Türkiye, Gümrük Birliği sebebiyle AB ülkeleri ile dış ticaretinde geçtiğimiz yıl 13.5 milyar euro (yaklaşık 18 milyar dolar) açık verdi. Sadece bu miktar bile, AB'nin 10 yıllık müzakere sürecinde Türkiye'ye vaadettiğinin kat be kat fazlası
Dövizlerimiz uçuyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1 Ocak 1996'dan itibaren uygulanan Gümrük Birliği (GB) Anlaşması, Türk ekonomisini 'göçertmeye' devam ediyor. 2004 sonu rakamları itibariyle Türkiye, AB ülkeleri ile dış ticaretinde sözkonusu anlaşma uyarınca 70 milyar euro (yaklaşık 92 milyar dolar) açık verdi.
Krizlerin bir sebebi de AB
Türk ekonomisinin 2001'de içine düştüğü krizin asıl nedenlerinden birini de GB teşkil ediyor. GB Anlaşması uyarınca Türkiye, başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya ve Güney Kore'den gelen yoğun ithalatı da önleyemiyor.
AB vermeden alıyor
2004 yılı sonu itibariyle Türkiye AB ülkelerinin en fazla mal sattığı 6. ülke konumunda. Türkiye ile AB arasında 17 Aralık 2004'te Brüksel Zirvesi'nde alınan karar uyarınca müzakerelerin başlaması halinde, AB Türkiye'ye 10 yıllık müzakere sürecinde 5.5 milyar euro yardımda bulunacak. Bu da gösteriyor ki, Türkiye AB'den 10 yıllık müzakere sürecinde alması muhtemel yardımın neredeyse 3 katını bir yılda AB ülkelerine bağışlamış oldu. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1 Ocak 1996'dan itibaren uygulanan Gümrük Birliği (GB) Anlaşması, Türk ekonomisini 'göçertmeye' devam ediyor. 2004 sonu rakamları itibariyle Türkiye, AB ülkeleri ile dış ticaretinde sözkonusu anlaşma uyarınca 70 milyar euro (yaklaşık 92 milyar dolar) açık verdi. Türk ekonomisinin 2001'de içine düştüğü krizin asıl nedenlerinden birini de GB teşkil ediyor. GB Anlaşması uyarınca Türkiye, başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya ve Güney Kore'den gelen ithalatları da önleyemiyor.
AB vermeden alıyor
2004 yılı sonu itibariyle Türkiye AB ülkelerinin en fazla mal sattığı 6. ülke konumunda. 2004 sonu itibariyle Türkiye AB ile olan ticaretinde 13.5 milyar euro açık verdi. Bir başka deyişle AB'den 10 yıllık müzakere sürecinde alması muhtemel yardımın neredeyse 3 katını bir yılda AB ülkelerine bağışlamış oldu.
Müzakere başlarsa...
Türkiye ile AB arasında 17 Aralık 2004'te Brüksel Zirvesi'nde alınan karar uyarınca müzakerelerin başlaması halinde, AB Türkiye'ye 10 yıllık müzakere sürecinde 5.5 milyar euro yardımda bulunacak. Bizzat AB yetkilileri Türkiye'nin salt tarım alanında uyumu için 11.3 milyar euro gerektiğini belirtiyorlar. Oysa son genişleme sürecinde üye olan Polonya'nın tarımsal yapısının Türkiye'den çok daha kolay uyarlanabilir olmasına rağmen, 5 yıllık müzakere sürecinde 15.3 milyar avro yardım aldığı kaydediliyor.
Türkiye'yi tehdit görüyorlar
Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin (TZD) hazırladığı "AB Sürecinde Türkiye Tarımı Raporu"nda, Türkiye'nin üyeliğine karşı AB içinde gelişen hareketin, yalnızca siyasi kriterler ya da kültürel, dinsel, etnik ön yargılardan kaynaklanmadığı belirtilerek, Türkiye'nin, AB'nin giderek kıtlaşan kaynakları açısından bir tehdit unsuru olarak görüldüğü vurgulandı.
Rapora göre, birlik bütçesine en büyük katkıyı yapan Almanya, Ortak Tarım Politikaları (OTP) çerçevesinde bütçeye yaptığı katkının ancak yüzde 47'sini geri alırken, ikinci büyük katkıyı yapan Fransa'da bu dönüş oranı yüzde 84'ü buluyor.Bu tabloya bakıldığında Türkiye gibi masraflı bir adayın ortaya çıkması, bu fonlardan büyük paylar alan Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda gibi ülkelerin işine gelmeyeceği belirtilen raporda, Almanya, Fransa gibi büyük katkı yapan ülkeler açısından da Türkiye'nin devreye girmesinin bütçeye yapılan katkının artmasına yol açacağı ifade edildi.
Tarım politikası ipotek altında
Raporda, ülkenin tarım politikasının gelecekte de ipotek altına alındığı savunularak, şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'ye IMF'nin dayatmasıyla kabul ettirilen 2006-2010 Tarım Stratejisi geçmiş yıllarda uygulanan tarım sektöründen diğer sektörlere kaynak aktarma politikasının sürdürüleceğini göstermektedir.
AB içindeki çelişkiler, Türkiye konusunda AB'nin takındığı çifte standarda dayalı tutumun ortadan kalkmak bir yana şiddetleneceğini göstergesidir. AB içindeki Türkiye'ye karşı toplumsal muhalefeti körükleyen en önemli unsurlardan biri tarım sorunudur.
Ancak bu sorunu gündeme getirmek AB ülkelerini işine gelmemektedir. Türkiye esas sorunu gündeme getirip, mevcut çifte standardı ortadan kaldırmadığı sürece, karşısına yeni yeni yapay sorunlar çıkarılacak ve sonunda Türkiye kendi iradesiyle birlik sürecini terk etmeye zorlanacaktır."
