
Kendinizden geçmeyin!
Yanlış don biçmeyin,
Ekşi ayran içmeyin,
Yanlış zerzevat seçmeyin.
Haşa, ben, bu kısa zamanda, ailevî bir becerinin ve yaratılıştan genlerinde mevcut üstün iş bitiricilik özelliği sonucu akıllara durgunluk veren yükselişin sahibi, yakın geçmişin Perşembepazarı sakini Aydın bey için hortumcudur gibi bir şey söylemiyorum.
Tanrı çarpsın,
Bölsün, toplayıp-çıkarsın ki, böyle bir niyetim yok.
Hem, o öyle biri olsa, o "vatan-millet" aşkıyla yanıp tutuşan, her biri, laik, çağdaş ve ilerici, gericilik konusunda hayli duyarlı, şeriata karşı bahçeleri çitli ve kalın duvarlı köşe yazarları ona müsaade eder mi hiç?
Ertuğrul gibi, Eminciğim gibi, Güneri gibi, güderi gibi, süet gibi, sütlü et gibi...
Ama,
Dünyanın bin bir hali,
Dedemin iki bin bir masalı var.
Milletin ağzı çuval,
Burnu kaval,
Mazisi maval değil ki.
Lütfen sayın Başbakan, başka yerde at şu "hortum" nutuklarını.
İyi de gidiyor hani.
Aydın beyi muaf tut.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024