ABD-PKK işbirliği son günlerde iyice gün yüzüne çıkmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde TSK, Silopi'deki PKK deposunda ABD ordusu envanterine kayıtlı İHA yani İnsansız Hava Aracı buldu.
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Silopi'de yürütülen operasyonda ele geçen insansız hava aracını TBMM gündemine taşıdı. Öztrak, "Operasyonlarda ele geçirilen İHA ve son model silahlar, Suriye ve Irak'ta yürütülen vekâlet savaşlarının artık bizim şehirlerimize de sıçradığını göstermektedir" değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin terör örgütü olarak görmediği PKK'nın Suriye kolu YPG'ye verdiği silahların büyük bölümünün PKK'ya gittiği anlaşılıyor.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Davutoğlu'nun 'YPG terör örgütüdür' açıklamasına rağmen, görüşmelerde YPG'yi ağzına bile almadı.
Biden'ın gündeminde açılım sürecinin tekrar başlatılması, Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi vardı. İç işlerimize yönelik verilen bu ev ödevleri gösteriyor ki, AKP'nin Yeni Anayasa ve Başlık sistemindeki ısrarı, ABD'nin hükümete verdiği ayardan kaynaklanıyor. Yani ABD istiyor, AKP yapıyor?
ABD Diyarbakır'da üs istiyor, AKP şak diye yerine getiriyor. ABD bu üsse 300 asker gönderiyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasağı yaklaşık 2 aydır sürmekte. PKK hem bu bölgeden hem de Cizre, Silopi ve diğer bölgelerden hala temizlenemedi. Aldığımız bazı duyumlara göre askerimizi ve polisimizi şehit eden keskin nişancıların CIA ve MOSSAD ajanları olduğu yönünde. PKK'nın, Amerika'nın envanterine kayıtlı olan İnsansız Hava Aracını güvenlik güçlerimizin yerini tespitte kullanmadığını kim söyleyebilir?
Suriye'de de benzer senaryolar hayata geçirilmişti. CIA ve MOSSAD ajanlarının yardımıyla içeride terör grupları oluşturuldu. Bu terör gruplarına son model silahlar temin edildi. Ayrıca o silahları kullanmaları için eğitim verildi. Silah kullanmasını öğrenen bir sürü insanı sokağa salmak da yetmiyor, bunların belli bir askeri düzen içerisinde hareket etmesi gerek. Savaş taktiklerinin ve manevra bilgilerinin de olması lazım. Terör gruplarına her türlü eğitim bu ajanlar tarafından sağlandı.
Şimdi sıra Türkiye'de? PKK'nın elinde ABD'ye ait silahların bulunmasının başka hiçbir türlü izahı olamaz. ABD, YPG'ye silah yardımı yaptı ve bu silahlar sınırdan geçirilerek Türkiye'ye sokuldu. ABD bunu isteyerek ve planlayarak yaptı.
IŞİD'in kurucusunun bir MOSSAD ajanı olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Reyhanlı'daki, Suruç'taki, Ankara'daki ve Sultanahmet'teki patlamaları bu çerçeveden değerlendirmek gerek. Hatta Joe Biden'ın son ziyaretini de bu çerçeveden değerlendirmek gerek. Joe Biden Türkiye'ye gelerek hükümete ev ödevlerini vermiş ve aba altından sopa göstermeyi de eksik etmemiştir. Biden'ın ziyaretinin Türkçesi şudur; "Eğer verdiğim ödevleri yerine getirmezseniz, bir yandan PKK, diğer yandan IŞİD, başınızı beladan kurtaramazsınız."
Bir ülkenin ABD ve İsrail gibi 'dostu' varken düşmana ne gerek var! İşte AKP'nin 14 yılda Türkiye'yi getirdiği nokta budur. 15 yıl önce AKP'yi kurduran ABD, bu günleri hedeflemişti. AKP'nin kurmayları da o dönem hemen oltaya gelmişlerdi.
ABD bu oltayı, AKP'den önce Sayın Haydar Baş'a atmıştı ancak aradığı karşılığı kendisinden bulamamıştı. Sayın Baş'ın vatan, millet, din ve namus değerleri çok daha ağır basmıştı. Bu hadisenin iç yüzünü Sayın Haydar Baş'ın kendi ifadeleriyle tekrar dinleyerek yazımıza son verelim.
"Hukukçu Ahmet Erimhan'ın da katıldığı bir toplantıda ABD'nin büyükelçisi bendenizi ziyaret etmek istedi. Ben o zaman bir bakanlığın başdanışmanıyım. Niye beni ziyaret etsinler diye düşündüm. Sonra öğreniyorum ki Türkiye'de siyasilerden istedikleri sonucu elde edemiyorlar, yeni bir tane av arıyorlar. Baktılar bu hoca has bir adam, sakallı biri, bununla milleti ikna ederiz, bunu bir avlayalım! Ağı attılar, beni bekliyorlar. Ben de arkadaşları topladım. Bakınız şu anda Türkiye'de bütün imkânlar bizim önümüze kondu, isteyen başbakan olur, bakan olur, vekil olur, genel müdür olur, her şey olabilirsiniz. Bana derseniz hocam sen ne olacaksın? Hiçbir şey olmayacağım. Bu adamlar bize bunu verirken namusumuzu isteyecekler, vatanımızı isteyecekler, devletimizi, dinimizi ve servetimizi isteyecekler. Ben bunların hiçbirini veremem. Ben bu dünyaya bir defa geldim, ahret için çalışıyorum. Yoksa Allah korusun iki günlük dünya için sen ebedi hayatını mahvedersen senden ne olur ya? Dediler ki hocam biz de aynen sizin gibi düşünüyoruz."
