Sosyal Medyada Beytüşşebap Kaymakamı'nın bir paylaşımı var!
"Çanakkale Rûhu"nun hâlâ dip-diri hayatta olduğunu göstermesi bakımından çok önemli...
"Çanakkale Geçilmez." dedik ki, geçilmedi tarih tanığımız!
253.000 cana mal oldu bu tezimizin ispatı ama her ne kadar Muhteşem Türk Atatürk; "Geldikleri gibi giderler" demiş olsa da geldikleri gibi gidemediler!
Tarih yapıcısı Türk milleti; tek keferenin bile üzerinde gezmesine razı olmadığı topraklar için 253.000 can verirken 800.000'e yakın kefereyi de toprağa gömdü! Yani geldikleri gibi, gidemediler aslında! Muhteşem Türk'ün diplomatik zerafetinin söze dönüşümü o...
Ya gelmeyecekler ya da, asla geldikleri gibi veya geldikleri kadar sayı ile dönemeyecekler! Aynı deneyden farklı sonuçları aptallar bekleyeceğine göre ve bizim en-tellek-tüellere göre Batılılar aptal olmadıklarına göre...
"Çanakkale Rûhu"na dönelim.
Şırnak'ta, operasyonda olan Güvenlik Güçlerimiz, sıcak temasa girerler. Onlarca terörist itlaf edilmesine rağmen -maalesef- 1 Şehidimiz, 6 Gazimiz olur! Şehitlerimize rahmet eylesin, Gazilerimize acil şifa versin Allah...
Beytüşşebap Kaymakamı, yaralıları hastaneye sevk ettikten sonra, bir kenarda sessizce elini sarmaya çalışan bir Özel Harekatçı'yı görüp sorar:
- Neyin var Kardeşim?
- Abi, sağ el işaret parmağım tırnak dibinden koptu! Onu sarıyorum...
- Söyleseydin, seni de hastaneye gönderseydik.. Diye siteme niyetlenir kaymakam:
- Abi! Şehit vermiştik. UTANDIM, SÖYLEYEMEDİM...
Bu cevap karşısında Kaymakam; "Boğazım kurudu. Sıgarayı yaktım bir köşede hem içtim hem..." Diye yazmış sosyal medyadaki hesabında! Bu arada tam da yeri gelmişken, Cumhurbaşkanı'na: Beytüşşebap Kaymakamı, Şehit ve Gazilerin olduğu alanda sıgara yakmış, itiraf ediyor, ihbarımı da yapayım mı? Lâ havle velâ kuvvete...
Artık bütün millet de, iktidarı muhalefeti bütün parti ve partililer de ve ben de biliyoruz ki, Açılımınızı, Yeni Osmanlıcılığınızı, Yeni Türkiye'nizi, İleri Demokrasinizi de alarak geldiğiniz gibi gitmezseniz, bu ülkeye huzur da gelmez, istikrar da!
Huzurumuzu da, istikrarımızı da siz bozdunuz!
Milletin görüp -ama hâlâ- anlamadığı bazı Huzur ve İstikrar göstergesi olaylara bakalım:
1-) Bursa'da yapılan Ekonomi Zirvesi'nde Ekonomiden Sorumlu Başbakan yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK, sanayicilere istikrarımızı anlatırken; "Kısa vadede ben size yardımcı olamayacağım, uzun vadede de hepimiz tabi ki öleceğiz!" Diyor! Samîmiyete, mantığa veya milleti umursamazlığa bakar mısınız? "Ölme eşeğim ölme! Yaz gelince yonca biçeceğim!" demeğe bile gerek duymuyor!
2-) "Stratejik Derinlik" ile başladığımız; "Komşularla Sıfır Sorun" uygulaması sonunda, "Değerli Yalnızlık"la baş-başayız!
Ülkemizde üç milyondan fazla "kaçgın" var! Üç milyon Kaçgın var ama AB'den, bu kaçgınların konaklama ücreti'nin yarısını, 3 milyon Euro olarak aldık, 3 milyon Euro daha alacakmışız! Parası peşin, kırmızı meşin istikrar!
3-) "Komşularla Sıfır Sorun" politikası sonucu; kıyı kentlerimiz ve metropollerimiz kaçgın dolu! İzmir-Basmane'de aylardır sokaklarda yatan, çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı yüzlerce Suriyeli vardı! Suriyeli kaçgın kalabalığı, polis bile dağıtamazdı! Son İstanbul-Taksim bombasından sonra Basmane'de in-cin top oynuyor!
