Alimin kalbinde hafiflik ve gaflet bulunmaz
Sefvan bin Yahya'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Rıza aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fıkhın (dinde derin bilginin) belirtilerinden, yumuşak huyluluk ve suskunluktur
20.04.2025 17:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Sefvan bin Yahya'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Rıza aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fıkhın (dinde derin bilginin) belirtilerinden, yumuşak huyluluk ve suskunluktur."
Ahmed bin Muhammed el-Berki arkadaşlarından bazısı aracılığıyla merfu olarak Hz. (İmam) Ali aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Âlimin kalbinde hafiflik ve gaflet bulunmaz."
Muhammed bin Sinan merfu olarak İmam'ın (İmam Cafer Sadık aleyhisselam) şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Meryem oğlu İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Ey Havariler topluluğu, benim sizden bir isteğim var, onu kabul edin."
Dediler ki: "İsteğin kabul edilmiştir ey Ruhullah!"
Bunun üzerine İsa yerinden kalktı ve onların ayaklarını yıkadı.
Dediler ki: "Bu işi yapmaya biz daha layıktık ey Ruhullah!"
İsa aleyhisselam buyurdular: "İnsanlar içinden hizmet etmeğe âlimler daha layıktır. Ben böylece size karşı tevazu ettim ki, siz de benden sonra insanlar arasında benim size karşı olan tevazuum gibi tevazu gösteresiniz.
Sonra da İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Hikmet tevazu ile mamur olur, kibirle değil; nitekim ekin de düz arazilerde yeşerir, sarp dağlarda değil."
Muaviyet bin Vehep'ten, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı:
"Ey ilim öğrenen kimse, âlimin üç belirtisi vardır; bilgi, yumuşak huyluluk ve suskunluk. Âlimlik taslayan kimsenin de üç belirtisi vardır; isyanla kendinden yukarıdakiyle tartışır, galip gelmek uğruna kendinden aşağıdakine zulmeder ve zalimlere destek olur."
Süleyman bin Cafer el-Caferi'den, o da kendine anlatan birinden naklen dedi ki:
Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı: "Âlimin haklarından, ona çok soru sormaman, elbisesinden tutup çekmemendir. Huzuruna vardığında yanında başkaları da varsa hepsine selam ver, ama ötekilerini değil, onu selama özgü kıl. Karşısında otur, arkasında oturma. Karşısında göz ve el işareti yapma.
Görüşünün aksine olan falanı şöyle demiştir, falanca da şunu demiştir, şeklinde konuşarak sözü uzatma, yanında uzun süre oturarak canını sıkma.
Çünkü âlim, bir hurma ağacına benzer ki, ondan bir şey üzerine düşünceye kadar beklersin. Âlimin ecri, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren Allah yolunda savaşan gazinin ecrinden daha büyüktür."
Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."
İbn-i Ebi Umeyr arkadaşlarının bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fakih bir mümin öldüğünde, İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır."
Ali bin Ebu Hamza'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Musa bin Cafer aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Mümin öldüğünde melekler, üzerinde Allah'a ibadet ettiği yer parçası ve amellerinin çıkarıldığı göğün kapıları onun için ağlarlar ve İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır. Çünkü fakih müminler, şehri koruyan kale surları gibi, İslam'ın kaleleridirler.
Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."
Davud bin Farkad'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:
"Babam derdi ki: Allah Azze ve Celle ilmi indirdikten sonra onu tekrar geri almaz, ancak âlim ölünce ilmiyle birlikte gider; yerlerini ise kaba saba kimseler alır da, hem saparlar hem de saptırırlar. Aslında kökü olmayan bir şeyde hayır yoktur."
Cabir'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular:
"Ali bin Hüseyin aleyhisselam derdi ki: "Allah'ın; "Bizim yeryüzüne gelip onu uçlarından eksilttiğimizi görmezler mi?" sözü, bana bizdeki çabuk ölümü ve öldürülmeyi tartışmasız kabullendirmiştir ki, bundan (maksat) âlimlerin göçüp gitmesidir."
Ahmed bin Muhammed el-Berki arkadaşlarından bazısı aracılığıyla merfu olarak Hz. (İmam) Ali aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Âlimin kalbinde hafiflik ve gaflet bulunmaz."
Muhammed bin Sinan merfu olarak İmam'ın (İmam Cafer Sadık aleyhisselam) şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Meryem oğlu İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Ey Havariler topluluğu, benim sizden bir isteğim var, onu kabul edin."
Dediler ki: "İsteğin kabul edilmiştir ey Ruhullah!"
Bunun üzerine İsa yerinden kalktı ve onların ayaklarını yıkadı.
Dediler ki: "Bu işi yapmaya biz daha layıktık ey Ruhullah!"
İsa aleyhisselam buyurdular: "İnsanlar içinden hizmet etmeğe âlimler daha layıktır. Ben böylece size karşı tevazu ettim ki, siz de benden sonra insanlar arasında benim size karşı olan tevazuum gibi tevazu gösteresiniz.
Sonra da İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Hikmet tevazu ile mamur olur, kibirle değil; nitekim ekin de düz arazilerde yeşerir, sarp dağlarda değil."
Muaviyet bin Vehep'ten, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı:
"Ey ilim öğrenen kimse, âlimin üç belirtisi vardır; bilgi, yumuşak huyluluk ve suskunluk. Âlimlik taslayan kimsenin de üç belirtisi vardır; isyanla kendinden yukarıdakiyle tartışır, galip gelmek uğruna kendinden aşağıdakine zulmeder ve zalimlere destek olur."
Süleyman bin Cafer el-Caferi'den, o da kendine anlatan birinden naklen dedi ki:
Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı: "Âlimin haklarından, ona çok soru sormaman, elbisesinden tutup çekmemendir. Huzuruna vardığında yanında başkaları da varsa hepsine selam ver, ama ötekilerini değil, onu selama özgü kıl. Karşısında otur, arkasında oturma. Karşısında göz ve el işareti yapma.
Görüşünün aksine olan falanı şöyle demiştir, falanca da şunu demiştir, şeklinde konuşarak sözü uzatma, yanında uzun süre oturarak canını sıkma.
Çünkü âlim, bir hurma ağacına benzer ki, ondan bir şey üzerine düşünceye kadar beklersin. Âlimin ecri, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren Allah yolunda savaşan gazinin ecrinden daha büyüktür."
Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."
İbn-i Ebi Umeyr arkadaşlarının bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fakih bir mümin öldüğünde, İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır."
Ali bin Ebu Hamza'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Musa bin Cafer aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Mümin öldüğünde melekler, üzerinde Allah'a ibadet ettiği yer parçası ve amellerinin çıkarıldığı göğün kapıları onun için ağlarlar ve İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır. Çünkü fakih müminler, şehri koruyan kale surları gibi, İslam'ın kaleleridirler.
Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."
Davud bin Farkad'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:
"Babam derdi ki: Allah Azze ve Celle ilmi indirdikten sonra onu tekrar geri almaz, ancak âlim ölünce ilmiyle birlikte gider; yerlerini ise kaba saba kimseler alır da, hem saparlar hem de saptırırlar. Aslında kökü olmayan bir şeyde hayır yoktur."
Cabir'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular:
"Ali bin Hüseyin aleyhisselam derdi ki: "Allah'ın; "Bizim yeryüzüne gelip onu uçlarından eksilttiğimizi görmezler mi?" sözü, bana bizdeki çabuk ölümü ve öldürülmeyi tartışmasız kabullendirmiştir ki, bundan (maksat) âlimlerin göçüp gitmesidir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.