Geçtiğimiz günlerde TSK, Silopi'deki PKK deposunda ABD ordusu envanterine kayıtlı İHA yani İnsansız Hava Aracı buldu.
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Silopi'de yürütülen operasyonda ele geçen insansız hava aracını TBMM gündemine taşıdı. Öztrak, "Operasyonlarda ele geçirilen İHA ve son model silahlar, Suriye ve Irak'ta yürütülen vekâlet savaşlarının artık bizim şehirlerimize de sıçradığını göstermektedir" değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin terör örgütü olarak görmediği PKK'nın Suriye kolu YPG'ye verdiği silahların büyük bölümünün PKK'ya gittiği anlaşılıyor.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Davutoğlu'nun 'YPG terör örgütüdür' açıklamasına rağmen, görüşmelerde YPG'yi ağzına bile almadı.
Biden'ın gündeminde açılım sürecinin tekrar başlatılması, Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi vardı. İç işlerimize yönelik verilen bu ev ödevleri gösteriyor ki, AKP'nin Yeni Anayasa ve Başlık sistemindeki ısrarı, ABD'nin hükümete verdiği ayardan kaynaklanıyor. Yani ABD istiyor, AKP yapıyor?
ABD Diyarbakır'da üs istiyor, AKP şak diye yerine getiriyor. ABD bu üsse 300 asker gönderiyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasağı yaklaşık 2 aydır sürmekte. PKK hem bu bölgeden hem de Cizre, Silopi ve diğer bölgelerden hala temizlenemedi. Aldığımız bazı duyumlara göre askerimizi ve polisimizi şehit eden keskin nişancıların CIA ve MOSSAD ajanları olduğu yönünde. PKK'nın, Amerika'nın envanterine kayıtlı olan İnsansız Hava Aracını güvenlik güçlerimizin yerini tespitte kullanmadığını kim söyleyebilir?
Suriye'de de benzer senaryolar hayata geçirilmişti. CIA ve MOSSAD ajanlarının yardımıyla içeride terör grupları oluşturuldu. Bu terör gruplarına son model silahlar temin edildi. Ayrıca o silahları kullanmaları için eğitim verildi. Silah kullanmasını öğrenen bir sürü insanı sokağa salmak da yetmiyor, bunların belli bir askeri düzen içerisinde hareket etmesi gerek. Savaş taktiklerinin ve manevra bilgilerinin de olması lazım. Terör gruplarına her türlü eğitim bu ajanlar tarafından sağlandı.
Şimdi sıra Türkiye'de? PKK'nın elinde ABD'ye ait silahların bulunmasının başka hiçbir türlü izahı olamaz. ABD, YPG'ye silah yardımı yaptı ve bu silahlar sınırdan geçirilerek Türkiye'ye sokuldu. ABD bunu isteyerek ve planlayarak yaptı.
IŞİD'in kurucusunun bir MOSSAD ajanı olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Reyhanlı'daki, Suruç'taki, Ankara'daki ve Sultanahmet'teki patlamaları bu çerçeveden değerlendirmek gerek. Hatta Joe Biden'ın son ziyaretini de bu çerçeveden değerlendirmek gerek. Joe Biden Türkiye'ye gelerek hükümete ev ödevlerini vermiş ve aba altından sopa göstermeyi de eksik etmemiştir. Biden'ın ziyaretinin Türkçesi şudur; "Eğer verdiğim ödevleri yerine getirmezseniz, bir yandan PKK, diğer yandan IŞİD, başınızı beladan kurtaramazsınız."
Bir ülkenin ABD ve İsrail gibi 'dostu' varken düşmana ne gerek var! İşte AKP'nin 14 yılda Türkiye'yi getirdiği nokta budur. 15 yıl önce AKP'yi kurduran ABD, bu günleri hedeflemişti. AKP'nin kurmayları da o dönem hemen oltaya gelmişlerdi.
ABD bu oltayı, AKP'den önce Sayın Haydar Baş'a atmıştı ancak aradığı karşılığı kendisinden bulamamıştı. Sayın Baş'ın vatan, millet, din ve namus değerleri çok daha ağır basmıştı. Bu hadisenin iç yüzünü Sayın Haydar Baş'ın kendi ifadeleriyle tekrar dinleyerek yazımıza son verelim.
"Hukukçu Ahmet Erimhan'ın da katıldığı bir toplantıda ABD'nin büyükelçisi bendenizi ziyaret etmek istedi. Ben o zaman bir bakanlığın başdanışmanıyım. Niye beni ziyaret etsinler diye düşündüm. Sonra öğreniyorum ki Türkiye'de siyasilerden istedikleri sonucu elde edemiyorlar, yeni bir tane av arıyorlar. Baktılar bu hoca has bir adam, sakallı biri, bununla milleti ikna ederiz, bunu bir avlayalım! Ağı attılar, beni bekliyorlar. Ben de arkadaşları topladım. Bakınız şu anda Türkiye'de bütün imkânlar bizim önümüze kondu, isteyen başbakan olur, bakan olur, vekil olur, genel müdür olur, her şey olabilirsiniz. Bana derseniz hocam sen ne olacaksın? Hiçbir şey olmayacağım. Bu adamlar bize bunu verirken namusumuzu isteyecekler, vatanımızı isteyecekler, devletimizi, dinimizi ve servetimizi isteyecekler. Ben bunların hiçbirini veremem. Ben bu dünyaya bir defa geldim, ahret için çalışıyorum. Yoksa Allah korusun iki günlük dünya için sen ebedi hayatını mahvedersen senden ne olur ya? Dediler ki hocam biz de aynen sizin gibi düşünüyoruz."
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022