Yani sokakta kalmaya razı olarak ülkelerinden kaçan Suriyeliler bile artık sokaklarımızda kendilerini emin hissetmiyorlar, tabi biz de...
4-) Yol ortasında ve gün ortasında bir CHP İl Başkanının yolu kesiliyor, evire-çevire dövülüyor ve olayı kaydeden Güvenlik Kamerası görüntüleri, övünülerek servis ediliyor! Yani Siyasetçiler de eğer koruma orduları yoksa, yolda ve yolculukta emin değiller, tabi biz de...
5-) Maçlar erteleniyor! Seyircisiz oynatılan derbiler oluyor! Çünkü stadyumlarda yıllarca kızıp tenkit ettiğimiz şuursuz kalabalıklar da canlarından emin değiller, tabi biz de...
6-) Evlerde de güvende değil hiç kimse!
Samimi arkadaşım bir emniyet müdüründen dinledim: Hırsız, bir emniyet müdürünün evine giriyor! Dibi-köşeyi inceden inceye arayıp çalınacak para veya kıymetli bir şey bulamayınca, öfkeleniyor! Yatak odasına giriyor, uykudaki emniyet müdürünün kulağına iyice ağzını yaklaştırıp; "BOOOOMM!" diye bağırıp onu uyandırdıktan sonra pencereden atlayıp gidiyor! Vallahi aynıyla vaki, fıkra değil! Yani emniyet müdürleri bile evlerinde emin değiller, tabi biz de...
Ve bütün bu olanların adı; HUZÛR VE İSTİKRAR!
Huzurunuz da, istikrarınız da, hatta siz de yeter oldunuz Kardeşim!
Düşün yakamızdan artık!
Haaaa! Sanki millet de ayıkmaya başladı, biliyor musunuz?
Denemek için, erkekseniz bir daha; "Yeniden Seçim" yapmak, yaşamak ister misiniz?
Yeter oldunuz! Canımıza yetirdiniz!
Tamam, sizin tarihî hatalarınız yüzünden bir savaştayız ve Vallahi Çanakkale hiç bir zaman geçilmez ama can ve mal güvenliğimizi sağlamazsanız; bize ne sizin dostunuzdan, kime ne sizin düşmanınızdan?
Sorgulanıyorsunuz haberiniz olsun!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
"Çanakkale Rûhu"nun hâlâ dip-diri hayatta olduğunu göstermesi bakımından çok önemli...
"Çanakkale Geçilmez." dedik ki, geçilmedi tarih tanığımız!
253.000 cana mal oldu bu tezimizin ispatı ama her ne kadar Muhteşem Türk Atatürk; "Geldikleri gibi giderler" demiş olsa da geldikleri gibi gidemediler!
Tarih yapıcısı Türk milleti; tek keferenin bile üzerinde gezmesine razı olmadığı topraklar için 253.000 can verirken 800.000'e yakın kefereyi de toprağa gömdü! Yani geldikleri gibi, gidemediler aslında! Muhteşem Türk'ün diplomatik zerafetinin söze dönüşümü o...
Ya gelmeyecekler ya da, asla geldikleri gibi veya geldikleri kadar sayı ile dönemeyecekler! Aynı deneyden farklı sonuçları aptallar bekleyeceğine göre ve bizim en-tellek-tüellere göre Batılılar aptal olmadıklarına göre...
"Çanakkale Rûhu"na dönelim.
Şırnak'ta, operasyonda olan Güvenlik Güçlerimiz, sıcak temasa girerler. Onlarca terörist itlaf edilmesine rağmen -maalesef- 1 Şehidimiz, 6 Gazimiz olur! Şehitlerimize rahmet eylesin, Gazilerimize acil şifa versin Allah...
Beytüşşebap Kaymakamı, yaralıları hastaneye sevk ettikten sonra, bir kenarda sessizce elini sarmaya çalışan bir Özel Harekatçı'yı görüp sorar:
- Neyin var Kardeşim?
- Abi, sağ el işaret parmağım tırnak dibinden koptu! Onu sarıyorum...
- Söyleseydin, seni de hastaneye gönderseydik.. Diye siteme niyetlenir kaymakam:
- Abi! Şehit vermiştik. UTANDIM, SÖYLEYEMEDİM...
Bu cevap karşısında Kaymakam; "Boğazım kurudu. Sıgarayı yaktım bir köşede hem içtim hem..." Diye yazmış sosyal medyadaki hesabında! Bu arada tam da yeri gelmişken, Cumhurbaşkanı'na: Beytüşşebap Kaymakamı, Şehit ve Gazilerin olduğu alanda sıgara yakmış, itiraf ediyor, ihbarımı da yapayım mı? Lâ havle velâ kuvvete...
