ŞEHİT
Her Şehit haberinde canımızdan can kopar!
Yüreğimiz tarifsiz dağlanır acır ama bir tv haber sunucusunu, yetkili birinin arayarak;
"... amma duygu sömürüsü yaptın! Ailelerle, şehit anneleri ile ilgili anneleri ağlarken vermek iyi haber, iyi reyting..." dediğini duyduğumdan beri, Şühedâ hakkında yazmamaya dikkat ediyorum!
Kederim, öfkem ve duâlarımla baş-başayım.
Bir zamanlar millî öfkeleri, "Kandan beslenme, kan içicilik, vampirlik" diye tarif edenlerin bugün Şehit Cenâze Merasimlerinde; "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganlarıyla nümayiş yapmalarına tahammül edemiyorum!
Basın verilerine göre son olaylarda, 236 Şehit vermişiz!
Yani; 236 anne ağlamış, 236 baba ağlamış! 236 amca, 236 hala; 236 dayı, 236 teyze ağlamış! 236 bacı, 236 kardaş; 236 eş, 236 yavuklu ağlamış! 236 köy, 236 mahalle; 236 ilçe, 236 kere iller ağlamış!
236 kıymetli canın, 236 kere komşuları, tanıyanları, hısımları-akrabaları ağlamış!
Ne kadar çok ağladığımızın hesabı mümkün değil anlatabildim mi?
Ama tarih yapan Türk milleti; Devlet-i Ebed-Müddet için, bölünmez Vatan için; Ezan dinmesin, Bayrak inmesin diye o kadar çok can vermiş ki, o kadar çok içine ağlamış ki, o kadar çok içine ağlarken "Vatan sağ olsun" demiş ki, bu yüzden bu kadar çok ağlayanı fark edememişiz!
Muğla'dan bir anne F. Göktaş, sosyal medyada; "Vatan kaç kez sağ olsa, savaş bir kez ölür?" diye sorgulamış!...
***
ANNE-ÇOCUK
Günlerdir, kaybolduktan 15 gün sonra cesedi bulunan bir erkek çocuktan ve bahsediliyor!
Önce anne, ekran ekran dolaşarak oğlunun bulunması için yardım dileniyor.
Bu arada Emniyet ekipleri, iz sürerek çocuğu aracına alıp götüren servis şoförünü yakalıyor ve işin seyri değişiyor!
Altı yıldır servis şoförü ile yasak ilişki yaşayan annesi ile sevgilisini gören çocuk, babasına haber vereceğini söyleyince kadın, sevgili(!)sini arayıp; "Sustur şu çocuğu, başımızı yakacak!" demiş, sevgili(!)si de çocuğu susturmuş!
Yasak ilişkinin, zinakârların adına basın ve medya, "sevgili" diyor; Türkçem inciniyor, gönlüm kırılıyor, midem bulanıyor!
Güncel kıssa:
Bir yolculuk esnasında mola verilmiş, kadının biri de ateş yakarak hazırlığa başlamıştı. Alevler yükselince, koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korkan kadın yakalayarak bağrına basar ve çocuğunun bu ateşe düşme ihtimalini hayal ederek korkar. Yakında bulunan Hz. Peygamber(s.a.a.)'e dönerek sorar:
- Sen Allah'ın Peygamberisin değil mi?
Hz. Peygamber (s.a.a.);
- Hiç şüphen olmasın.. Buyurdular.
Bunun üzerine;
- Allah'ın kullarına merhameti, bir ananın yavrusuna merhametinden daha fazladır değil mi? Diye sorunca, Hz. Peygamber (s.a.a.)
- Hiç şüphen olmasın ki öyledir.. Buyurunca kadın;
- Hiç bir anne yavrusunu ateşe atmaz!... Diye sızlanınca gözleri yaşaran Hz. Peygamber (s.a.a.) buyurdular ki;
- Evet hiç şüphen olmasın Allah, kullarını ateşe atmaz onlar kendilerini ateşlik amellerin içine atmadıkça..
***
SORGULAMA
Bileğe sarılmış gırtlak, boğacak gibi elini!
Sözler dillere yapışmış, kıracak gibi belini!
Gözler geceye kapanmış, kamaşmış karanlıktan;
Uykuların esnemesi, gün yoğunluğundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Kızgın düşler saf gerçeği, yatırarak falakaya,
Mahkûm etmiş dumanımı bir çakmakla tabakaya.
