Almanya çocuk parası verecek

Alman uzmanların ifadesiyle Korona ile Kapitalizmin tabutuna son çivi çakılınca, doğal olarak kapitalist Batılı ülkeler de çareyi aynen 2008 krizinde olduğu gibi Milli Ekonomi Modeli'nde (MEM) arıyorlar. Daha önceki yazılarımızda bu noktada ABD, İspanya, İtalya gibi ülkelerde devreye sokulan tüketimi teşvik paketlerinden bahsetmiştik.

Hepsinin ortak özelliği; devlet eliyle verilmesi ve tüketicinin cebine konulması...

Bunlar elbette ki Kapitalizmin doğasına aykırı uygulamalar... Kapitalizm her zaman zayıf devlet, kemer sıkma politikaları ve para verilecekse de kredi olarak verilmesini savunur.

Kapitalist çevreler, sermaye sahipleri, kriz dönemlerini de kendileri adına bir fırsata dönüştürerek, para satarak oturdukları yerden para kazanmak, servetlerine servet katmak derdindedirler… Ama işler artık öyle yürümüyor.

Zaten borç batağında olan, kredi taksitlerini ödeyemeyen, icralık, hacizlik olan insanları, şirketleri ya da devletleri yeniden borçlandırmanın ne anlamı var? Kapitalizm insanı bitirdi; sömürülecek insanın bittiği yerde sömürü sistemi ne işe yarar, kimi süreceksin?

İnsanın bittiği, tüketicinin tükendiği bir ekonomik atmosferde, doğal olarak tüm devletler tüketimi yeniden canlandırmanın yollarını arıyorlar.

Ve karşılarına tek bir çözüm çıkıyor: Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli…

Çünkü dünya tarihinde "tüketim eksenli" tek model MEM…

Kimileri bu eşsiz Modeli tümüyle uygulayarak krizleri tamamen bertaraf ediyorlar, kimileri de kısmen uygulayarak bir nebze de olsa ekonomilerini rahatlatmak istiyorlar.

Kısmen uygulayanlara her gün yeni örnekler ekleniyor.

En güncel örnek de Almanya… Almanya'da hükümet 2 günlük müzakerenin neticesinde 130 milyar euroluk bir tedbir paketi konusunda anlaştı. Pandemi sürecinde Almanya daha önce 1 trilyon euoruyu geçen teşvik paketlerini hayata geçirmişti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu yeni paketin "sonraki nesillere bir gelecek vermek için gerekli" olduğunu söyledi.

Pakette sanayicilere ve belediyelere destek var, tüketimi canlandırmak için KDV oranlarının düşürülmesi var ama bence en dikkat çekici olan her aileye çocuk başına 300 euro ödenecek olması…

Her aileye çocuk parası verilmesi projesi, MEM'in bir projesidir. MEM kitabının 211'inci sayfasında "Sosyal Devlet Politikası" bölümünde şöyle denilmektedir:

"Her doğan çocuk için vasat bir memur maaşının beşte biri kadar çocuk yardımı yapılacaktır. Bu yardım çocuğun iş sahibi olmasına kadar devam edecektir."

Kitabın 553'üncü sayfasında da her bir çocuk için "çocuk maaşı" bağlanması projesi anlatılmaktadır.

Tabi, burada her zaman hatırlattığımız bir gerçeğin altını bir kez daha çizmek zorundayız. Çocuk parası gibi sosyal devlet projelerinin hangi kaynakla hayata geçirileceği önemli; ayrıca bir kereliğine değil, süreklilik arzetmesi de önemli…

Kapitalist ülkelerde her ne kadar kaynak sağlayan devlet olarak gözükse de merkez bankaları devlete ait olmadığı için ve de MEM'de anlatıldığı gibi devlet eliyle milletin emek ve üretimi karşılığı senyoraj, yine milletin menfaatine devreye konulmadığı için borçlanma yoluyla karşılanmaktadır.

Almanya'nın bu noktada bir avantajı vardır.

Almanya, ABD ve İngiltere gibi kapitalist ülkelerden farklı olarak başka ülkeleri sömürerek değil, üretimle para kazanmaya çalışan bir devlettir. Ama şu bir gerçek ki, yapılan dış ticaretten elde edilecek gelir, tüketimi teşvik edecek olan sosyal devlet projeleri için asla yeterli değildir. Yeterli olsa ABD ekonomisi hiç resesyona girer miydi?

Bu sebeple Alman hükümeti 300 euroluk çocuk parasını bir kereliğine düşünmektedir.

Sosyal devlet projelerini sürekli vermek, ancak MEM'i uygulamakla mümkündür.

Çünkü MEM'in, emek ve üretim karşılığı ve de kaynaklar karşılığı basılacak olan Milli Para formülü, sürekli bir geliri devlete kazandırmaktadır.

Tüketim canlandıkça üretim de canlanacağı için Milli Para, ihtiyaç duyulan kaynağı sürekli ve kalıcı olarak sağlamaya fazlasıyla yeterli olacaktır. 

Alman hükümeti MEM'den haberdardır; zira MEM'in uluslar arası kongrelerinden birisi de Almanya'nın bilim şehri olan Heidelberg'de yapılmıştı. Bu tarihi kongreye Almanya'nın seçkin üniversitelerinden siyaset danışmanı çok önemli bilim adamları katılmıştı. Bunlardan bazıları: Prof.Dr. Ernest Zurek, Prof. Dr. Martin K.Maier, Prof. Dr. F.R. Grabau, Prof.Dr. Ahat Rahmanzade, Prof. Dr. Irina Hundt, Prof. Dr. Krasivskaya Regina…

Prof. Dr. Grabau'nun MEM Kongresi'nde söylediği şu sözlerle yazımızı bitirelim:

"Prof. Dr. Baş'ın modeli, alternatifi olmayan tek modeldir, yahut tek alternatif modeldir.

Almanya'da sosyal harcamalar bütçenin yüzde 18'idir. Almanya'nın sosyal harcamaları yetersizdir. Konumumuzu korumaya çalışıyoruz, ama bu mümkün gözükmüyor.

Almanya yüksek vergiler konusunda lider. Mali kurumlar güçlü vergi sistemini savunmaktadır. Halbuki MEM'de sosyal devlet projeleri çerçevesinde vatandaşa kaynak aktarılması doğrudur. Prof. Dr. Baş'ın, sosyal devlet kavramıyla dar gelirli vatandaşlara para aktarmayı önermesi bence çok yerinde bir teşhistir.

Belirli bir gelirin altındakilerden vergi alınmamasını da destekliyorum.

Prof. Dr. Haydar Baş, çarpıcı eseri "Milli Ekonomi Modeli" ile devletlerin dış boyunduruğa girmeden kendi gücüyle nasıl ayakta durabileceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Milli Ekonomi Modeli tezi kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. 

Almanya için de modelin sahibinden yardım istememiz gerekeceği kanaatindeyim. Model, yalnızca Türk vatandaşlarına karşı değil, tüm dünya insanlarına karşı sorumluluk taşıyor. Bu yeni bakış açısını bütün kalbimle destekliyorum."

Ve Grabau, "Beni Avrupa'da bir temsilciniz olarak görün" demişti.

Prof. Dr. Baş'ın vefatı dolayısıyla yayınladığı taziye mesajında da Grabau, "Prof. Dr. Baş'ın yetiştirdiği ekiple çalışmaya hazır olduğunu" belirtmişti.

Ne diyelim, darısı Türkiye'dekilerin başına…