ABD ve AB'nin gizli haçlı seferleri - 11

Son zamanlarda İslam dinini saptırma uğraşıları yeni türeyen eski ateistler veya bazı aşırı liberallerden de gelmektedir. Bu kişiler, kendi akıllarına göre dini ve inancı değerlendirmeye kalkışmaktadır. Bunlar mesela, dini kitapları hiç okumadan, din bilgisini öğrenmeden, dini yorumlarının manalarını bilmeden, dini adamları dinlemeden, hakiki dindarların yaptıklarına aldırmadan, camilere hiç uğramadan, din adına fikir yürütmeye koyulmakta ve yorumlar yapmaktadır. Bu durum sadece bizim Ülkemizde yapılmamaktadır. Şu andaki dünyanın birçok yerinde bu tür gelişmeler olmakta ve gittikçe de hızlı bir şekilde artmaktadır. Hatta bunun da ötesinde din adına bazı yazılar eski dinsizler - ateistler tarafından yazılmaktadır. Tabii ki bu kitapları okuyanlar, dini bilgi öğrenmek yerine, dini yazıları veya inançları saptıran yorumlara, kurban olmaktadır. Bu nakız - eksi bilgiler, insanların akıllarını büsbütün karıştırmakta ve dine bakmalarında tamamen ters bir tutum içine götürülmektedir. Dünyayı kaplayan ve 80 küsur yıl süren Sosyalizm - Komünizm Rejimleri, bu hususta dine karşı saldırılarıyla, inançlarda büyük tahribat yapmışlardı. Onun yanında maddeyi ön plana koyan günümüzün o meşhur izimler: Kapitalizm, sosyalizm, materyalizm, liberalizm, empeyalizm, neo-emperyalizm veya globalizasyon' taraftarları da maddenin etrafındaki kilitlendikleri için dine ve maneviyata pek önem vermemektedirler. Gerçi onlardan bazıları, inançları reddetmemektedir, ancak yine de manayı arka planda bırakmaktadır. Böylece bu bilgisiz insanlar, halkımızı ve özellikle gençliğimizi, dine ve inanca karşı büsbütün soğutmaya çalışmakta ve dini insan yaşamında pek gerekli olmayan "Ek ve ikincil bir görev" olarak göstermektedir. Her neyse hangi bakımdan bakılırsa bakılsın, onların kafalarında, din adeta "üvey evlat" muamelesi görmektedir. Hakiki demokrasi ancak İslamcılarla mümkün olur Amerika'nın Dış İlişkiler Konseyi, etkin bir sosyal yaşamı ele almaktadır. Ortadoğu ülkelerinde demokratikleşmenin ABD'nin Orta Doğu politikasını ele almakta ve onu tenkit etmektedir. Bu kuruma göre, Orta Doğu'nun değişmesi, Amerikan dayatmasıyla değil, barışçı İslamî inancın siyasi hayatta daha etkin rol almasıyla gerçekleşebileceğini ifade etmektedir. Bu durum ise ancak İslamî dinin daha iyi anlaşılması ve gelişmesiyle husule gelebilir. ABD Orta Doğu'daki terörün bitirilmesi için demokratikleşmeyi ön görmektedir. Onun için Orta Doğu'da özellikle Arap ülkelerinde, baskılı bir şekilde zoraki demokratikleşmeyi sağlamaya çalışmak zararlı olmaktadır. Bu aslında uzun vadeli düşünüldüğü takdirde, hem Orta Doğu'dakilere hem de ABD'dekilere zararı büyük olacaktır. Bunun yanında eski dış işleri bakanı Madedline Albright ve eski kongre üyesi Vin Vebber ve arkadaşları tarafından bu hususu ele alarak bir rapor hazırlanmıştır. Bu raporda ABD'nin önceliği özellikle Orta Doğu sorunları üzerinde olacağı bildirilmektedir. Ancak o raporda demokrasi hareketlerinin desteklenmesi tavsiyeleri yer almaktadır. Dayatma ve zorlamaların ise zararlı olabileceği dile getirilmektedir. Terör ancak demokrasi ile önlenebilir denmektedir. ABD'nin kaybolan itibarının geri kazanılması için demokratik kuralların tam olarak uygulanması gerekliliği üzerinde durulmaktadır.