Amaç Kürt Devleti değil, Büyük İsrail Devleti

Yahudi Barzani'nin eliyle Irak'ın kuzeyinden sonra Suriye'nin kuzeyi de adım adım Büyük İsrail Devleti'nin bir parçası haline getirilirken, Türkiye'deki siyasetin bu gelişmeler karşısında hiçbir önlem geliştiremediği de dikkat çekiyor.Üstelik bölgedeki bu gelişmeler direkt olarak bizim coğrafyamızı da tehdit ediyor.Ankara'da hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında bir tehlikeden bahsediliyor, fakat tehlikenin gerçek boyutları tam tespit edilememiş; bir çözümden bahsediliyor ama bu çözüm uygulanırsa Türkiye topun ucuna geliyor.Habere göre, Genelkurmay Başkanı'nın ve de MİT Başkanı'nın da katıldığı bu toplantıda, ABD'nin PKK'nın Suriye kolu PYD'ye destek vererek bölgede bir Kürt devletinin altyapısının hazırlandığı savunuldu. Sınır güvenliği için alınan önlemlerin yetersizliği, Tel Abyad'ın YPG'nin eline geçmesiyle PKK'nın Türkiye içine sızma girişimlerinin artabileceği, YPG ve PKK'lı bu yeni oluşumun Suriye'deki Afrin'den sonra Türkiye içine de yönelme ihtimali toplantının gündemindeydi. Sayın bakanların ve de yetkililerin kavrayamadığı konu şu: Bu hareket bir Kürt hareketi ya da PKK hareketi değildir; görünüşte YPG, PKK, PYD ama gerçekte ABD ve İsrail'in güdümünde olan Yahudi Barzani'nin bir operasyonudur.Amaç Kürt devleti değil, Büyük İsrail Devleti'nin ikinci ayağını oluşturmaktır. ABD için Kürt, Türk, Laz, Çerkez fark etmiyor; bu sebeple ABD'nin çabasının Kürtlere bir devlet kazandırma amacı taşıdığını iddia etmek safdillikten başka bir şey olmaz.Tedbir için ifade edilen çözümler de Türkiye'yi daha büyük bir ateşin içine sokacak cinsten? Neymiş efendim, ABD'nin karşı çıkmasına rağmen Suriye içinde yaklaşık 50 kilometre derinliğe sahip bir güvenli bölge oluşturulmalıymış, insanlar buralara kurulacak konteynır ve çadır kentlere yerleştirilmeliymiş, Kırşehir'deki eğit-donat programı da bu güvenli bölgeye kaydırılmalıymış.Böyle bir adım bir ülkenin legal topraklarını işgal anlamına geliyor ki, bu adımı attığımız andan itibaren Saddam'ın kaderini yaşamamız kaçınılmazdır.Zaten ABD'nin böyle bir talebi olsaydı, emin olun ki, bin bir bahaneyle bizim taşeron siyasilere bu güvenli bölgeyi çoktan kurdururdu. Sonra da bugün IŞİD konusunda olduğu gibi teröre destek veriyorsun diye suçlardı, topun ucuna koyardı.Ama durum bu noktada değil, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde böyle bir bölge oluşturmasını ABD'den ziyade İsrail istemiyor. Zaten dikkat ederseniz, Esad'ın kontrol edemediği yerlerin bir karışı bile boş bırakılmıyor. Önce IŞİD ele geçiriyor, İsrail projesi çerçevesinde insanları ayıt etmeden katlediyor, ardından da Yahudi Barzani'nin kuvvetleri gelip göstermelik bir çatışmayla buraları IŞİD'den teslim alıyor.ABD'nin bu bölgede İsrail'e rağmen bir adım atabilmesi asla mümkün değil.ABD için Irak'ta güvenli bölge Yahudi Barzani'nin bölgesidir, şimdi bu son adımlarla Suriye'nin kuzeyini de kendisine ve İsrail'e göre "güvenli bölge" haline getiriyor.ABD, Türkiye'nin böyle bir güvenli bölge oluşturmasını asla kabul etmeyeceği gibi, böyle bir adım atıldığında da en sert cevabı vereceği kesindir.Üstelik ABD Yahudi Barzani'nin Suriye'deki kantonları bir bir ele geçirmesinden de son derece memnundur. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Kobani'de ve Tel Abyad'da ulaşılan bu sonuca Başkan Obama'nın verdiği emirler sayesinde ulaşıldığı belirtildi. Yani Kobani ve Tel Abyad'ın Yahudi Barzani'nin eline geçmesi bir ABD projesidir diyebiliriz.Gerçek çözüme 7 Haziran seçimlerinden çıkan Meclis tablosuyla ulaşmak asla mümkün değildir; çünkü AKP, CHP, MHP ve HDP, hepsinin ortak noktası okyanus ötesi icazetidir. Kemal Derviş ekonomisi mantığından kurtulmadığımız müddetçe ABD'nin  rüzgarıyla bir sağa bir sola savrulmaya devam edeceğiz ve bunun elbette ki ağır bedelini hem siyasiler olarak hem de millet olarak ödeyeceğiz.Çözüm madenlerin millet için çıkartıldığı, emek ve üretim karşılığı milli paranın devreye konulduğu milli bir ekonomik modelle tüm bağımlılıklarından kurtulan ve milletini sunduğu hizmetle tek bilek tek yürek yapan bir Türkiye'dir. Yani Bağımsız Türkiye Partisi'nin tek başına iktidar olduğu, Prof. Dr. Haydar Baş'ın başbakan olduğu Türkiye'dir.Kendi iç birliğini sağlayıp güçlü olduğun zaman gerisi kolaydır. Oturursun civar ülkelerdeki meşru devlet başkanlarıyla, ikili ilişkilerle sınırına dayanan terörü de çözersin, küresel hesapları da bitirirsin.PKK, YPG, IŞİD, Nusra, El Kaide her ne kadar terör varsa hepsi bir anda biter; ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli de kendi vatanlarına güvenle döner, onlar da huzurlu olur, bizler de?  Ama önce iktisadi bağımsızlık olmalıdır, yoksa bütün çözümler havada kalır.