logo
04 HAZİRAN 2025

Anahtar

31.10.2001 00:00:00
Canı sıkıldığı için yağmura aldırış etmeden dışarı çıktı. Yağmurda yürümeye bayılırdı. Arkadaşlarından ayrılacağı için çok üzgündü. Önünde yürüyen şişmanca kadını kolundan tuttuğu küçük sarı saçlı kızı görünce gıpta etti. Küçük kızın ıslanmamak için tuttuğu şemsiye neredeyse kızın boyu kadardı. Ama o inatla kırmızı şemsiyeyi kendisi taşımak istiyordu. Siyah paltosuna sarıldı. Elizabet'in, kahverengi saçlarını rüzgar uçuruyordu, her defasında uçuşan saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Sararmış kuru yapraklara bakarken, tıpkı benim gibi sararmış ve çürümeye mahkum olmuşlar. Benim gibi kimsesiz. Yatılı okulun son haftasıydı. Herkes ailesinin yanına dönecekti. Bu düşünce onu çileden çıkartıyordu. Ne sarılabileceği bir annesi vardı, ne de bir yuvası. O yatılı okulda kalmaya mahkumdu. Kalbi kanayan bir gül gibi sürekli kırmızı kanıyla onun düşüncelerini de kana buluyordu. Bir anne-kızı gördüğü zaman yüreğinden bir şeyler kopuyordu sanki. Şimdi çok sevdiği arkadaşlarından ayrılacağı için yine hüzünlüydü, yine kalbinde dinmeyen fırtınalar başlamıştı. Gözlerinde yaşlar sel gibi akıyordu, yüzüne vuran yağmur damlalarıyla gözyaşları sel olup yüzünden boynuna doğru akıyordu. Yağmur damlaları kestane rengi saçlarını okşuyordu bir annenin yumuşak eli gibiydi. Okullarına yakın olan küçük parka gelmişti. Park etrafı çam ağaçlarıyla çevrili, içinde birkaç salıncak ihtiva ediyordu. Banklardan birine oturdu ve gözlerini çok uzaklara dikti. Bu parkta arkadaşlarıyla geçirdiği o güzel günleri hatırladı. Şimdi ise bu parka yalnız gelmişti. "Ben yine yalnızlığa mahkumum" dedi.

Bir çocuk sesiyle irkildi.

Parktaki salıncaklardan birinde sallanan çocuk şarkılar söylemeye başlamıştı. Çocuğu indirmek isteyen annesi onu bir türlü ikna edemiyordu. Kadıncağız bir yandan çocuğun sallandığı salıncağı durdurmaya çalışıyor diğer yandan siyah pardesüsünün üzerine örttüğü bulut mavisi eşarbını rüzgarın uçurmasına mani olmak için eşarbından tutuyordu. Rüzgar her defasında eşarbı tutup balon gibi şişiriyordu. Çocuk ısrarla inmek istemiyor, "hadi anne beni salla" diyordu. Yağan yağmur onun umrunda değildi. Kendisini oyunun cazibesine kaptırmıştı bir kere. Bir aşağı inen bir yukarı çıkan salıncak ne kadar da insanın hayatını iyi temsil ediyordu. Hayatta da bir gün yukarlardaysanız bir bakıyorsunuz aşağılara inmişsiniz. Bir gün gülüyorsanız hemen arkasında üzülmenizi sağlayacak bir şey mutlaka oluyor. Hayat iniş çıkışlardan, üzüntü-mutluluklardan ibaret sanki. Ama gayesizce bir boşlukta inip çıkmanın hiç bir anlamı yok. Oysa benim hayatımın bir gayesi yok, ben sadece iniş çıkışlarımın notlarını tutuyorum. Gayesiz bir salıncak gibi sallanıp duruyorum şu boşlukta.

