"Adam" olmak çok zordur. Çünkü "adam" çok büyük ve önemli bir unvandır. Unvan büyük olduğu için de her insan kendini "adam" dolayısıyla büyük sanır. Kendini adam ve önemli sandığı için her konuda vazgeçilmez, alternatifsiz olduğunu düşünür.
Ülkemiz insanı arasında "imtiyazlılar ve sınıflılar" tabakaları oluşturulduğu için kendini adam gören adamcıklar, imtiyazlıların kitleler üzerinde neler yaptığını görerek güzel yaşadıklarını çok iyi kavramışlardır.?Bu tür sınıflar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ölümleri ve ölenleri gördüklerinde "Bana da sıra gelir mi?" korkusu sarar yüreklerini.?Böyle bir anda ve durumda bile korkularına göre yaşamayı tercih etmezler. Çünkü böyleleri adam değil adamcıktır. Yapılanlara, düşüncelere karşı sesler yükselince, adamcıkların dünya namına korkuları artar ve birden telaş sarar tüm benliklerini.
Hakka hizmet etmek isteyen, haktan yana olan ve vazifeleri doğrultusunda bir şeyler yapan, yayınlayan, üreten adamlara, kuruluşlara baskı üstüne baskı yaparlar adamcıklar.
Birilerinin propaganda bakanlığı gibi yersiz, yanlış isnatlarla işi, gayretleri ve adamları küçültme gayretine giriyorlar bazıları. Yine de artan bir telaşın varlığı iyice gözlemlenir.
Adamlar ise kendi kulvarlarında, alanlarında rahat ve emin bir şekilde gayret etmeye çalışırlar ve yollarında ilerlerler. Adamlar da bir korku, endişe düşüncesi ile kişilere ve olaylara bakarak hareket ederlerse, onlarda adamcıkların konumuna düşer ve kısır döngüler o zaman başlamış olur.
Her insan yaptıklarında veremeyecek hesabı olmamalı, bir işi yaparken hesabı sorulduğu takdirde hesabını verebilecek tarzda işini yapmalıdır. Ancak hesaplar içerisinde verilecek en güzel ve önemli hesap Allah'a verilebilecek hesaptır. Zira insanın insana-insanlara hesap vermesi kolaydır. Ancak Allah'a verilecek hesap ise çok zordur. Adam olanların hesapları Allah'a karşı hazırdır ve kolaydır. Onlar bunda endişe duymazlar. Ama adamcık olanlar Allah'a hesabı yaşamlarına bile almazlar. Onlar insanlara hesap verme kaygısıyla iş yapar ve yaşarlar.
Adam olanların arkalarında daima hakkın desteği olur. Hakkın desteği ise bütün desteklerin, güçlerin üzerindedir. Hz. Musa'nın arkasında hakkın desteği, Firavun'un arkasında ise çıkarcı slogancıların destekleri vardı. Ancak nihayetinde hakkın desteklediği galip geldi ve ebedileşti. Hz. Hüseyin'in arkasında hakkın destek ve inayeti vardı ama Yezid'in arkasında ise madde çoğulculuğu vardı. Her ikisinin akıbeti de ortada. Hz. Hüseyin sönmeyecek bir mektep tesis etti ve zamana meşale oldu. Yezit ise lanetle anılır oldu. Çünkü Kur'an'a göre hak (hakkın adamı) su konumundadır, batıl (batılın adamı) ise suyun üzerindeki köpük konumundadır. Su faydalıdır ve kalıcıdır, köpük ise zararlıdır ve gidicidir. Adam ve adamcık da böyledir. Biri faydalıdır ve gönüllerde ebedidir, diğeri ise zararlıdır ve ölümü ile beraber ölmüş olur.
Bir yerde ve bir toplumda aforoz tayfası oluşturulmuş ve hazır kıta bekletiliyorsa bunun hakka ve sahibine bir yararı olmaz. Zira aforoz ile kimlikler zedelenir, saflar sarsılır, ilkeler kaybolur gider. Aforoz ile canlar yanar, günahlar yapılır, böylece kim bilir kaç mazlum suçsuz yere mahkûm edilir...
Akıllı bir insan bu süreci gördüğü zaman yılmadan kendi alanında hizmeti ve işine yoğunlaşır. Çünkü haksızlığı, adaletsizliği, hukuksuzluğu, ayrımcılığı, adamcılığı, bendendir-adamımdır deyip adam tutmacılığı, ayıbı desteklemenin mantığı ve mazereti olamaz deyip yoluna devam eder.
