Hükmü baştan söyleyelim, "niye"sini devamında anlatırız. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın politik idaresindeki bir Türkiye, Kuzey Irak'a "terör operasyonu" yapabilir mi?Yapmaz, yapamaz.Yapar; ne zaman?Türk Silahlı Kuvvetleri, en uygun demokratik ve hukuki prosedür müvacehesinde gerekirse Başbakan'ın söylemlerini de aşarak, "Dağa kaldırılan askerlerimin ve şehit edilen vatan evlatlarımın arkasından 'sadece kadınlar gibi ağlamak'la yetinemem, Süleymaniye'de başıma geçirilen çuvalın bir benzerinin Erzincan'ımda, Afyon'umda PKK eliyle tekrar tekrar başıma geçirilmesine artık tahammül edemem" derse, Türkiye operasyon yapar Türk askeri ağırlığını ve yüreğini koyarsa, değil Kuzey Irak'a, gerekirse Kuzey Amerika'ya da operasyon yapar. Böylesi hassas süreçte MGK'nin toplanması icab etmez mi? Hükümetin MGK'yı toplaması için, PKK'nın kaç tane Mehmetçiğimizi daha dağa kaldırması, kaç tane insanımızı daha şehit etmesi lazım? Ülkede can ve mal emniyeti kalmamış, terör TBMM kapısına dayanmış; AKP hükümeti ise, suya sabuna dokunmayan beyanatlarla hala "stratejik ortakları"nı korumakla kollamakla meşgul? ABD'yi veya AB'yi, ne yaparlarsa yapsınlar hala "stratejik müttefik" olarak gören böylesi AKP idaresindeki bir Türkiye'nin "sonuç alıcı sınır ötesi operasyon" yapması zor, belki de imkansız? Sonuç alıcı operasyon diyorum, milletimizin gözünü boyamak için "sınır ötesi operasyon tiyatrosu" demiyorum. ABD yönetimi CNN ile mesaj gönderiyor: Terörle mücadele insan haklarını ihlal etmeyin? Sınırı aşmayın?Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush'u ziyaretinden önce de Amerikan askeri yetkilileri biraz da aba altından sopa gösterircesine, "öldürmekle bu işin üstesinden gelemezsiniz, biz de Irak'taki PKK v arlığına karşı bir silahlı operasyon düşünmüyoruz" demişlerdi. AB ülkelerinin büyükelçileri de benzer tavsiyelerde bulunmuşlardı: Sosyal açılımlar yapın. Bölgeye hizmetler götürün.Askeri tedbirleri ve silahlı operasyonları artık aklınızdan çıkartın. Bunları, gözümüzün içine baka baka söyleyebiliyorlar. Kimden, hangi AB'ci ve Amerikancı siyasi iradeden cesaret alarak böyle konuşabiliyorlar bu terör muhafızları? Biz terörle mücadele insan haklarını ihlal etmeyecekmişiz; ama teröristler vatan evlatlarımızın canına okuyacaklar. Biz terörle mücadelede sınırı aşmayacakmışız; lakin teröristler sınırlarımızı delik deşik ederek askerimizi dağa kaldıracaklar. Biz teröristlere silah doğrultmayacakmışız, sosyal hizmetler sunacakmışız, dağdan inmeleri için af üstüne aflar çıkartacakmışız; fakat onlar diledikleri yerde, diledikleri zaman ister asker, ister sivil dağ gibi vatan evlatlarını gün ortasında devirecekler. Irak'ı işgal ederek kan gölüne çeviren ABD yönetiminin gözetiminde bu terörist gruplara Kürdistan kimliği verilecek, Saddam'ın silahları dağıtılacak, MOSSAD tarafından eğitilmiş vaziyetteki PKK çapulcuları sınırlarımızdan içeri dalacak. Onların sınırlarımızdan içeriye dalma hak ve salahiyetleri olacak; fakat Türkiye'nin o tarafa bakma hakkı olmayacak. Şu akla ve şu stratejik ortaklık mantığına bakın Allah aşkına. Başbakan Erdoğan'da bu işlerde ABD veya AB'nin hiç de bezi yokmuş gibi davranarak şu yorumları yapacak: "Adını belirtmeyen, kimliği belli olmayan birinin sözlerini, ajansın geçmesini doğru bulmuyorum. Belki Amerikalı da değil, Amerika'nın böyle bir yaklaşımda bulunduğunu söyleyemem ki... Bu ciddi bir yanlış olur. Böyle bir şey beklemiyorum? Yeri geldiğinde sınır ötesi harekat yapabilirsiniz. Bakın ne diyorum, ihtiyaç duyulduğunda, şartlar gerektirdiğinde olur. Gerektiğinde tabii, durup dururken olmaz? Temenni ederiz ki öyle bir şart oluşmasın."Böylesi bir yaklaşım sergileyen bir Başbakan idaresindeki Türkiye, operasyon yapabilir mi? Şartlar ne zaman olgunlaşacak, ne zaman ihtiyaç duyulacak sayın Başbakan?! Kaç tane askerimizin daha dağa kaldırılması lazım; şartların oluşması için? 35-40 bin terör kurbanlarımıza ilave olarak, hükümetiniz son bir yılında bilinen 114 tane daha vatan evladımızı şehit verdik; şartların oluşması için daha kaç vatan evladı teröre kurban gitmesi lazım? Sayın Başbakan, ister AB ile, ister ABD ile olan şu "tek taraflı stratejik ortaklık" mantığınızı ve onlardan mülhem "stratejik söylemler"inizi bir kenara koymazsanız, terör alır başını gider. Sözün özü; Türkiye'nin terörle mücadelesinde de gerçekten netice alması için delikanlı olması, bağımsız olması, yani iki kelime ile Bağımsız Türkiye olması şart? Gerisi vakit kaybı, can kaybı, kan kaybı ve toprak kaybıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009