Akıl tutulması mı desek, yalakalığın böylesi mi desek, aymazlık ya da alıklık mı? hangisi?
Terör saldırıları sıraya girmiş. Teröre açık alan olmuş şehirlerimiz. Peş peşe gelen canlı bomba eylemleri. Seri toplu cinayetler? Ve de açıklamaya bak: Alışmalıyız! İktidardan beslenen ve palazlanan kalemler yazıp söylüyor bunu. Aynı çizgideki ekran bülbülleri de var tabii. Bunlara Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da katıldı.
Vatandaşını korumakla yükümlü devlet adına konuşanlar da, olaylara seyirci durumda taziyelerini sunup durmaktalar. Bizi kimse yıldıramaz filan. Milleti de tebrik ediyorlar bu arada. Milleti şundan tebrik ediyorlar; tepki koymadıkları, sessiz kaldıkları için yani alışır duruma geldikleri için. Öyle sansınlar, bu millet ayağa kalkmasını bilir. Şimdilerde görülen, ortalarda bir şaşkınlığın olduğu.
Nasıl şaşırmayalım?
Bu ülkenin can güvenliği dibe vurmuş. Sorumlu hükümet erkânı ve tepesindekiler yerlerinde ve de rahatlık içinde. Milli İstihbarat Teşkilâtı, selâmeti milletvekilliğinde arayan ancak zorla göreve iade edilen bir müsteşara emanet edilmiş. Terörün kol gezdiği başkentin Emniyet Teşkilâtının müdürü yok. Ancak 3. katliam sonrası, padişah yasağı savar gibi paldır küldür atanan bir müdür.
Ancak trajikomik türünden bir oyunun sahnesi olabilirdi bu skandal olaylar. Oysa ayniyle vaki.
İstanbul'da Alman Konsolosluğu iki gün önceden kepenk kapatmış, Alman okulları eğitimi tatil etmiş. Canlı bomba saldırısı olacağı bilgisi var ellerinde çünkü. Nitekim tam iki gün sonra Cumartesi eylemi gerçekleştirdi cani. Soruyorlar Vali-i İstanbul'a, Alman konsolosluğu tedbir alırken siz almadınız mı? İşte beklenen cevap: Onların aldığı tedbirle bu eylemin ilgisi yok! Al bu cevabı nerene dayarsan daya.
İstanbul'a vali olmuş biri değil, çocuk zekâsı bile bunu anlayabilirdi. Bu kadar fütursuz, bu kadar sorumsuz birine emanet edilmiş kentin güvenlik ve asayişi.
Balık baştan kokar; bu arkadaşın üstündekiler değil mi, kenti ve kırsalı silah ve mühimmat deposuna çevirenlerin yolunu açan ve genişleten? Şimdi, giymiş oldukları açılım elbisesi bedenlerine dar gelmektedir ve de hala elbisenin içine yeniden girmeye mi çalıştıkları, yoksa çıkmaya mı çalıştıkları belli değildir.
Belli olan AKP iktidarının beceriksizliği ve yetersizliğidir.
Katliamların yaşanmadan önlenmesi için gereken diplomatik adımlar atabilecek, vatandaşını ve vatandaşı olmayanları koruma yükümlülüğünü üstlenebilecek bir yönetim için milletin ayağa kalkması, demokratik bir hak olan direnme hakkını kullanması, insaf, iz'an ve vicdan sahibi milletvekillerinin sine-i millete dönmesi gerekmektedir.
Yoksa bir yandan terörün saldığı korku, diğer yandan karşıtlarını yok sayan, ezen, tahammülsüzlük girdabına girmiş, despot bir yaklaşımın baskısı arasında kalan toplum, kitlesel hipnozla aldatılmanın kurbanı olmaya devem edecektir.
Terör saldırıları sıraya girmiş. Teröre açık alan olmuş şehirlerimiz. Peş peşe gelen canlı bomba eylemleri. Seri toplu cinayetler? Ve de açıklamaya bak: Alışmalıyız! İktidardan beslenen ve palazlanan kalemler yazıp söylüyor bunu. Aynı çizgideki ekran bülbülleri de var tabii. Bunlara Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da katıldı.
Vatandaşını korumakla yükümlü devlet adına konuşanlar da, olaylara seyirci durumda taziyelerini sunup durmaktalar. Bizi kimse yıldıramaz filan. Milleti de tebrik ediyorlar bu arada. Milleti şundan tebrik ediyorlar; tepki koymadıkları, sessiz kaldıkları için yani alışır duruma geldikleri için. Öyle sansınlar, bu millet ayağa kalkmasını bilir. Şimdilerde görülen, ortalarda bir şaşkınlığın olduğu.
Nasıl şaşırmayalım?
Bu ülkenin can güvenliği dibe vurmuş. Sorumlu hükümet erkânı ve tepesindekiler yerlerinde ve de rahatlık içinde. Milli İstihbarat Teşkilâtı, selâmeti milletvekilliğinde arayan ancak zorla göreve iade edilen bir müsteşara emanet edilmiş. Terörün kol gezdiği başkentin Emniyet Teşkilâtının müdürü yok. Ancak 3. katliam sonrası, padişah yasağı savar gibi paldır küldür atanan bir müdür.
Ancak trajikomik türünden bir oyunun sahnesi olabilirdi bu skandal olaylar. Oysa ayniyle vaki.
İstanbul'da Alman Konsolosluğu iki gün önceden kepenk kapatmış, Alman okulları eğitimi tatil etmiş. Canlı bomba saldırısı olacağı bilgisi var ellerinde çünkü. Nitekim tam iki gün sonra Cumartesi eylemi gerçekleştirdi cani. Soruyorlar Vali-i İstanbul'a, Alman konsolosluğu tedbir alırken siz almadınız mı? İşte beklenen cevap: Onların aldığı tedbirle bu eylemin ilgisi yok! Al bu cevabı nerene dayarsan daya.
İstanbul'a vali olmuş biri değil, çocuk zekâsı bile bunu anlayabilirdi. Bu kadar fütursuz, bu kadar sorumsuz birine emanet edilmiş kentin güvenlik ve asayişi.
Balık baştan kokar; bu arkadaşın üstündekiler değil mi, kenti ve kırsalı silah ve mühimmat deposuna çevirenlerin yolunu açan ve genişleten? Şimdi, giymiş oldukları açılım elbisesi bedenlerine dar gelmektedir ve de hala elbisenin içine yeniden girmeye mi çalıştıkları, yoksa çıkmaya mı çalıştıkları belli değildir.
Belli olan AKP iktidarının beceriksizliği ve yetersizliğidir.
Katliamların yaşanmadan önlenmesi için gereken diplomatik adımlar atabilecek, vatandaşını ve vatandaşı olmayanları koruma yükümlülüğünü üstlenebilecek bir yönetim için milletin ayağa kalkması, demokratik bir hak olan direnme hakkını kullanması, insaf, iz'an ve vicdan sahibi milletvekillerinin sine-i millete dönmesi gerekmektedir.
Yoksa bir yandan terörün saldığı korku, diğer yandan karşıtlarını yok sayan, ezen, tahammülsüzlük girdabına girmiş, despot bir yaklaşımın baskısı arasında kalan toplum, kitlesel hipnozla aldatılmanın kurbanı olmaya devem edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023