Artık bütün millet de, iktidarı muhalefeti bütün parti ve partililer de ve ben de biliyoruz ki, Açılımınızı, Yeni Osmanlıcılığınızı, Yeni Türkiye'nizi, İleri Demokrasinizi de alarak geldiğiniz gibi gitmezseniz, bu ülkeye huzur da gelmez, istikrar da!
Huzurumuzu da, istikrarımızı da siz bozdunuz!
Milletin görüp -ama hâlâ- anlamadığı bazı Huzur ve İstikrar göstergesi olaylara bakalım:
1-) Bursa'da yapılan Ekonomi Zirvesi'nde Ekonomiden Sorumlu Başbakan yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK, sanayicilere istikrarımızı anlatırken; "Kısa vadede ben size yardımcı olamayacağım, uzun vadede de hepimiz tabi ki öleceğiz!" Diyor! Samîmiyete, mantığa veya milleti umursamazlığa bakar mısınız? "Ölme eşeğim ölme! Yaz gelince yonca biçeceğim!" demeğe bile gerek duymuyor!
2-) "Stratejik Derinlik" ile başladığımız; "Komşularla Sıfır Sorun" uygulaması sonunda, "Değerli Yalnızlık"la baş-başayız!
Ülkemizde üç milyondan fazla "kaçgın" var! Üç milyon Kaçgın var ama AB'den, bu kaçgınların konaklama ücreti'nin yarısını, 3 milyon Euro olarak aldık, 3 milyon Euro daha alacakmışız! Parası peşin, kırmızı meşin istikrar!
3-) "Komşularla Sıfır Sorun" politikası sonucu; kıyı kentlerimiz ve metropollerimiz kaçgın dolu! İzmir-Basmane'de aylardır sokaklarda yatan, çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı yüzlerce Suriyeli vardı! Suriyeli kaçgın kalabalığı, polis bile dağıtamazdı! Son İstanbul-Taksim bombasından sonra Basmane'de in-cin top oynuyor!
Yani sokakta kalmaya razı olarak ülkelerinden kaçan Suriyeliler bile artık sokaklarımızda kendilerini emin hissetmiyorlar, tabi biz de...
4-) Yol ortasında ve gün ortasında bir CHP İl Başkanının yolu kesiliyor, evire-çevire dövülüyor ve olayı kaydeden Güvenlik Kamerası görüntüleri, övünülerek servis ediliyor! Yani Siyasetçiler de eğer koruma orduları yoksa, yolda ve yolculukta emin değiller, tabi biz de...
5-) Maçlar erteleniyor! Seyircisiz oynatılan derbiler oluyor! Çünkü stadyumlarda yıllarca kızıp tenkit ettiğimiz şuursuz kalabalıklar da canlarından emin değiller, tabi biz de...
6-) Evlerde de güvende değil hiç kimse!
Samimi arkadaşım bir emniyet müdüründen dinledim: Hırsız, bir emniyet müdürünün evine giriyor! Dibi-köşeyi inceden inceye arayıp çalınacak para veya kıymetli bir şey bulamayınca, öfkeleniyor! Yatak odasına giriyor, uykudaki emniyet müdürünün kulağına iyice ağzını yaklaştırıp; "BOOOOMM!" diye bağırıp onu uyandırdıktan sonra pencereden atlayıp gidiyor! Vallahi aynıyla vaki, fıkra değil! Yani emniyet müdürleri bile evlerinde emin değiller, tabi biz de...
Ve bütün bu olanların adı; HUZÛR VE İSTİKRAR!
Huzurunuz da, istikrarınız da, hatta siz de yeter oldunuz Kardeşim!
Düşün yakamızdan artık!
Haaaa! Sanki millet de ayıkmaya başladı, biliyor musunuz?
Denemek için, erkekseniz bir daha; "Yeniden Seçim" yapmak, yaşamak ister misiniz?
Yeter oldunuz! Canımıza yetirdiniz!
Tamam, sizin tarihî hatalarınız yüzünden bir savaştayız ve Vallahi Çanakkale hiç bir zaman geçilmez ama can ve mal güvenliğimizi sağlamazsanız; bize ne sizin dostunuzdan, kime ne sizin düşmanınızdan?
Sorgulanıyorsunuz haberiniz olsun!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017