BTP Gençlik Kamplarında göz dolduran bu kadronun genciyle, yaşlısıyla bir bütünlük arz etmesi, hayatta olan en yaşlı kuşakla en genç son kuşağın bir arada olmasıyla sağlanan etkileşim sayesinde, davanın bir yaşam tarzı olmasından kaynaklanmaktadır.
Yukarıdaki tespitle şunu demek istedik: Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "biz dünyamızı ahiretimiz için yaşarız" sözünün görünen yansıması, kamplar olsa da bu kadro sosyal yaşamın her alanında birlikte hareket etmeyi düstur edinmiştir.
Bu kadro iktidar yandaşlığı yapmaz. Yanaşma düzenlerinden nemalanmaz. Yağmur nereye yağıyorsa tarlasını oraya taşımaz. İmanını parayla satmaz.
Dava şuurunu, aynı çağda birlikte yaşadığı Prof. Dr. Haydar Baş'tan öğrenmeye çalışmıştır. Allaha kulluğu; vatanına, milletine, davasına sadakati görerek, duyarak, yaşayarak öğrenmiştir. Bu sebeple "benim yıkılmaz kalem icmal gençliğidir" tespitini yapmıştır. Çünkü bu kadro büyük bir emeğin ürünüdür. Bu verimli tarlaların bahçıvanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Onun dava şuurundan bir derece açı farkı yapanların bugün yerlerinde yeller esmesi ondandır. Kutlu davaların yolcuları, gerçekten iman etmişlerdir. Bu sebeple kimsenin iknasına pek gerek duyulmaz.
Bir hatıram geldi aklıma onu paylaşayım. Merhum hocamızın organize ettiği bir mübarek gece programına katılmak üzere çok değerli dava arkadaşım Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu ile Akçaabat'a gitmiştik. Gayet muhabbetli bir program icra edilirken bir anda eline mikrofonu aldı ve programa ara verdi.
Dikkatle bekliyorduk acaba hocamız ne diyecek diye. Bir anda dillerinden şu ifadelerin döküldüğüne şahit olduk: "Bu dava kutlu bir davadır. Bu davanın kapısı çok büyüktür. Gelen herkese açıktır. Ancak gidene de açıktır. Gönlünde dünyalık bir makam, mevki, rütbe, çıkar olan birileri varsa boşuna burada kalmasın ve gitsin."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "İman ve İnsan Davası" diye isimlendirdiği kutlu davası; hile, hurda, yalan, dolan, artistlik kabul etmez. Bunlara kalkışanlar, gün olur harman olur; veda etmeye bile fırsat bulamadan saf dışı kalır giderler. Vesselam.
Şimdi de Afyonkarahisar kampının ana teması olan İman ve İnsan Davası hakkında tasarladığımız bölüme geçelim müsaadenizle.
Prof. Dr. Haydar Baş seçilmiş insanlardan biriydi.
Onunla birlikte olduğunuz zaman başka âlemlere dalardınız.
Onunla çok huzurlu olurdunuz.
Güven duyardınız.
Beyniniz fikir, gönlünüz muhabbet dolardı.
Sorularınıza cevap, karanlık tünellerinizden aydınlık çıkış bulurdunuz.
Bir liderde olması gereken dava bilgisi ve davasına sadakatinin ne olduğunu ondan görürdünüz, hissederdiniz.
Evladının üzerine kanat geren bir babanın şefkat hissini yaşardınız.
O bir şeyi söylemeden önce kendisi yapardı.
Yapmadığı bir şeyi söylemenin Allah'ı gazaba getireceğini bilirdi.
Değerli dostlarım.
Dava adamlığının derecesi, kişinin davasıyla olan bütünlüğünden anlaşılır.
Davanın hayalden (niyetten) eyleme geçmesi dava adamlığıyla eş değer olduğu için şüphelerden arınmış, iman etmiş kişilere ihtiyaç olduğu için Prof. Dr. Haydar Baş davasına iman ve insan davası demiştir.
Bu konuda bir eser kaleme almış, imanın, davanın ve dava adamlığının kitabını yazmıştır. Bir sonraki makalede onun İman ve İnsan eserinin ön sözünü paylaşacağız inşallah.
