ABD yönetimi, Irak'a müdahale için hazırlıklarını hızlandırdı ve Körfez'e asker göndermeye devam ediyor. Ancak sadece askerler değil, Amerikan medyası da savaş için hazırlık yapıyor...
Daha önce pek çok kez yazdım: 1980 yılında bir Sovyet askeri heyeti, ABD'ye gider. Otel odalarında Amerikan basınının neyi yazıp, neyi yazmadığını incelemeye başlarlar. Bakarlar ki bütün gazeteler tek kalemden çıkmış gibi... Amerikalı meslektaşlarına tespitlerini anlatırlar: Sizin tek sesli basınınızı oluşturmak için bizler binlerce tank kullanıyoruz.
Yani Sovyet Yönetimi tek sesliliği 'halkı silahla korkutarak' sağlıyordu. Dünyanın en özgür ülkesi olarak addedilen ABD'de ise tek seslilik "aba altından sopa gösterilerek" elde ediliyor.
ABD basını Körfez Savaşı'nda da 'tek sesliydi'. CNN Interational, önemli bir savaş propagandası aracıydı.
Şu sıralarda da Amerikan kanallarına bakıldığında, savaşı adeta sabırsızlıkla bekledikleri izlenimini edinebilirsiniz. Amerikan haber kanalı MSNBC, Irak savaşı için geriye saymaya başladı bile. İzleyicilerine "Bizden ayrılmayın" mesajı vermeyi de ihmal etmiyor.
Türkiye'den de izlenebilen CNN, Fox News ya da MSNBC, aylardır, "Showdown" ya da "Countdown Iraq-Irak'ta Gerisayım" gibi programlarla muhtemel savaş konusundaki tüm ayrıntıları, tabii ki yayınlanmasına izin verilen ayrıntıları iletiyorlar izleyicilerine.
Sansür almış başını gidiyor
ABD'de diğer haberlere neredeyse zaman kalmıyor, herşey Irak krizine odaklanmış durumda. Irak'la ilgili açıklamaların her kelimesi değerlendiriliyor, askeri birliklerin hareketleri uzmanlara analiz ettiriliyor, saldırı senaryoları defalarca ekrana getiriliyor.
Bu arada özel ekipler Kuveyt ya da Katar'a gönderilerek, Bağdat'a birkaç yüz kilometre uzaklıkta duruma daha hakim oldukları izlenimi verilmeye çalışılıyor. Hedef, izleyici sayısını arttırmak. Nitekim televizyon kanallarının saldırgan tutumunun izleyiciyi etkilediği rakamlarla da ortaya çıkıyor. Fox News, son aylarda piyasa payını yüzde 110 arttırırken, CNN de yüzde 61 ile onu izliyor.
Savaş karşıtı haberlere yer yok
İnternet aracılığıyla izlenebilen ABC ya da NBC gibi geleneksel kanallar da Irak'a müdahale ile ilgili haberlere yer veriyorlar, ama çok daha az süre ayırıyorlar. Haber aktarımı genelde sakin ve dengeli. Ama bu kanallarda da hükümetin savaş planlarını eleştiren sesler yer almıyor. Aynı tutum gazeteler için de söz konusu.
Ekim ayı sonunda Washington'da yapılan 150 bin kişinin katıldığı barış gösterisi neredeyse hiçbir medyada yer almadı. Son haftalarda ise bir değişiklik gözleniyor. Kuzey Kore krizinin ortaya çıkışı ile birlikte Amerikan medyası Irak konusunda hükümete baskı yapmaya başladı.
Eleştirel sorulara
cevap veriliyor
Artık Beyaz Saray ya da Pentagon'un basın toplantılarını olduğu gibi yansıtmakla yetinmiyorlar, eleştirel sorulara da yer veriyorlar: "Irak'taki kitle silahları ile ilgili kanıtlara sahip misiniz, yoksa sadece varsayımlardan mı hareket ediyorsunuz?" ya da, "Neden Kuzey Kore konusunda farklı davranıyorsunuz" gibi sorulara artık izin veriliyor.
Basın sözcülerinin bu tür soruları gülümseyerek bir espri ile geçiştirmesi ile yetinilmiyor cevap verilmesinde ısrar ediliyor. Zaman zaman Savunma Bakanı Rumsfeld gibi profesyoneller bile medyanın kendisini yanlış anladığından şikayet ediyor.
Rumsfeld'e göre tüm dünyada manşetlerde yer alanlar kendi sözleri değil. Amerikan yönetimi, Irak politikasını kamuoyuna kolaylıkla anlatamayacağını anlamış durumda. Bush hükümeti, Irak'a müdahale hazırlıklarını sürdürüyor, ama Amerikan medyası savaş hazırlıklarını tamamladı denilebilir. CNN Haber Şefi Jordan niyetlerini açıkça belli ediyor ve "Bu bizim hikayemiz olacak, bu konuda iddialıyız" diyor. Savaşta çocuk, kadın, yaşlı 250 bin Iraklı ölecek, bölgenin haritası değişecek; Amerikalıların umrunda değil...
