ABD mi, Suriye mi? Münbiç mi, İncirlik mi?

Terörü sınırdan uzaklaştırmak ve Afrin'deki terör unsurlarını temizleyerek Afrin'i gerçek sahiplerine bırakmak hedefiyle başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı bütün hızıyla devam ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) desteklediği ÖSO'ya bağlı güçler stratejik öneme sahip Burseya Dağı'nın yanı sıra Afrin'in batısındaki bin rakımlı tepede de kontrolü tamamen ele geçirdi. Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, 649 teröristin etkisiz hale getirildi ifade edildi.
Bu arada terör örgütü PKK/PYD Afrin kırsalından Türkiye'ye roketler göndermeye devam etti. Hatay'ın Reyhanlı ilçesine 2 roket düşerken, Kilis'e de roket saldırıları devam etti.
Operasyonun başladığı 20 Ocak'tan bu yana Kilis'e atılan roket sayısı 20'yi buldu.
Operasyon devam ederken, stratejik ortak(!) ABD'den garip açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bildiğiniz gibi ABD önce Suriye'deki muhataplarının PYD/YPG olduğunu söylüyordu, Türkiye'nin tepkisi üzerine aynı terör örgütüne Suriye Demokratik Güçleri (SDG) demeye başladılar. Şimdi de Türkiye Münbiç'e saldırmasın diye aynı terör örgütüne farklı bir isim daha verdiler: Münbiç Askeri Konseyi?
Pentagon Sözcüsü Galloway, "Biz Münbiç Askeri Konseyi ile çalışıyoruz. Onları, şehri DEAŞ'tan kurtaran Suriye Demokratik Güçleri eğitti. Ama bugün yerel güçleri temsil eden Menbiç Askeri Konseyi' dedi. Galloway ayrıca, "Afrin'deki Kürt gruplar DEAŞ ile mücadele küresel koalisyonunun bir parçası değil" ifadelerini de kullandı.
Galloway, "Münbiç'te YPG'li var mı?" sorusuna ise şöyle cevap veriyor: 
"Spekülasyon yapmayız. Ama Münbiç'teki güçler Münbiç Askeri Konseyi'ne mensup. Bu yapı, Suriye'nin o bölgesinin çoklu etnik yapısını yansıtan bir temsiliyete sahip. Münbiç Askeri Konseyi'nin yüzde 60'ı Arap, yüzde 40'ı ise Kürt, Türkmen ve Hıristiyan."
Pentagon Sözcüsü uzun uzun dolandıra dolandıra anlatıyor ama kısaca "var" diyor.
Hatırlarsanız daha önce de ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü McKenzie, siyasilerimizin "Afrin'den sonra sıra Münbiç'te" açıklamalarından sonra, "Münbiç'e yönelik bir hareket takip etmiyorum. Olmayabilir de demiyoruz, ama gelecekle ilgili spekülasyon da yapamam. Bölgedeki Amerikan birlikleri kendilerini savunabilecek durumda. Türkiye de askerlerimizin nerede olduğunu biliyor" demişti. Yine ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Votel de önceki gün ABD'nin Türkiye'nin operasyon düzenlemeyi düşündüğünü söylediği Münbiç'ten çekilme planının olmadığını açıklamıştı.
Görünen o ki, Münbiç'e yapılacak muhtemel bir operasyonu ABD "savaş ilanı" olarak algılıyor ve ifade ediyor. Pentagon'dan yapılan şu açıklamada çok ilginç:
"SDG'nin bazı unsurlarının Afrin'de devam eden Zeytin Dalı Harekâtı nedeniyle Suriye'nin kuzeyinde kuvvet kaydırdı, ancak bu ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyonun direktifiyle yapılmadı."
Biz de inandık! ABD'nin koordine ettiği silahlarını ABD'den alan SDG'li teröristler ABD'nin haberi ve direktifi olmadan Afrin'e geçecekler, sizce bu mümkün mü? Elbette ki hayır? Anlaşılan o ki, ABD, Harekat'ın Afrin'le sınırlı kalıp Münbiç'e ilerlememesi için önlem alıyor.
Türkiye'nin bu tablo karşısında başarılı olabilmesi için iki adımı atması gerekmektedir.
Birincisi; Münbiç'e operasyon ABD ile savaş bağlamında karşı karşıya gelmek demektir. O halde Münbiç'ten önce yapılması gereken başta İncirlik Üssü olmak üzere bütün ABD üslerini kapatmaktır. Ayrıca ABD'nin Türkiye'yi bir BBG evi gibi izlemesini sağlayan Malatya'daki radar üssünün de derhal kapatılması gerekmektedir.
Kaleyi içeriden sağlama almadan dışarıda başarı elde etmek mümkün değildir.
İkincisi ise; Irak sınırına kadar sınırımızı terörden temizleyecek olan bir harekâtı mutlaka Suriye Devleti ile birlikte, işbirliği içinde yapmak zorundayız.
Unutmayalım ki, ABD, Türkiye'yi göstererek Suriye'deki konumunu izah etmektedir.
Türkiye ÖSO ile beraber, ABD ise PYD/YPG ile beraber?
Eğer Türkiye Suriye Devleti ile işbirliğine girerse, hem operasyon için hukuki bir zemin yakalamış olacak hem de ABD bir işgalci güç olarak üslerini kapatmak zorunda kalacaktır.
Böylece Suriye'de terör kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır boşuna "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" ve de "Bölgemizdeki sorunlar ancak bölge ülkelerinin ittifakıyla, işbirliğiyle çözülebilir" demiyor.
Unutmayalım ki, Soçi'de yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi eğer ifade edildiği gibi sadece Cenevre'ye hazırlık niteliğinde ise asla bir netice çıkmayacaktır. Çünkü Cenevre'de ABD'ye rağmen Suriye'nin lehine bir karar çıkmaz.