Abdal geleneğinin unutulmaz ismi: Hacı Taşan
Abdal geleneğinin unutulmaz ismi: Hacı Taşan
10.06.2020 23:54:00





Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde yaşayan "Taşan Kardeşler" gurubunun üyesi Duran Taşan, Türk Halk Müziği'nin merhum ozanı olan Hacı Taşan'ı ve bozlak türkülerinin hikayelerini anlattı.
Duran Taşan, "Hacı Taşan kimdir? Üstat Neşet Ertaş'ın hocası Muharrem Ertaş'ın da öğrencisidir. Abdal geleneğini temsil eden ozanlarımızdandır. 'Allı Turnam', 'Bugün Ayın Işığı', 'Yüce Dağ Başına Yağan Kar İdim' gibi birçok eseri kazandırmış ozanımızdır. Taşan kardeşler de o geleneği Keskin'de devam ettiren Hacı Taşan Kültür Merkezinde abdal müziğini, bozlağını, ağıtları, Keskin ağırlamasını kuşaktan kuşağa aktaran grubumuzun ismidir" dedi.
'Türkülerimizin mutlaka bir hikayesi var'
"Burada bozlak insanların dinlerken hem hüzünlendiği, Türk insanı biraz acıyı sever yemekte de acıyı sever, türküde de acıyı sever" diyen Taşan, şunları kaydetti: "Bizim burada insanlarımız gibi akşamdan yatıp sabahtan kalkıp bir türkü olması formatı değildir. Mutlaka yaşanmış bir hikayesi vardır. Mesela; Ankara'da yedim taze meyveyi, ot çiğnemişsin yalan dünyayı, Keskin'den de sildirmeyin künyeyi, söyleyin anama anam ağlasın anamdan gayrisi başkası yalan ağlasın. Bu da bir hikaye sonucu gerçekleşmiştir Keskin'de. İnsanlar bu türküyü bilir. Bütün sanatçılar Türkiye geneli söyler ama hikayesini bilmezler.
Sefer Ceyhan isimli bir genç 20'li yaşta askerden yeni gelmiş. Öksüz bir kız ile evlendirilir yakın bir civarda. Sonra bunların çocuğu olmaz. Doktorlara falan gider derken Sefer'in kulağının arka tarafında bir yara çıkar. Sefer de iyileşmeyince doktorlara gider. En son numune hastanesine gönderirler. Orada aslan pençesi olduğu anlaşılır ve çaresi yoktur. Doktor da bakıp daha yeni evlenmiş. Genç çocuk yaştaki bir delikanlıyı öleceksin demez. Hadi evine git köyüne git iyi olacaksın der. Yanındakilere de der bunu yedirin-içirin, gezdirin canı ne istiyorsa son zamanlarını iyi yaşasın. Ailesiyle eşiyle hep bir arada olsun. Gittiler köye kısa bir süre sonra da vefat eder."
Hacı Taşan'ın TRT radyosundaki okuduğu ilk şiiri
Hacı Taşan'ın, ilk radyo programında okuduğu şiirin hikayesini anlatan Taşan, "Bir cenaze defnedilirken biri gelir Hacı Taşan'a 'Hacı emmi, rahmetliye ben şöyle bir şiir yazdım bakar mısın?' der. Rahmetli de, 'Oku evladım bir dinleyeyim' der. O sözleri dinledikten sonra da çok etkilenir rahmetli Hacı Taşan. TRT'ye ilk gittiği radyo programında türkü olarak söyler: 'Trene bin tren salladı/Zalim doktorlar hep yüreğime elledi/İyi olursun diye köyüme yolladı/Söyleyin anama anam ağlasın/Anamdan başkası yalan ağlasın/Ankara ile şu Keskin'in arası/Arasına da buz bulanık dumanlı dağlar durası/Pek çok doktorlar gezdim ama yokmuş çaresi/Söyleyin anama anam ağlasın/Anamdan gerisi yalan ağlasın.'