Mürâi dolmuş camiler, imamda kalmamış hayâ!
Böyle tevekkül acz'den mi, riyakâr îmândan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Eşkiyalar fink atıyor, kahramanlar hapislerde!
Aslana kükremek yasak, söz hakkı kuduz itler de!
Kalekollar asker dolu, Türk öfkeler gel-gitlerde;
Yolun yolcuya küsmesi, sisten mi dumandan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Duâ bedduâya yenik, iltifâtlarsa küfüre,
Müslüman mü'mîni ezip yaltaklanıyor kâfire!
İtibar yok kitaplara ne meâle, ne tefsîre;
Tekrar acep tarihten mi, beğ aptallığından mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Dağlar katırlarla dolu, ovalar kurt köpeğiyle!
Soyu bellisiz erk olmuş, beğler susmuş edebiyle!
Sorgulanmıyor olanlar, bilinmiyor sebebiyle;
Yusuf kuyuda kalmışsa, yüklü bezirgândan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Karpuz tağında kırılmış, göbeğine pis değmişmiş!
Şeyini şey ettiğim şey, şeyin şeyinde şeymişmiş!
Tarihle yaşıt bir millet, üç-beş piçe baş eğmişmiş;
Bu öfkeli susuş dağda, kurdun pususundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Cahil bile akıllıdır kibirlenen aptallardan.
Salak kaptan medet umar okyanuslarda sallardan!
Eğer Türk kıyam ederse, çıkar bunlar akıllardan;
Gemilerin dağ aşması, kızgın dalgalardan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Çeriden de sayılmayan, kumandan olmuş orduya!
Kaçmasın diye korkağı, elde tutmak çok zordu ya!
Korucular ev hapsinde, kuduz itler kudurdu ya;
Dağların dumanlanması, sürek umduğundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Ulu Tanrı! Türk'ü koru, tek Asâkir'ullahdır o,
Zâlimi hizaya sokan, mazlûmlara felâhdır o!
Takvâsını tek yaşayan, Türk Evliya'ullahdır o!
Allah ile aldatanlar, fazla olduğundan mıdır?
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
(Sevdamı Ekiyorum Sevgimi Biçmek için, s.13).
Selâm, sevgi, duâ.
Her Şehit haberinde canımızdan can kopar!
Yüreğimiz tarifsiz dağlanır acır ama bir tv haber sunucusunu, yetkili birinin arayarak;
"... amma duygu sömürüsü yaptın! Ailelerle, şehit anneleri ile ilgili anneleri ağlarken vermek iyi haber, iyi reyting..." dediğini duyduğumdan beri, Şühedâ hakkında yazmamaya dikkat ediyorum!
Kederim, öfkem ve duâlarımla baş-başayım.
Bir zamanlar millî öfkeleri, "Kandan beslenme, kan içicilik, vampirlik" diye tarif edenlerin bugün Şehit Cenâze Merasimlerinde; "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganlarıyla nümayiş yapmalarına tahammül edemiyorum!
Basın verilerine göre son olaylarda, 236 Şehit vermişiz!
Yani; 236 anne ağlamış, 236 baba ağlamış! 236 amca, 236 hala; 236 dayı, 236 teyze ağlamış! 236 bacı, 236 kardaş; 236 eş, 236 yavuklu ağlamış! 236 köy, 236 mahalle; 236 ilçe, 236 kere iller ağlamış!
236 kıymetli canın, 236 kere komşuları, tanıyanları, hısımları-akrabaları ağlamış!
Ne kadar çok ağladığımızın hesabı mümkün değil anlatabildim mi?
Ama tarih yapan Türk milleti; Devlet-i Ebed-Müddet için, bölünmez Vatan için; Ezan dinmesin, Bayrak inmesin diye o kadar çok can vermiş ki, o kadar çok içine ağlamış ki, o kadar çok içine ağlarken "Vatan sağ olsun" demiş ki, bu yüzden bu kadar çok ağlayanı fark edememişiz!
Muğla'dan bir anne F. Göktaş, sosyal medyada; "Vatan kaç kez sağ olsa, savaş bir kez ölür?" diye sorgulamış!...
***
ANNE-ÇOCUK
Günlerdir, kaybolduktan 15 gün sonra cesedi bulunan bir erkek çocuktan ve bahsediliyor!
Önce anne, ekran ekran dolaşarak oğlunun bulunması için yardım dileniyor.
Bu arada Emniyet ekipleri, iz sürerek çocuğu aracına alıp götüren servis şoförünü yakalıyor ve işin seyri değişiyor!