Ülkemiz insanı arasında "imtiyazlılar ve sınıflılar" tabakaları oluşturulduğu için kendini adam gören adamcıklar, imtiyazlıların kitleler üzerinde neler yaptığını görerek güzel yaşadıklarını çok iyi kavramışlardır.?Bu tür sınıflar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ölümleri ve ölenleri gördüklerinde "Bana da sıra gelir mi?" korkusu sarar yüreklerini.?Böyle bir anda ve durumda bile korkularına göre yaşamayı tercih etmezler. Çünkü böyleleri adam değil adamcıktır. Yapılanlara, düşüncelere karşı sesler yükselince, adamcıkların dünya namına korkuları artar ve birden telaş sarar tüm benliklerini.
Hakka hizmet etmek isteyen, haktan yana olan ve vazifeleri doğrultusunda bir şeyler yapan, yayınlayan, üreten adamlara, kuruluşlara baskı üstüne baskı yaparlar adamcıklar.
Birilerinin propaganda bakanlığı gibi yersiz, yanlış isnatlarla işi, gayretleri ve adamları küçültme gayretine giriyorlar bazıları. Yine de artan bir telaşın varlığı iyice gözlemlenir.
Adamlar ise kendi kulvarlarında, alanlarında rahat ve emin bir şekilde gayret etmeye çalışırlar ve yollarında ilerlerler. Adamlar da bir korku, endişe düşüncesi ile kişilere ve olaylara bakarak hareket ederlerse, onlarda adamcıkların konumuna düşer ve kısır döngüler o zaman başlamış olur.
Her insan yaptıklarında veremeyecek hesabı olmamalı, bir işi yaparken hesabı sorulduğu takdirde hesabını verebilecek tarzda işini yapmalıdır. Ancak hesaplar içerisinde verilecek en güzel ve önemli hesap Allah'a verilebilecek hesaptır. Zira insanın insana-insanlara hesap vermesi kolaydır. Ancak Allah'a verilecek hesap ise çok zordur. Adam olanların hesapları Allah'a karşı hazırdır ve kolaydır. Onlar bunda endişe duymazlar. Ama adamcık olanlar Allah'a hesabı yaşamlarına bile almazlar. Onlar insanlara hesap verme kaygısıyla iş yapar ve yaşarlar.
Adam olanların arkalarında daima hakkın desteği olur. Hakkın desteği ise bütün desteklerin, güçlerin üzerindedir. Hz. Musa'nın arkasında hakkın desteği, Firavun'un arkasında ise çıkarcı slogancıların destekleri vardı. Ancak nihayetinde hakkın desteklediği galip geldi ve ebedileşti. Hz. Hüseyin'in arkasında hakkın destek ve inayeti vardı ama Yezid'in arkasında ise madde çoğulculuğu vardı. Her ikisinin akıbeti de ortada. Hz. Hüseyin sönmeyecek bir mektep tesis etti ve zamana meşale oldu. Yezit ise lanetle anılır oldu. Çünkü Kur'an'a göre hak (hakkın adamı) su konumundadır, batıl (batılın adamı) ise suyun üzerindeki köpük konumundadır. Su faydalıdır ve kalıcıdır, köpük ise zararlıdır ve gidicidir. Adam ve adamcık da böyledir. Biri faydalıdır ve gönüllerde ebedidir, diğeri ise zararlıdır ve ölümü ile beraber ölmüş olur.
Bir yerde ve bir toplumda aforoz tayfası oluşturulmuş ve hazır kıta bekletiliyorsa bunun hakka ve sahibine bir yararı olmaz. Zira aforoz ile kimlikler zedelenir, saflar sarsılır, ilkeler kaybolur gider. Aforoz ile canlar yanar, günahlar yapılır, böylece kim bilir kaç mazlum suçsuz yere mahkûm edilir...
Akıllı bir insan bu süreci gördüğü zaman yılmadan kendi alanında hizmeti ve işine yoğunlaşır. Çünkü haksızlığı, adaletsizliği, hukuksuzluğu, ayrımcılığı, adamcılığı, bendendir-adamımdır deyip adam tutmacılığı, ayıbı desteklemenin mantığı ve mazereti olamaz deyip yoluna devam eder.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012