Çocuk salıncaktan inmeyince çaresiz anne Elizabet'e gülümseyerek çocuğu karşısında kaldığı çaresizliği ifade edercesine gülümsedi. Yağmurda ıslanan kadın Elizabet'e doğru yürüdü. "Bari şuracıkta biraz oturayım çok yoruldum" dedi. Elizabet'e selam verdi. Elizabet, kadının gülümsemesinden çok etkilenmişti. İnsanın içini ısıtan bir tebessümdü bu. Böylesine güneş gibi insanın içini ısıtan bir tebessümle hiç karşılaşmamıştı. Bir annenin çocuğuna şefkatle gülmesi gibiydi; sıcacık.

Arayıp da bulamadığı anne şefkati sıcaklığıydı bu belki de. Kadınla çocuğu ile ilgili konuştular. Kadın çocuğunun çok hareketli olduğunu, ona ayak uydururken zorluk çektiğini, yorulduğunu söyledi. Sohbetleri iyice koyulaşmıştı, yağmur da artık durmuştu. Artık senli benli olmuşlardı. Elizabet, kadına çok ısınmıştı. Kadının anlattıkları ona çok ilginç geliyordu. Kadına "sizinle daha önce tanışmış gibiyiz" dedi. "Sizinle bir yerde karşılaştık mı acaba" dedi. Kadın "dünyadayken sizinle karşılaşmadığımı söyleyebilirim. Ama ruhlar alaminde belki ruhlarımız tanışmış, olabilir". Kadın Allah'tan bahsettikçe Elizabet, kafasına takılan soruları sormaya devam etti. Elizabet de Allah'a inanıyordu. Ama Hristiyanlığın kuralları farklıydı. Bir ara kadına, "biliyor musunuz size tebessüm çok yakışıyor" dedi. Kadın gülümsedi, "bu belki niyete bağlıdır" dedi. "Çünkü ameller niyete göredir. Yaşadığım din, çifte standarda karşı, yapmacık davranışlardan bizi sakındırır. Peygamber Efendimiz gülümsemeye çok önem vermiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) "Tebessüm sadakadır" diyerek tebessümün sosyal hayatta, ikili iletişimde, psikolojide ne kadar çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Hz. Muhammed (sav) çok şefkatlidir. Hem de insanın öz annesinden ve babasından daha çok şefkatlidir. Anne baba, çocuğa yanlış örnek olup onun ahiretini karartabilirler. Hiçbir anne ve baba çocuğumuz Cehennemde yanmasın diye daha dünyadayken gözyaşı dökmezken, Peygamber Efendimiz daha asırlar önce dünyaya gelmiş ve gelmemiş ümmeti için gözyaşlarına boğulmuş, "Ümmetim ümmetim" demiş, O bizi anne ve babamızdan daha çok seviyor ve daha çok düşünüyor. Sünnetlerinin hepsi bizi Cehennem ateşinden koruyacak bir kalkan gibi. Her sünneti bizi Cehennemden daha da uzaklaştırıyor. Böylesine şefkatli bir Peygamberin (sav) ümmeti olduğum için çok mutluyum.

Bizler O'nu görme mutluluğuna nail olamadık. Ama O'nun mucizelerini görüyoruz. Parmağıyla ikiye böldüğü aya her baktığımızda Resulullah'ın o mucizesini tekrar tekrar hayranlıkla izliyoruz. O'nu görmeyenler de O'nu gören sahabe kadar seviyor bu da O'nun şefkatinin mucizesi belki de".

Elizabet, "sizin dininiz ne kadar farklı" dedi.

Elizabet, kadının susmasını istemiyordu adeta. O, konuştukca Elizabet'in kalbindeki boşluk birazcık daha doluyor gibiydi. Elizabet, Hz. Muhammed (sav)'in şefkatini yüreğinde hissetmeye başlamıştı bile. Kadın Elizabet'e bir anahtar uzattı. Elizabet, anahtarı aldı ve onu kaybetmemek için çok gizli bir yere sakladı. Elizabet, kadına dönerek "benim okula dönmem gerekiyor, izin saatim bitmek üzere" dedi.

