Anadolu’da Taziye Geleneği: Yasın Sessiz Dili
Bu gelenek, teknolojinin ve bireyselleşmenin hızla yayıldığı günümüzde bile önemini korumaktadır. Büyük şehirlerde bile taziye evlerine gitmek, mesaj atmaktan daha anlamlıdır Anadolu insanı için.
26.09.2025 18:05:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Anadolu, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürlerin harmanlandığı bir coğrafyadır. Bu zengin kültürel birikim, toplumsal olaylara verilen tepkilerde de kendini gösterir. Ölüm gibi evrensel bir gerçeğe karşı Anadolu insanının geliştirdiği taziye geleneği, hem yasın hem de dayanışmanın sessiz ama güçlü bir ifadesidir.
Taziye, yalnızca bir başsağlığı dileği değildir Anadolu’da. O, acının bölüşüldüğü, yalnızlığın paylaşıldığı, hayatın kırılganlığına karşı toplu bir direnç oluşturulan bir süreçtir. Bir kişi vefat ettiğinde, ailesinin evinde adeta zaman yavaşlar. Komşular, akrabalar, köy halkı ya da mahalle sakinleri, ellerinde bir tabak yemek ya da sadece sessizlikle o eve akmaya başlar. Taziye çadırları kurulur, dualar okunur, Kur’an tilavetleri yapılır. Ama en çok da susulur. Çünkü bazen acının karşısında söylenecek en anlamlı söz, hiç konuşmamaktır.
Kadim Anadolu kültüründe taziye, sadece ölenin ardından değil, kalanların yaşaması için yapılır. Acının dayanılmaz olduğu anlarda, bir omuz, bir çay, bir sıcak bakış hayat kurtarıcı olabilir. Taziye boyunca ölen kişinin ardından iyi hatıralar anlatılır. "Ne iyi insandı", "Kimseyi kırmazdı", "Emeği çoktu" gibi cümleler, hem ölünün arkasından bir vefa borcunun ödenmesi hem de geride kalanların gönlünün teskin edilmesidir.
Taziye yemekleri ise ayrı bir kültürel katmandır. Genellikle ölen kişinin ailesi yemek yapmaz, komşular bu sorumluluğu üstlenir. Çünkü o evin artık yasla meşgul olması gerekir. Bu durum, Anadolu’nun dayanışma kültürünü en açık haliyle gösterir. Tencere tencere çorbalar, pilavlar, helvalar yapılır; kimi zaman acılar ağızda dağılan bir lokma helva ile hafifler.
Anadolu’da taziye, dini bir vecibeden öte, toplumsal bir borçtur. Kimse yalnız bırakılmaz, çünkü ölüm de hayat kadar paylaşılan bir gerçektir burada. Her taziye, aslında yaşayanlara bir hatırlatmadır: Hayat geçici, insan kıymetlidir.
Bu gelenek, teknolojinin ve bireyselleşmenin hızla yayıldığı günümüzde bile önemini korumaktadır. Büyük şehirlerde bile taziye evlerine gitmek, mesaj atmaktan daha anlamlıdır Anadolu insanı için. Çünkü hâlâ inanılır ki; bir acıyı paylaşmak, o acıyı hafifletir.
Taziye, yalnızca bir başsağlığı dileği değildir Anadolu’da. O, acının bölüşüldüğü, yalnızlığın paylaşıldığı, hayatın kırılganlığına karşı toplu bir direnç oluşturulan bir süreçtir. Bir kişi vefat ettiğinde, ailesinin evinde adeta zaman yavaşlar. Komşular, akrabalar, köy halkı ya da mahalle sakinleri, ellerinde bir tabak yemek ya da sadece sessizlikle o eve akmaya başlar. Taziye çadırları kurulur, dualar okunur, Kur’an tilavetleri yapılır. Ama en çok da susulur. Çünkü bazen acının karşısında söylenecek en anlamlı söz, hiç konuşmamaktır.
Kadim Anadolu kültüründe taziye, sadece ölenin ardından değil, kalanların yaşaması için yapılır. Acının dayanılmaz olduğu anlarda, bir omuz, bir çay, bir sıcak bakış hayat kurtarıcı olabilir. Taziye boyunca ölen kişinin ardından iyi hatıralar anlatılır. "Ne iyi insandı", "Kimseyi kırmazdı", "Emeği çoktu" gibi cümleler, hem ölünün arkasından bir vefa borcunun ödenmesi hem de geride kalanların gönlünün teskin edilmesidir.
Taziye yemekleri ise ayrı bir kültürel katmandır. Genellikle ölen kişinin ailesi yemek yapmaz, komşular bu sorumluluğu üstlenir. Çünkü o evin artık yasla meşgul olması gerekir. Bu durum, Anadolu’nun dayanışma kültürünü en açık haliyle gösterir. Tencere tencere çorbalar, pilavlar, helvalar yapılır; kimi zaman acılar ağızda dağılan bir lokma helva ile hafifler.
Anadolu’da taziye, dini bir vecibeden öte, toplumsal bir borçtur. Kimse yalnız bırakılmaz, çünkü ölüm de hayat kadar paylaşılan bir gerçektir burada. Her taziye, aslında yaşayanlara bir hatırlatmadır: Hayat geçici, insan kıymetlidir.
Bu gelenek, teknolojinin ve bireyselleşmenin hızla yayıldığı günümüzde bile önemini korumaktadır. Büyük şehirlerde bile taziye evlerine gitmek, mesaj atmaktan daha anlamlıdır Anadolu insanı için. Çünkü hâlâ inanılır ki; bir acıyı paylaşmak, o acıyı hafifletir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.