Altı yıldır servis şoförü ile yasak ilişki yaşayan annesi ile sevgilisini gören çocuk, babasına haber vereceğini söyleyince kadın, sevgili(!)sini arayıp; "Sustur şu çocuğu, başımızı yakacak!" demiş, sevgili(!)si de çocuğu susturmuş!
Yasak ilişkinin, zinakârların adına basın ve medya, "sevgili" diyor; Türkçem inciniyor, gönlüm kırılıyor, midem bulanıyor!
Güncel kıssa:
Bir yolculuk esnasında mola verilmiş, kadının biri de ateş yakarak hazırlığa başlamıştı. Alevler yükselince, koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korkan kadın yakalayarak bağrına basar ve çocuğunun bu ateşe düşme ihtimalini hayal ederek korkar. Yakında bulunan Hz. Peygamber(s.a.a.)'e dönerek sorar:
- Sen Allah'ın Peygamberisin değil mi?
Hz. Peygamber (s.a.a.);
- Hiç şüphen olmasın.. Buyurdular.
Bunun üzerine;
- Allah'ın kullarına merhameti, bir ananın yavrusuna merhametinden daha fazladır değil mi? Diye sorunca, Hz. Peygamber (s.a.a.)
- Hiç şüphen olmasın ki öyledir.. Buyurunca kadın;
- Hiç bir anne yavrusunu ateşe atmaz!... Diye sızlanınca gözleri yaşaran Hz. Peygamber (s.a.a.) buyurdular ki;
- Evet hiç şüphen olmasın Allah, kullarını ateşe atmaz onlar kendilerini ateşlik amellerin içine atmadıkça..
***
SORGULAMA
Bileğe sarılmış gırtlak, boğacak gibi elini!
Sözler dillere yapışmış, kıracak gibi belini!
Gözler geceye kapanmış, kamaşmış karanlıktan;
Uykuların esnemesi, gün yoğunluğundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Kızgın düşler saf gerçeği, yatırarak falakaya,
Mahkûm etmiş dumanımı bir çakmakla tabakaya.
Mürâi dolmuş camiler, imamda kalmamış hayâ!
Böyle tevekkül acz'den mi, riyakâr îmândan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Eşkiyalar fink atıyor, kahramanlar hapislerde!
Aslana kükremek yasak, söz hakkı kuduz itler de!
Kalekollar asker dolu, Türk öfkeler gel-gitlerde;
Yolun yolcuya küsmesi, sisten mi dumandan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Duâ bedduâya yenik, iltifâtlarsa küfüre,
Müslüman mü'mîni ezip yaltaklanıyor kâfire!
İtibar yok kitaplara ne meâle, ne tefsîre;
Tekrar acep tarihten mi, beğ aptallığından mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Dağlar katırlarla dolu, ovalar kurt köpeğiyle!
Soyu bellisiz erk olmuş, beğler susmuş edebiyle!
Sorgulanmıyor olanlar, bilinmiyor sebebiyle;
Yusuf kuyuda kalmışsa, yüklü bezirgândan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Karpuz tağında kırılmış, göbeğine pis değmişmiş!
Şeyini şey ettiğim şey, şeyin şeyinde şeymişmiş!
Tarihle yaşıt bir millet, üç-beş piçe baş eğmişmiş;
Bu öfkeli susuş dağda, kurdun pususundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Cahil bile akıllıdır kibirlenen aptallardan.
Salak kaptan medet umar okyanuslarda sallardan!
Eğer Türk kıyam ederse, çıkar bunlar akıllardan;
Gemilerin dağ aşması, kızgın dalgalardan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Çeriden de sayılmayan, kumandan olmuş orduya!
Kaçmasın diye korkağı, elde tutmak çok zordu ya!
Korucular ev hapsinde, kuduz itler kudurdu ya;
Dağların dumanlanması, sürek umduğundan mıdır,
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
Ulu Tanrı! Türk'ü koru, tek Asâkir'ullahdır o,
Zâlimi hizaya sokan, mazlûmlara felâhdır o!
Takvâsını tek yaşayan, Türk Evliya'ullahdır o!
Allah ile aldatanlar, fazla olduğundan mıdır?
Kurdun dumanlı havayı, çok sevmesi bundan mıdır?
(Sevdamı Ekiyorum Sevgimi Biçmek için, s.13).
Selâm, sevgi, duâ.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017