Güneş yağmurdan sonra yine kendini göstermişti. Elizabet, güneşe tebessümle baktı "ben de güneşimi buldum galiba" dedi. Kalbi huzur içindeydi. Kanayan yaraları kabuk tutmaya başlamıştı. Kadının sözleri merhem olmuştu yaralarına, ümmeti için ağlayan bir Peygamber hayal etti. "Aman Allah'ım ben annem olmadığı için ağlamak yerine o benim için ağlayan bir Peygamber'im olmadığı için ağlamalıymışım meğer". Okula geldiğinde yatakhaneye indi. Bugün yaşadıklarını hatırâ defterine nakşetmek istiyordu. Bavulunu açtı, içinden hatıra defterini çıkarttı. Defterinin anahtarı yerinde yoktu. Aradı bulamadı. Kalbi yine sıkıştı üzülmüştü çünkü. Parktaki kadının kendisine verdiği anahtar aklına geldi. Çıkarttı onu kalbinin derinliklerine saklamıştı kaybetmemek için.

"Eşhedüenlailaheillallah ve eşhedüenne Muhammeden abdühü veresulühü. Artık benim için ağlayan bir Peygamberim var" dedi. Kalbi Peygamberle (sav) tanışmanın mutluluğu içindeydi. Yüzünde güller açıyordu.

Fatma ÇAKMAK
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Kilogramı 4 milyon 220 bin TL
Altın yükselişini sürdürüyor
Belediye ile sendika anlaştı
İzmir'de grev sona erdi
97 şehit, 440 yaralı!
İsrail vahşetinin son 24 saatlik bilançosu
İsrail, okul bahçesindeki çadıra saldırdı
18 Müslüman hayatını kaybetti, çok sayıda Müslüman yaralandı
Fonların iptalini istedi
Trump yönetiminden yayın kuruluşlarına müdahale
Kayıp kişi aranıyor
Trabzon'da arama çalışmaları devam ediyor
10. Yargı Paketi Meclis’ten geçti
Binlerce mahkum tahliye edilmeyi bekliyor
Elon Musk, Trump'ı bombaladı
'İğrenç bir rezalet'
Güney Kore'de yeni devlet başkanı seçildi
Eski başkan azledilmişti
5. dalgada tutuklu sayısı 22'ye yükseldi
Aralarında belediye başkanları da var
Gazzelilerin yardım merkezine yaklaşması yasaklandı
İsrail'den keyfi uygulamalar
10. Yargı Paketi, TBMM'de kabul edildi
Cezalarda ciddi artış var
ABD'nin çelik ve alüminyum tarifesi artık yüzde 50
Trump kararnameyi imzaladı
İBB'ye 5. dalga operasyonda gelişme
3 kişi tutuklandı
Sonuç üçüncü turda geldi
Kurtulmuş yeniden TBMM Başkanı seçildi
Kilogramı 4 milyon 220 bin TL
Altın yükselişini sürdürüyor
Belediye ile sendika anlaştı
İzmir'de grev sona erdi
97 şehit, 440 yaralı!
İsrail vahşetinin son 24 saatlik bilançosu
İsrail, okul bahçesindeki çadıra saldırdı
18 Müslüman hayatını kaybetti, çok sayıda Müslüman yaralandı
Fonların iptalini istedi
Trump yönetiminden yayın kuruluşlarına müdahale
Kayıp kişi aranıyor
Trabzon'da arama çalışmaları devam ediyor
10. Yargı Paketi Meclis’ten geçti
Binlerce mahkum tahliye edilmeyi bekliyor
Elon Musk, Trump'ı bombaladı
'İğrenç bir rezalet'
Güney Kore'de yeni devlet başkanı seçildi
Eski başkan azledilmişti
5. dalgada tutuklu sayısı 22'ye yükseldi
Aralarında belediye başkanları da var
Gazzelilerin yardım merkezine yaklaşması yasaklandı
İsrail'den keyfi uygulamalar
10. Yargı Paketi, TBMM'de kabul edildi
Cezalarda ciddi artış var
ABD'nin çelik ve alüminyum tarifesi artık yüzde 50
Trump kararnameyi imzaladı
İBB'ye 5. dalga operasyonda gelişme
3 kişi tutuklandı
Sonuç üçüncü turda geldi
Kurtulmuş yeniden TBMM Başkanı seçildi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.