(Devam edecek…)
Yukarıdaki tespitle şunu demek istedik: Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "biz dünyamızı ahiretimiz için yaşarız" sözünün görünen yansıması, kamplar olsa da bu kadro sosyal yaşamın her alanında birlikte hareket etmeyi düstur edinmiştir.
Bu kadro iktidar yandaşlığı yapmaz. Yanaşma düzenlerinden nemalanmaz. Yağmur nereye yağıyorsa tarlasını oraya taşımaz. İmanını parayla satmaz.
Dava şuurunu, aynı çağda birlikte yaşadığı Prof. Dr. Haydar Baş'tan öğrenmeye çalışmıştır. Allaha kulluğu; vatanına, milletine, davasına sadakati görerek, duyarak, yaşayarak öğrenmiştir. Bu sebeple "benim yıkılmaz kalem icmal gençliğidir" tespitini yapmıştır. Çünkü bu kadro büyük bir emeğin ürünüdür. Bu verimli tarlaların bahçıvanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Onun dava şuurundan bir derece açı farkı yapanların bugün yerlerinde yeller esmesi ondandır. Kutlu davaların yolcuları, gerçekten iman etmişlerdir. Bu sebeple kimsenin iknasına pek gerek duyulmaz.
Bir hatıram geldi aklıma onu paylaşayım. Merhum hocamızın organize ettiği bir mübarek gece programına katılmak üzere çok değerli dava arkadaşım Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu ile Akçaabat'a gitmiştik. Gayet muhabbetli bir program icra edilirken bir anda eline mikrofonu aldı ve programa ara verdi.
Dikkatle bekliyorduk acaba hocamız ne diyecek diye. Bir anda dillerinden şu ifadelerin döküldüğüne şahit olduk: "Bu dava kutlu bir davadır. Bu davanın kapısı çok büyüktür. Gelen herkese açıktır. Ancak gidene de açıktır. Gönlünde dünyalık bir makam, mevki, rütbe, çıkar olan birileri varsa boşuna burada kalmasın ve gitsin."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "İman ve İnsan Davası" diye isimlendirdiği kutlu davası; hile, hurda, yalan, dolan, artistlik kabul etmez. Bunlara kalkışanlar, gün olur harman olur; veda etmeye bile fırsat bulamadan saf dışı kalır giderler. Vesselam.
Şimdi de Afyonkarahisar kampının ana teması olan İman ve İnsan Davası hakkında tasarladığımız bölüme geçelim müsaadenizle.
Prof. Dr. Haydar Baş seçilmiş insanlardan biriydi.
Onunla birlikte olduğunuz zaman başka âlemlere dalardınız.
Onunla çok huzurlu olurdunuz.
Güven duyardınız.
Beyniniz fikir, gönlünüz muhabbet dolardı.
Sorularınıza cevap, karanlık tünellerinizden aydınlık çıkış bulurdunuz.
Bir liderde olması gereken dava bilgisi ve davasına sadakatinin ne olduğunu ondan görürdünüz, hissederdiniz.
Evladının üzerine kanat geren bir babanın şefkat hissini yaşardınız.
O bir şeyi söylemeden önce kendisi yapardı.
Yapmadığı bir şeyi söylemenin Allah'ı gazaba getireceğini bilirdi.
Değerli dostlarım.
Dava adamlığının derecesi, kişinin davasıyla olan bütünlüğünden anlaşılır.
Davanın hayalden (niyetten) eyleme geçmesi dava adamlığıyla eş değer olduğu için şüphelerden arınmış, iman etmiş kişilere ihtiyaç olduğu için Prof. Dr. Haydar Baş davasına iman ve insan davası demiştir.
Bu konuda bir eser kaleme almış, imanın, davanın ve dava adamlığının kitabını yazmıştır. Bir sonraki makalede onun İman ve İnsan eserinin ön sözünü paylaşacağız inşallah.
(Devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- BTP Gençlik Kampı analizi -16- / 21.08.2025
- BTP Gençlik kampı analizi -15- / 20.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -14- / 19.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -13- / 18.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -12- / 17.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -11- / 16.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -10- / 15.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -9- / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -8- / 13.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -7- / 12.08.2025
- BTP Gençlik kampı analizi -15- / 20.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -14- / 19.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -13- / 18.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -12- / 17.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -11- / 16.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -10- / 15.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -9- / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -8- / 13.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -7- / 12.08.2025