Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 22.03.2013 tarihli yayımlanan yazısıdır
Türkiye'de siyaset anlayışı ve devlet idaresi şekil değiştirmektedir. Adım adım getirildiğimiz
nokta 100 yılı tamamlayamayan bir cumhuriyetin sonu olabilir.
Neredeyse, hemen her maddesi sivil otorite tarafından yenilenmiş 82 anayasası, farklı
maksatlar arkasına sığınılarak tekrar yazılmaktadır.
Bölücü örgütle alt yapısı hazırlanan anayasa çalışmaları, halen yürürlükte olan anayasaya aykırı
bir şekilde devam etmektedir.
82 Anayasası Madde 1: "Türkiye Devleti bir Cumhuriyet'tir" der.
Madde 2: "Atatürk Milliyetçiliğine bağlılığı" yazar.
Madde 3: "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diye devam eder.
Madde 4 ise, 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddelerin değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi
edilemeyeceğini anayasal güvenceye almıştır.
Bugün ise, yeni anayasanın siyasi kanadı, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bölünmez
bütünlüğü, yıllardır bölmek isteyenlerle pazarlıktadır.
Hatta fikirleri alınmadan anayasa yazımı için kalem oynamamaktadır. İcraatlar mevcut
anayasanın 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddelerine aykırıdır ve anayasal suçtur.
Bizim anayasamızı değiştirmenin derdinde olanlar belli ki, anayasal suçların farkında değiller.
Onlara yaptıklarının "suç" olduğunu bir de pek kıymet verdikleri AB müktesebatından
hatırlatalım.
Üye devletler açısından bağlayıcı bir metin haline gelen "Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı"nın
21. maddesi: "Cinsiyet, ırk, renk, etnik veya sosyal köken, dil, din, inanç... gibi temellere
dayanan her türlü ayrımcılık yasaktır" demektedir.
Irkçı ve etnik kökene dayalı ayrımcılığın yasak olması AB içinde hukuki yaptırıma da sahiptir.
AB'nin İşleyişi Hakkında Anlaşmanın 19. maddesinde: "Konsey, bu anlaşmanın diğer
hükümlerine dokunmaksızın, ...özel yasama usullerine uygun olarak ve Avrupa
Parlamentosu'nun onayını aldıktan sonra cinsiyet, ırk ve etnik köken, ...ayrımcılığına karşı
mücadele etmek üzere uygun tedbirleri almak amacıyla oy birliği ile hareket edebilir" demektedir.
Yani ırka ve etnik kökene dayalı ayrımcılık Avrupa Birliği'ne göre de suçtur.
AB talepleri çerçevesinde Türkiye'de 36 etnik kimlikten bahsedilmektedir. Bu 36 farklı parça
birleşerek Türkiye Devleti'ni oluşturmuştur.
Mozaiğin 36 parçasından sadece biri Kürt kardeşlerimizdir. Laz, Çerkez, Boşnak vs. diğer
parçalar da bizi biz yapan bütünün elemanlarıdır.
Sadece Kürtlerin ezildiğinden bahsetmek ve sadece onlara anayasal haklar bahşetmek, yani
etnik köken ayrımı yapmak mevcut anayasaya ve AB müktesebatına aykırıdır.
Kaldı ki, 82 Anayasası, ırk ve etnik köken ayrımı yapmadan tüm vatandaşlarına, "vatandaş
olmasından" kaynaklanan hakları sonuna kadar sunmuştur.
Bu hakların kullanılmasında herkes eşittir. Madde 10, herkesin dil, ırk, renk, ...din, mezhep
ayrımı olmadan kanun önünde eşit olduğunu yazar.
Madde 12, Temel hak ve hürriyetleri "herkes" açısından düzenlemektedir.
Madde 17, kişinin dokunulmazlığını; Madde 18, angarya yasağını; Madde 19, kişi hürriyeti ve
güvenliğini; Madde 20, özel hayatın gizliliğini; Madde 21, konut dokunulmazlığını; Madde 22,
haberleşme hürriyetini, Madde 23, yerleşme ve seyahat hürriyetini; Madde 24, din ve vicdan
hürriyetini, Madde 25, düşünce ve kanaat hürriyetini "herkes" açısından düzenlemektedir.
"Herkes", Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan ve ben Türk'üm diyebilen "herkestir."
Herkes, Atatürk'ün bu devleti kurarken, seçtiği Türk üst kimliği içindeki Kürt, Türk, Laz, Çerkez,
Boşnak vs. herkestir.
Bugün yeni haklara sahip olma bahanesi ile adı geçen Kürt kardeşlerimiz de bütünün içindeki
herkestir. Ve her hakları zaten anayasal güvencededir.
Öyleyse, mevcut anayasal düzene ve Avrupa Birliği'ne göre "suç" olan etnik ayrımcılık neden
yapılmaktadır?
Burada maksat, hak vermenin ötesinde anayasanın 3. maddesinde vurgulanan "devleti ve milleti
ile bölünmez bütünlüğü" zedelemekten başka bir şey değildir.
Bu noktada, gelişmeler karşısında sessiz kalacak her siyasi, büyük bir vebal altındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Anayasamıza ve AB'ye aykırı gidişat / 22.06.2025
- Hangi şartsız zafer? / 21.06.2025
- Kendimizi kandırmayalım / 20.06.2025
- Aklı olan / 19.06.2025
- Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri / 18.06.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 17.06.2025
- İslam tarihinde ilk fitne / 16.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramınız mübarek olsun / 15.06.2025
- Gadir Hutbesi Hz. Ali'nin halife tayininin ilanıdır / 14.06.2025
- Milletin kaybına gelişmeler / 13.06.2025
- Hangi şartsız zafer? / 21.06.2025
- Kendimizi kandırmayalım / 20.06.2025
- Aklı olan / 19.06.2025
- Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri / 18.06.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 17.06.2025
- İslam tarihinde ilk fitne / 16.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramınız mübarek olsun / 15.06.2025
- Gadir Hutbesi Hz. Ali'nin halife tayininin ilanıdır / 14.06.2025
- Milletin kaybına gelişmeler / 13.06.2025