AKP, züccaciye dükkanına giren fil gibi

Kamuoyu, AKP'nin yolsuzluk dosyalarının da hukukun önüne gelmesini istiyor, Başbakan R. T. Erdoğan'ın "paralel devlet" dediği F tipi yapının da?Lakin AKP hükümeti, hukuku işletmek yerine, züccaciye dükkanına giren fil gibi hukuk devletine dalıyor.AKP'den sadece Erdoğan'ın deyimiyle "tuzluklar" istifa etmiyor; TBMM'nin ve AKP'nin kafa adamları "Yüce Divan"ı seslendiriyor.Nitekim TBMM Başkanvekili ve AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut bile, "Yolsuzluğa karışan bakanlar kesinlikle görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'a giderler.  Gitmedikleri takdirde zaten kamu vicdanı rahatsız olacaktır" diyor.Hükümet, züccaciye dükkanına dalan fil gibi işte bu Yüce Divan'dan kaçmaya çalışıyor.17 Aralık sürecinin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fezlekeleri dolandırıyor, yolsuzluk dosyalarının üstüne şal çekmeye çalışıyor, Başbakan, bakan ve yakınlarının "şeyinin şeyini şey edin" türünden akçalı ses kayıtlarını ve "tape"leri sosyal medyada yasaklamaya çabalıyor, yolsuzluk dosyaları üstünde çalışan savcı ve hakimleri ise yerlerinden savurup duruyor.AKP hükümeti, "yolsuzlukların hesabını vermek" yerine hukuku dolanıyor.Bozdağ, bakanlığının 2011'deki 100/1 sayılı genelgesini gerekçe göstererek, yolsuzluk sürecinde istifa eden bakanların ve kendisinin fezlekelerini gerisin geriye iade ediyor.Vakıa şu ki, gerçekte fezlekeler iade edilmiyor, yok ediliyor. Fezlekeler, ilgili savcılardan atlatılıyor.Çünkü fezlekeleri hazırlayıp bakanlığa gönderen ve iadenin muhatabı olan savcılar, çoktan koltuklarından savruldular.Bozdağ'ın iade ettiği fezlekeler, ilgili makama ulaştığında, fezlekeyi hazırlayan savcı sürgün yemesi yüzünden orada olmayacağı için, yani ilgili savcılar soluğu Fizan'da aldıkları için fezlekeler kadük kalacak, geçersiz hale gelecek? Oraya getirilen yeni savcı, fezlekeyi yenileyebilir, bir başka fezleke hazırlayabilir mi? Nerdeee?!?Oldu bitti; fezlekeler öldü gitti.TBMM Başkanı C. Çiçek, Bozdağ'un uygulamasına yarım ağız tevil getirmeye çalışıyor:"4 eski bakanla ilgili fezleke bize gelmedi, Adalet Bakanlığı'na gelmiş. Bu ana kadarki uygulamalarda bize gelen dosyalar, bakanlık ve Başbakanlık üzerinden gelmiş. İçtüzük'ün 13. maddesi var. Savcının bugüne kadar direkt göndermesi yok. Sadece Sayıştay'dan ve Danıştay'dan bir dosya gelmiş. Bugüne kadar hep Başbakanlık üzerinden gelmiş ama 2011'de Adalet Bakanlığı savcılıklara genelge gönderiyor, 'bu evrakları doğrudan Meclis'e gönderin' diyor. 4 bakanla ilgili konu Adalet Bakanlığı'na gelmiş, bildiğim kadarıyla bakanlık da o genelgeye uygun olarak savcılığa iade etti, kesin bilmiyorum ama böyle."Fezlekeler, cami kapısına bırakılan sahipsiz çocuk gibi mahkeme kapılarına bırakılıyor.Bakanlığın genelgesi, hukuku dolanıyor, Anayasa'nın hukuk devletini niteliğini açıklayan 5. Maddesini, mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138. Maddesini ihlal ediyor.Hiçbir Anayasa'nın, hukuk esasının veya yasal düzenlemenin ruhu, yolsuzluk dosyalarının üstünün örtülmesi veya bu bağlamda adaletin tecellisinin geciktirilmesi olamaz.Yasama ve yürütme, hiçbir şekilde mahkeme kararını geciktiremez, boşa çıkartacak manevra yapamaz.Hükümet, Anayasa'nın ruhuna ve esaslarına aykırı olarak ne herhangi bir KHK veya genelgeyle mahkemeleri atlatamaz, böyle bir genelgeyle fezlekeleri kadük hale getiremez.Anayasa'nın 138. Maddesinin son bölümü açıktır: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."Öte yandan hukukta norm hiyerarşisi bellidir; hükümet bu hiyerarşiyi bozacak düzenleme yapamaz, Anayasa'yı, hatta TBMM İçtüzüğünü ihlal edecek nitelikte genelge düzenleyemez. Bu norm hiyerarşisi şöyledir: Anayasa, Kanun, Tüzük, Yönetmelik, Genelge, Yönerge? Milletler arası antlaşmalar, KHK ve Meclis içtüzüğü kanunlara eş metin olarak sayılmaktadır.Adalet Bakanlığı'nın 100/1 sayılı genelgesi, bu norm hiyerarşini ihlal etmekle kalmıyor, hükümet üyelerinin yolsuzluk dosyalarına ilişkin adaletin tecellisini engelleyecek hal arz ediyor.AKP'nin fezlekeler bağlamında yaptığı manevra, mahkemeyi atlatmak ve fezlekeleri boşa çıkarmadır.17 Aralık sürecinin bakanının fezlekelere dair bu hukuku dolanma ve fezlekeleri boşa çıkarma manevrasına karşı, TBMM'deki vekiller devreye girmelidir.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Hukuku duayeni Prof. Dr. Ünal Emiroğlu, Gaziantep'teki Milli Kahramanlar programında, Anayasa'nın 100. Maddesinin şu amir hükmünü hatırlatıyor:"Başbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile, soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar."TBMM İçtüzüğünün 107. Maddesi de aynı hükmü ifade etmektedir.Bozdağ'ın "fezleke oyunu"nu bozmak için, "millet iradesi"ni temsil eden 55 tane milletvekilli yetiyor.Muhalefet ise, maalesef hala Karagöz-Hacivat tiyatrosu oynamaya devam ediyor.Türk milleti diyor ki, vekiller görev başına?