Daha önce pek çok kez yazdım: 1980 yılında bir Sovyet askeri heyeti, ABD'ye gider. Otel odalarında Amerikan basınının neyi yazıp, neyi yazmadığını incelemeye başlarlar. Bakarlar ki bütün gazeteler tek kalemden çıkmış gibi... Amerikalı meslektaşlarına tespitlerini anlatırlar: Sizin tek sesli basınınızı oluşturmak için bizler binlerce tank kullanıyoruz.
Yani Sovyet Yönetimi tek sesliliği 'halkı silahla korkutarak' sağlıyordu. Dünyanın en özgür ülkesi olarak addedilen ABD'de ise tek seslilik "aba altından sopa gösterilerek" elde ediliyor.
ABD basını Körfez Savaşı'nda da 'tek sesliydi'. CNN Interational, önemli bir savaş propagandası aracıydı.
Şu sıralarda da Amerikan kanallarına bakıldığında, savaşı adeta sabırsızlıkla bekledikleri izlenimini edinebilirsiniz. Amerikan haber kanalı MSNBC, Irak savaşı için geriye saymaya başladı bile. İzleyicilerine "Bizden ayrılmayın" mesajı vermeyi de ihmal etmiyor.
Türkiye'den de izlenebilen CNN, Fox News ya da MSNBC, aylardır, "Showdown" ya da "Countdown Iraq-Irak'ta Gerisayım" gibi programlarla muhtemel savaş konusundaki tüm ayrıntıları, tabii ki yayınlanmasına izin verilen ayrıntıları iletiyorlar izleyicilerine.
Sansür almış başını gidiyor
ABD'de diğer haberlere neredeyse zaman kalmıyor, herşey Irak krizine odaklanmış durumda. Irak'la ilgili açıklamaların her kelimesi değerlendiriliyor, askeri birliklerin hareketleri uzmanlara analiz ettiriliyor, saldırı senaryoları defalarca ekrana getiriliyor.
Bu arada özel ekipler Kuveyt ya da Katar'a gönderilerek, Bağdat'a birkaç yüz kilometre uzaklıkta duruma daha hakim oldukları izlenimi verilmeye çalışılıyor. Hedef, izleyici sayısını arttırmak. Nitekim televizyon kanallarının saldırgan tutumunun izleyiciyi etkilediği rakamlarla da ortaya çıkıyor. Fox News, son aylarda piyasa payını yüzde 110 arttırırken, CNN de yüzde 61 ile onu izliyor.
Savaş karşıtı haberlere yer yok
İnternet aracılığıyla izlenebilen ABC ya da NBC gibi geleneksel kanallar da Irak'a müdahale ile ilgili haberlere yer veriyorlar, ama çok daha az süre ayırıyorlar. Haber aktarımı genelde sakin ve dengeli. Ama bu kanallarda da hükümetin savaş planlarını eleştiren sesler yer almıyor. Aynı tutum gazeteler için de söz konusu.
Ekim ayı sonunda Washington'da yapılan 150 bin kişinin katıldığı barış gösterisi neredeyse hiçbir medyada yer almadı. Son haftalarda ise bir değişiklik gözleniyor. Kuzey Kore krizinin ortaya çıkışı ile birlikte Amerikan medyası Irak konusunda hükümete baskı yapmaya başladı.
Eleştirel sorulara
cevap veriliyor
Artık Beyaz Saray ya da Pentagon'un basın toplantılarını olduğu gibi yansıtmakla yetinmiyorlar, eleştirel sorulara da yer veriyorlar: "Irak'taki kitle silahları ile ilgili kanıtlara sahip misiniz, yoksa sadece varsayımlardan mı hareket ediyorsunuz?" ya da, "Neden Kuzey Kore konusunda farklı davranıyorsunuz" gibi sorulara artık izin veriliyor.
Basın sözcülerinin bu tür soruları gülümseyerek bir espri ile geçiştirmesi ile yetinilmiyor cevap verilmesinde ısrar ediliyor. Zaman zaman Savunma Bakanı Rumsfeld gibi profesyoneller bile medyanın kendisini yanlış anladığından şikayet ediyor.
Rumsfeld'e göre tüm dünyada manşetlerde yer alanlar kendi sözleri değil. Amerikan yönetimi, Irak politikasını kamuoyuna kolaylıkla anlatamayacağını anlamış durumda. Bush hükümeti, Irak'a müdahale hazırlıklarını sürdürüyor, ama Amerikan medyası savaş hazırlıklarını tamamladı denilebilir. CNN Haber Şefi Jordan niyetlerini açıkça belli ediyor ve "Bu bizim hikayemiz olacak, bu konuda iddialıyız" diyor. Savaşta çocuk, kadın, yaşlı 250 bin Iraklı ölecek, bölgenin haritası değişecek; Amerikalıların umrunda değil...
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016