Böyle devam ediyor. Yani bu bozlak türküler sofradaki ekmek gibidir. Hayatımızdaki su gibidir. Hayat biçimimizdir. Hayatımızdan gerçekleri sunduğumuz bir şeydir. Bugüne kadar Muharrem Ertaş ile Çekiç Ali ile Hacı Taşan ile rahmetli Neşet Ertaş ağabey ile sunuldu. Ondan sonraki kuşak da bizleriz. Elimizden geldiği kadar yine eserler yapmaktayız" ifadelerini kullandı. İHA
Duran Taşan, "Hacı Taşan kimdir? Üstat Neşet Ertaş'ın hocası Muharrem Ertaş'ın da öğrencisidir. Abdal geleneğini temsil eden ozanlarımızdandır. 'Allı Turnam', 'Bugün Ayın Işığı', 'Yüce Dağ Başına Yağan Kar İdim' gibi birçok eseri kazandırmış ozanımızdır. Taşan kardeşler de o geleneği Keskin'de devam ettiren Hacı Taşan Kültür Merkezinde abdal müziğini, bozlağını, ağıtları, Keskin ağırlamasını kuşaktan kuşağa aktaran grubumuzun ismidir" dedi.
'Türkülerimizin mutlaka bir hikayesi var'
"Burada bozlak insanların dinlerken hem hüzünlendiği, Türk insanı biraz acıyı sever yemekte de acıyı sever, türküde de acıyı sever" diyen Taşan, şunları kaydetti: "Bizim burada insanlarımız gibi akşamdan yatıp sabahtan kalkıp bir türkü olması formatı değildir. Mutlaka yaşanmış bir hikayesi vardır. Mesela; Ankara'da yedim taze meyveyi, ot çiğnemişsin yalan dünyayı, Keskin'den de sildirmeyin künyeyi, söyleyin anama anam ağlasın anamdan gayrisi başkası yalan ağlasın. Bu da bir hikaye sonucu gerçekleşmiştir Keskin'de. İnsanlar bu türküyü bilir. Bütün sanatçılar Türkiye geneli söyler ama hikayesini bilmezler.
Sefer Ceyhan isimli bir genç 20'li yaşta askerden yeni gelmiş. Öksüz bir kız ile evlendirilir yakın bir civarda. Sonra bunların çocuğu olmaz. Doktorlara falan gider derken Sefer'in kulağının arka tarafında bir yara çıkar. Sefer de iyileşmeyince doktorlara gider. En son numune hastanesine gönderirler. Orada aslan pençesi olduğu anlaşılır ve çaresi yoktur. Doktor da bakıp daha yeni evlenmiş. Genç çocuk yaştaki bir delikanlıyı öleceksin demez. Hadi evine git köyüne git iyi olacaksın der. Yanındakilere de der bunu yedirin-içirin, gezdirin canı ne istiyorsa son zamanlarını iyi yaşasın. Ailesiyle eşiyle hep bir arada olsun. Gittiler köye kısa bir süre sonra da vefat eder."
Hacı Taşan'ın TRT radyosundaki okuduğu ilk şiiri
Hacı Taşan'ın, ilk radyo programında okuduğu şiirin hikayesini anlatan Taşan, "Bir cenaze defnedilirken biri gelir Hacı Taşan'a 'Hacı emmi, rahmetliye ben şöyle bir şiir yazdım bakar mısın?' der. Rahmetli de, 'Oku evladım bir dinleyeyim' der. O sözleri dinledikten sonra da çok etkilenir rahmetli Hacı Taşan. TRT'ye ilk gittiği radyo programında türkü olarak söyler: 'Trene bin tren salladı/Zalim doktorlar hep yüreğime elledi/İyi olursun diye köyüme yolladı/Söyleyin anama anam ağlasın/Anamdan başkası yalan ağlasın/Ankara ile şu Keskin'in arası/Arasına da buz bulanık dumanlı dağlar durası/Pek çok doktorlar gezdim ama yokmuş çaresi/Söyleyin anama anam ağlasın/Anamdan gerisi yalan ağlasın.'
Böyle devam ediyor. Yani bu bozlak türküler sofradaki ekmek gibidir. Hayatımızdaki su gibidir. Hayat biçimimizdir. Hayatımızdan gerçekleri sunduğumuz bir şeydir. Bugüne kadar Muharrem Ertaş ile Çekiç Ali ile Hacı Taşan ile rahmetli Neşet Ertaş ağabey ile sunuldu. Ondan sonraki kuşak da bizleriz. Elimizden geldiği kadar yine eserler yapmaktayız" ifadelerini kullandı. İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.