Dövizlerimiz uçuyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1 Ocak 1996'dan itibaren uygulanan Gümrük Birliği (GB) Anlaşması, Türk ekonomisini 'göçertmeye' devam ediyor. 2004 sonu rakamları itibariyle Türkiye, AB ülkeleri ile dış ticaretinde sözkonusu anlaşma uyarınca 70 milyar euro (yaklaşık 92 milyar dolar) açık verdi.
Krizlerin bir sebebi de AB
Türk ekonomisinin 2001'de içine düştüğü krizin asıl nedenlerinden birini de GB teşkil ediyor. GB Anlaşması uyarınca Türkiye, başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya ve Güney Kore'den gelen yoğun ithalatı da önleyemiyor.
AB vermeden alıyor
2004 yılı sonu itibariyle Türkiye AB ülkelerinin en fazla mal sattığı 6. ülke konumunda. Türkiye ile AB arasında 17 Aralık 2004'te Brüksel Zirvesi'nde alınan karar uyarınca müzakerelerin başlaması halinde, AB Türkiye'ye 10 yıllık müzakere sürecinde 5.5 milyar euro yardımda bulunacak. Bu da gösteriyor ki, Türkiye AB'den 10 yıllık müzakere sürecinde alması muhtemel yardımın neredeyse 3 katını bir yılda AB ülkelerine bağışlamış oldu. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1 Ocak 1996'dan itibaren uygulanan Gümrük Birliği (GB) Anlaşması, Türk ekonomisini 'göçertmeye' devam ediyor. 2004 sonu rakamları itibariyle Türkiye, AB ülkeleri ile dış ticaretinde sözkonusu anlaşma uyarınca 70 milyar euro (yaklaşık 92 milyar dolar) açık verdi. Türk ekonomisinin 2001'de içine düştüğü krizin asıl nedenlerinden birini de GB teşkil ediyor. GB Anlaşması uyarınca Türkiye, başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya ve Güney Kore'den gelen ithalatları da önleyemiyor.
AB vermeden alıyor
2004 yılı sonu itibariyle Türkiye AB ülkelerinin en fazla mal sattığı 6. ülke konumunda. 2004 sonu itibariyle Türkiye AB ile olan ticaretinde 13.5 milyar euro açık verdi. Bir başka deyişle AB'den 10 yıllık müzakere sürecinde alması muhtemel yardımın neredeyse 3 katını bir yılda AB ülkelerine bağışlamış oldu.
Müzakere başlarsa...
Türkiye ile AB arasında 17 Aralık 2004'te Brüksel Zirvesi'nde alınan karar uyarınca müzakerelerin başlaması halinde, AB Türkiye'ye 10 yıllık müzakere sürecinde 5.5 milyar euro yardımda bulunacak. Bizzat AB yetkilileri Türkiye'nin salt tarım alanında uyumu için 11.3 milyar euro gerektiğini belirtiyorlar. Oysa son genişleme sürecinde üye olan Polonya'nın tarımsal yapısının Türkiye'den çok daha kolay uyarlanabilir olmasına rağmen, 5 yıllık müzakere sürecinde 15.3 milyar avro yardım aldığı kaydediliyor.
Türkiye'yi tehdit görüyorlar
Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin (TZD) hazırladığı "AB Sürecinde Türkiye Tarımı Raporu"nda, Türkiye'nin üyeliğine karşı AB içinde gelişen hareketin, yalnızca siyasi kriterler ya da kültürel, dinsel, etnik ön yargılardan kaynaklanmadığı belirtilerek, Türkiye'nin, AB'nin giderek kıtlaşan kaynakları açısından bir tehdit unsuru olarak görüldüğü vurgulandı.
Rapora göre, birlik bütçesine en büyük katkıyı yapan Almanya, Ortak Tarım Politikaları (OTP) çerçevesinde bütçeye yaptığı katkının ancak yüzde 47'sini geri alırken, ikinci büyük katkıyı yapan Fransa'da bu dönüş oranı yüzde 84'ü buluyor.Bu tabloya bakıldığında Türkiye gibi masraflı bir adayın ortaya çıkması, bu fonlardan büyük paylar alan Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda gibi ülkelerin işine gelmeyeceği belirtilen raporda, Almanya, Fransa gibi büyük katkı yapan ülkeler açısından da Türkiye'nin devreye girmesinin bütçeye yapılan katkının artmasına yol açacağı ifade edildi.
Tarım politikası ipotek altında
Raporda, ülkenin tarım politikasının gelecekte de ipotek altına alındığı savunularak, şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'ye IMF'nin dayatmasıyla kabul ettirilen 2006-2010 Tarım Stratejisi geçmiş yıllarda uygulanan tarım sektöründen diğer sektörlere kaynak aktarma politikasının sürdürüleceğini göstermektedir.
AB içindeki çelişkiler, Türkiye konusunda AB'nin takındığı çifte standarda dayalı tutumun ortadan kalkmak bir yana şiddetleneceğini göstergesidir. AB içindeki Türkiye'ye karşı toplumsal muhalefeti körükleyen en önemli unsurlardan biri tarım sorunudur.
Ancak bu sorunu gündeme getirmek AB ülkelerini işine gelmemektedir. Türkiye esas sorunu gündeme getirip, mevcut çifte standardı ortadan kaldırmadığı sürece, karşısına yeni yeni yapay sorunlar çıkarılacak ve sonunda Türkiye kendi iradesiyle birlik sürecini terk etmeye zorlanacaktır."