Apoya paşalığı layık görenlerin esip-gürlemesi

Türkiye'nin en ciddi gündemlerinden biri ve başta geleni olan "terör meselesi"dir. Bu temel meselenin halli için olmazsa olmaz ilk şart, samimi ve dirayetli bir devlet iradesidir.
AKP hükümeti, devlet erklerini kendine endeksleyince; artık devlet iradesi, hükümet iradesi oluverdi.
Ancak hükümetin "PKK terörü" karşısındaki ikircikli vaziyeti, bu bağlamda maalesef samimi ve dirayetli bir iradenin yokluğunu gösteriyor.
Samimi ve dirayetli bir irade, devlet ve milletimize dair temel meselelerde kendisine ait bir çözümü olmasa bile, akl-ı selim sahiplerine sorar, çözümü olanlara danışır, devlet tecrübe ve geleneklerini işletir, hal yolu bulur.
Terör meselesi de "çözümsüz bir mesele değil"dir; çözümü vardır. 
Nitekim BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, defalarca terör meselesinin çözümünde somut projeler ve sosyal devlet uygulamalarıyla dolu programlar açıklamıştır. 
Soruyorum, AKP hükümeti, Prof. Dr. Baş'a bu hususta kaç kere danışıp sormuştur?!
Sıfır terör ile idareyi devralan ve üç dönemden beri tek başına iktidarda olan AKP hükümetinde, hiç kimse maalesef böyle bir samimi ve erdemli arayışa rastlayamamıştır.
Öte yandan AKP'nin demokratik açılım gibi, federatif yapılanmayı öngören başkanlık sistemi gibi "bölünme" eksenli içi kof ve ikircikli politikalarının yanısıra, Apo ve PKK'ya bayram yaptıracak türden çıkışları, "sıfır" devr alınan terörü zirveye tırmandırmıştır.
Söyleyin Allah aşkına, Güneydoğumuzda hangi sosyal devlet projeleri, hangi kalkınma projeleri hayata geçirilmiştir?!
Dahası AKP'nin F tipi akıl hocaları, R. T. Erdoğan ve hükümetini çok daha vahim noktaya çekmişlerdir. Erdoğan fark etmiş-etmemiş bilemem; ama Apo'ya paşalığı layık görecek türden provokasyonlar, Erdoğan ve AKP hükümetinin şahsında Türkiye'ye yapılmıştır.
Erdoğan ve AKP'nin akıl hocaları, özellikle F tipi grup ve Zamane ekip, Apo'ya paşalığı bile layık görmüşlerdir.
Zaman'dan Mümtaz'er Türköne bunlardan biridir, kamuoyuna ve hükümetin kulaklarına aynen şunu üflemiştir:
"Osmanlı, Apo'yu Paşa yapar, maaşa bağlardı. Osmanlı gibi büyük düşünülmesini öneriyorum. Yani Apo'ya paşa rütbesi verilebilir. Osmanlı mantığıyla yaklaşırsanız, Bodrum Türkbükü'ne gönderilmesini öneriyorum."
10 şehit cenazesinin üstüne "rutin kükreme"de bulunan Cumhurbaşkanı A. Gül, Apo'ya paşalığı layık gören bu Türköne'yi, Türk tarihinin en köklü ve en büyük kurumunun başına kondurabilmiştir.
Gül bunu yaparken, AKP hükümetinin ve Erdoğan'ın kulağına kaçırılan bu F tipi paşa suyu, maalesef hükümetin aklını sulandırmıştır.
Eski Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan, "İktidar MİT Müsteşarını kullanarak Oslo'daki görüşmelerde, Abdullah Öcalan'a İmralı'dan çıkartarak Bodrum'da ev hapsi sözü verdi. Çok net ve kesin bir şekilde bunu biliyoruz, bunun bilgisi bize geldi. Hatta bu söz daha önce 2009 yılında verildi, bu söz o zaman tutulmadığı için aynı yıl Tokat-Reşadiye'de 9 askerimiz şehit edildi" diyor.
Bu beyan, hem kaynağı, hem de içeriği bakımından basit bir beyan, yenilir-yutulur bir iddia değildir.
"Apo'nun Bodrum Türkbükü'nde ikamet ettirilmesi", Zaman'ın Türköne'sinin önerisiydi zaten!
Erdoğan ve hükümet, eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısının bu açık beyanın tekzip etmediler. Ben işitmedim.
Ayıkmak için, hükümetin sadece şu Oslo pazarlığı ve Savcının ifşa ettiği taahhütler bile yeter… Akl-ı selim sahipleri için, Ankara'dakilerin PKK terörü ile mücadele söylemi ve çıkışlarının, ciddiyet ve samimiyetten uzak, milletin gözünü boyamaya dönük manevralardan öteye geçmiyor!
Diyarbakır meydanında "PKK terörü" meselesini oy avcılığı uğruna 2005'te halkımıza "Kürt meselesi" diye hazmettiren ve adeta Güneydoğulu kardeşlerimizi Apo'nun safında kümeleyen Erdoğan, iş işten geçtikten sonra o gün bugündür şunu tekrar ediyor, geçen gün de yine bir TV programında tekrar etti: 
"Kürt meselesi diye bir mesele, ben kabul etmiyorum. Türkiye'de Kürt meselesi kalmamıştır, bu iş aşılmıştır. Şu anda bir terör sorunu vardır. PKK sorunu vardır." 
Diyarbakır çıkışının akabindeki bu nakaratların anlamı, her gün 5 şehit, 10 şehittir, o kadar…
Amerika ve F tipi akılla Apo'ya paşalığı yahut Bodrum'u layık görenlerin esip gürlemesi, sadece şehit sayılarımızı artırıyor.  
Hükümet, cüretkar adım atarak Türköne'nin teklif ettiği üzere belki Apo'yu paşa yapamadı, Bodrum'a ikamet ettiremedi, ama epeyce bir nüfusun gönlüne taht kurdurttu, meğer Apo haklıymış dedirtti. F tipi düzenbazların da aklına uyarak, Apo'yu derdest edip ülkeye getiren paşaları terörist yaftasıyla tek celsede kodese tıkmayı becerdi. Böylece Apo'ya ve PKK'a bayram yaptırdı. Hükümet, bütün bunları milletimizin aklı ve iradesiyle mi yaptı; yoksa PKK'nın nikahsız babası ve hamisi Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi aklıyla mı yaptı?!
Milletimiz, asıl bu gerçeği görmelidir. 
Ecnebiden akıl, istihbarat ve rota alan bir siyasi irade terör konusunu asla çözemez. Konjonktüre göre yanar döner… Milletin de yüreği yanar kavrulur!