Abdülkadir ALUSİ: Gadir-i Hum

Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd, yaratılmışların en şereflisi Habibimiz, Mevlamız Efendimiz Muhammed Mustafa'ya O'nun pak, tertemiz Ehlibeytine, sahabesine ve O'na tâbi olanlara salat ve selam olsun.

Gadir-i Hum günü ümmetin velisi olarak İmam Ali'nin (a.s.) ilan edildiği gündür. Muhammedi günlerden bir gün olan bu günde ihtilaf olmadı ve bugün tarihimizde büyük bir olarak anıldı.

O gün Resulullah (s.a.v.) veda haccından dönerken ümmetin geleceği ile ilgili olan, ümmete büyük bir haberi duyurmak için insanları topladığı büyük bir gündür. 

İhtilafları geride bırakarak ittifak ettiğimiz ilkelerde birleşerek diyorum ki; muhakkak ki o büyük bir gündür.

Peygamber (s.a.v.) buyurmuşlardır ki; "Ben Kimin mevlası isem Ali de O'nun mevlasıdır. Allah'ım O'na dost olana dost ol, O'na düşman olana düşman ol." Bu rivayetler bütün Müslümanların mezheplerinde mevcuttur.

Hadis ilminden araştırmacıların muhaddislerin söylediğine göre bu rivayetler isnat ve metin olarak da en kuvvetli rivayetlerdendir ve tevatür derecesine ulaşmıştır.   

İhtilaf edilen "Mevla" ve "Veli" kelimeleridir.

Ben sizlere ehli irfanın İslam ümmetinden irfan sahibi kişilerin görüşünü açıklamak istiyorum. Kalp ehli gönül ehli olanların görüşünü sizlere açıklamak istiyorum.

İrfan ehlinin İmam (a.s.) ile çok kuvvetli bağları vardır. Ve o irfan ehlinin ruhlarının dönüş yeri İmam Ali'nin yanıdır. Ve onlar yolları ile silsileleri ile, İmam Ali'ye ulaşırlar. İmam Ali'den ilmi, marifetullahı, süluku, ahlakı almışlardır ve en orta gerçek görüş onların görüşüdür.

İmam Ali (a.s.) velayeti onların yanında bütün makamları ile bütün tafsilatları ile bütün manaları ile Peygamberliğin vârisliğidir. Ve Peygamberin İmam Ali'yi ümmetin velisi olarak ilan etmesidir. Peygamberin vârisi olarak, son olan bu nübüvvetin, vârislikle devamıdır. Bütün gönderilen nebilerin ve peygamberlerin son bulmasından sonra, bu iş kesinlikle basit ve kolay değildir.

Biz bu velayeti en basit şekilde ele almayacağız, bilakis en yüksek perdeden en ala dereceden ele alacağız.

Ehl-i irfan, İmam Ali'yi (a.s.) ruhen, ilmen, ahlaken, metod olarak nübüvvetin vârisi olarak görürler, bilirler. Evet, O hak üzeredir. Ve nübüvvetin temsil hakkı O'nundur. O yaratılıştan Allah'ın dostudur. Bilakis O yaratılışta bu ümmetten, Allah'ın (c.c.) ilk dostudur. Ve bu velayet zincirleme silsile ile kıyamet sabahına kadar O'ndan devam eder. O İmamların babasıdır.

Bundan dolayı biz İmam Ali'yi (a.s.) sahabenin en alimi, en cesuru olarak biliriz, görürüz. O, sahabenin en takvalısı, en zühd üzere olanı idi. Edebiyatta onların en fasihi O idi. Bütün bu vasıflar O'nda mevcuttu. İdareci iken, hakim iken en adil olan O idi. Adillik O'nun sıfatı idi. Bu sıfatlar ümmette hiç kimsede böyle toplanmadı. Ancak İmam Ali (a.s.) da toplandı.

