Anayasa Mahkemesi o hükmü iptal etti
Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen hükmü iptal etti
08.12.2023 16:52:00
AA
AA
Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen hükmü iptal etti.
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK'nin 220. maddesinin "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa'nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali yönünde karar verilmesini yüksek mahkemeden talep etti.
Başvuru kararlarında, itiraz konusu kuralın kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışlarının önüne geçecek ve kişilerin hukuku bilmelerine yardımcı olacak şekilde erişilebilir ve öngörülebilir olmadığı, kuralda belirlilik bulunmamasının hukuku devlet ile suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürüldü.
Talebi değerlendiren Anayasa Mahkemesi, kararında, itiraza konu kuralın erişilebilir nitelikte kanun hükmü olduğuna, bununla birlikte kuralın belirli olduğunun söylenebilmesi için uygulamasıyla ortaya çıkacak sonuçların da öngörülebilir olması gerektiğine vurgu yapıldı.
Kararda, kuralın kamu otoritesinin Anayasa ile korunan temel haklara yönelik keyif müdahalesine karşı koruyucu önlem içerip içermediğinin de belirlenmesi gerektiği ifade edildi. Kuralda yer alan "örgüt adına işlenin suç" kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğin ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığının anlaşıldığı dile getirilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Başka bir ifadeyle, niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktadır. Bu durum son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Yargı makamlarının da örgüt adına işlenen suç kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı anlaşılmaktadır."
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK'nin 220. maddesinin "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa'nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali yönünde karar verilmesini yüksek mahkemeden talep etti.
Başvuru kararlarında, itiraz konusu kuralın kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışlarının önüne geçecek ve kişilerin hukuku bilmelerine yardımcı olacak şekilde erişilebilir ve öngörülebilir olmadığı, kuralda belirlilik bulunmamasının hukuku devlet ile suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürüldü.
Talebi değerlendiren Anayasa Mahkemesi, kararında, itiraza konu kuralın erişilebilir nitelikte kanun hükmü olduğuna, bununla birlikte kuralın belirli olduğunun söylenebilmesi için uygulamasıyla ortaya çıkacak sonuçların da öngörülebilir olması gerektiğine vurgu yapıldı.
Kararda, kuralın kamu otoritesinin Anayasa ile korunan temel haklara yönelik keyif müdahalesine karşı koruyucu önlem içerip içermediğinin de belirlenmesi gerektiği ifade edildi. Kuralda yer alan "örgüt adına işlenin suç" kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğin ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığının anlaşıldığı dile getirilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Başka bir ifadeyle, niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktadır. Bu durum son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Yargı makamlarının da örgüt adına işlenen suç kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı anlaşılmaktadır."