İşte Gadir-i Hum, İmam Ali'nin (a.s.) ümmete veli tayin edildiği gündür. 

Velayet ruhi bir mirastır. Onun iş başında bir İmam olması veya iş başında bir İmam olmaması hiç fark etmez. Aynıdır. İster görünürde hakim olan olsun, ister görünürde hakim olmayan olsun, O bu ümmetin velisidir.

Bu ümmetin yaşam alanıdır, Peygamberin çadırından sonra O'nun çadırı bu ümmetin toplanma ve yaşam yeri olmuştur.

Kalp ehli için İmam Ali (a.s.) kıyamet sabahına kadar iman gemisinin kaptanıdır. 

Evet, İmam Ali, Peygamberin (s.a.a.) bakıp büyüttüğü, O'nun öz olmayan oğlu idi. Nübüvvetin evinde büyüyen, vahye yakın olan, risalete yakın olan, son Peygamber tarafından, bu nübüvvet ve risaletle eğitilen tek kişi O idi.

Evlerin en temizi, bu evde olan, bu adam gibi başka kim olabilir? O, Peygamberin (s.a.a.) evi olan bu evden, bir parça olmaya hak kazanmıştır.

Cennet kadınlarının en üstünü Fatıma'tüz Zehra (a.s.) eşi idi. İmam Hasan ve İmam Hüseyin'in babaları idi. Ve bu ev halkının İlahi muratla, ilahi bir paklıkla, ilahi bir temizlikle Allah-ü Teâlâ tarafından indirilen ayeti kerime ile; "Ey Ehlibeyt! Yüce Allah sizden her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor." 

Birçok mütevatir rivayetlerde İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a.) bu ayet-i kerime nazil olduğunda, kızı Fatıma'nın (a.s.) evine giderek onlara bildirmiştir. Bu ayet-i kerime ile bu evin tertemiz ev olduğu bildirilmiştir. Bu da kesa hadisinde (aba hadisinde) rivayet edilmiştir. 

İmam Ali (a.s.) Peygamber Efendimizin kesa hadisinde emir buyurduğu İslam'ın erkanı olan beş kişiden biridir. Ve ayet-i kerimenin işaret ettiği ve Peygamber Efendimizin de temiz ev ahilisini soranlara gösterdiği Ehlibeyt işte bu beş kişidir.

"Onlardan öğrenin ama onlara öğretmeyin." İşte burada mana budur.

Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bu ailenin örnek bir aile olmasını istemişti. Bu aynı İbrahim (a.s.), Hacer (a.s.), İsmail (a.s.) Mekke'de Kâbe'nin direklerini yükselttikleri zaman iman eden örnek bir aile olarak Allah-ü Teâlâ'nın emirlerine riayet eden, razı olan, itaat eden bir aile oldukları gibi, Peygamber (s.a.a.) bu evin aynı bu şekilde iman eden örnek bir aile olmasını istedi.

İmam Ali (a.s.) bu temiz evin babasıdır, ki ondan iki kerim kol çıkar, İmam Hasan ve İmam Hüseyin soyu olarak. Ve bu soydan kıyamet sabahına kadar, hayır ehli, ilim ehli, ahlak ehli, yol ehli, zikir ehli, selamet ehli temiz soy gelecektir.

Onlar bu ümmetin her yerde en güçlüleridir, her yerde ve her zaman en bereketlileridir. Onlar ümmetin her yerde en nurlularıdır.

O zaman bu Gadir-i Hum günü Ümmet-i Muhammed için mübarek olsun. Bugüne önem vermemiz bizim hakkımızdır, çünkü bugün ümmetin velayetinin ilan edildiği; Nebevi yolun, risaletin, ümmetin gidişatının belirlendiği gündür. 

Bizlere bugünde en güzel neticeler nasip etsin. Bugün de velayeti ilan edilen İmam Ali (a.s.) Efendimize tâbi olmayı nasip eylesin.